Bugünlerde gençlerle konuşurken sıkça duyduğumuz bir cümle var: “Bizim için bir gelecek yok.” Bu söz, Z Kuşağı’nın ekonomik belirsizlikler karşısında hissettiği çaresizliği özetliyor. Enflasyonun gökyüzüne tırmandığı, iş bulmanın diploma değil torpil gerektirdiği, kiraların maaşları aştığı bir dünyada, gençler neden umutlu olsun ki?
2025’in başında, Türkiye’de ve dünyada ekonomik dalgalanmalar hız kesmeden sürüyor. Pandemi sonrası toparlanma umutları, ardı ardına gelen küresel krizlerle gölgelendi. Gençler, üniversite sıralarında harcadıkları yılların karşılığını alamıyor; çoğu, asgari ücretle geçinmeye çalışırken bir yandan da “Acaba bu ay faturaları nasıl ödeyeceğim?” kaygısını yaşıyor. İş bulabilenler şanslı sayılıyor, çünkü TÜİK verileri bile genç işsizlik oranının alarm verici seviyelerde olduğunu gizleyemiyor.
Bu tablo, sadece maddi bir mesele değil; aynı zamanda bir ruh hali yaratıyor. Z Kuşağı, önceki nesillerin “Çok çalışırsan başarırsın” mantraına artık inanmıyor. Çünkü sistem, çalışkanlığı değil, şansı ve bağlantıları ödüllendiriyor gibi görünüyor. Bir gencin X’te yazdığı gibi: “Bizim hayallerimiz, babalarımızın maaş bordrolarıyla gömüldü.” Bu cümle, hem bir isyan hem de bir teslimiyet taşıyor.
Peki, suç kimde? Politikacılar mı, yoksa bu düzeni değiştiremeyen toplum mu? Belki de hepimiz biraz suçluyuz. Gençlere “sabır” demek kolay, ama onlara somut bir çıkış yolu sunmadıkça bu sözler havada kalıyor. Eğitim sisteminin piyasayla uyumsuzluğu, fırsat eşitsizliği ve gelecek planlaması yapamamanın getirdiği belirsizlik, Z Kuşağı’nı umutsuzluğa itiyor.
Yine de, bu neslin pes ettiğini söylemek haksızlık olur. Onlar, belki de en yaratıcı çözümleri bulacak olanlar. Dijital dünyada kendi işlerini kuruyor, seslerini duyurmak için platformları kullanıyorlar. Ama bu çabalar, sistemsel bir destek olmadan ne kadar sürdürülebilir?
Sonuçta, gençlerin umutsuzluğu bir ayna gibi bize kendimizi gösteriyor. Eğer bu aynaya bakıp bir şey yapmazsak, sadece onların değil, hepimizin geleceğini karartmış olacağız. Soru şu: Bu gençler için bir ışık yakacak mıyız, yoksa karanlıkta bırakmaya devam mı edeceğiz?
Yorumlar
Kalan Karakter: