Bir zamanlar doktor, mühendis, öğretmen ya da sanatçı olma hayali kuran gençler vardı. Çocuklar, büyük bir şevkle meslekler hakkında konuşur, “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna heyecanla cevap verirlerdi. Bugün ise bu soruya verilen en yaygın cevaplardan biri: “Fenomen olacağım!”
Artık gençler arasında vasıflı bir meslek edinme düşüncesi gitgide kayboluyor. Yerine, hızlı ve kolay yoldan para kazanma tutkusu geçiyor. Dizilerde, sosyal medyada ve hatta YouTube videolarında sürekli olarak empoze edilen bir hayat var: Zengin olmanın kestirme yolları var, yeter ki popüler ol! Bugün gençler bir meslek sahibi olmak, bir beceri geliştirmek yerine, "nasıl fenomen olurum?" sorusunun peşine düşmüş durumda.
Peki, bu nasıl başladı? Öncelikle, televizyon ve dijital medya, çalışarak başarıya ulaşan insanları değil, kısa sürede servet kazanan, şatafatlı hayatlar yaşayan insanları gençlerin önüne koydu. Bugün izlenen dizilere, YouTube videolarına ya da Instagram'daki içeriklere bir bakın. Lüks arabalar, kolayca kazanılan paralar, zenginlerin yaşam tarzı ve “çaba harcamadan para kazanmanın yolları” üzerine kurulu bir dünya. Artık gençlere, “İyi bir eğitim al, çalış, bir meslek edin” denmiyor. Bunun yerine, “Göz önünde ol, bir skandalla gündeme gel, bol takipçin olsun, sonra markalar sana reklam versin” fikri aşılanıyor.
Önce reality şovlar, sonra fenomenler ve influencer’lar, ardından YouTube ve TikTok zenginleri… Sonuç? Çalışmadan, alın teri dökmeden zengin olma hayali kuran bir nesil. Peki bu gerçek mi? Maalesef değil. Bu rüya, sadece birkaç şanslı kişi için mümkün. Geride kalan milyonlarca genç ise büyük bir hayal kırıklığına sürükleniyor.
Bugün nitelikli meslekleri konuşan kaç genç var? Artık bir gençle sohbet ettiğinizde doktor, yazılım mühendisi, bilim insanı veya akademisyen olmak gibi hayaller duymak giderek zorlaşıyor. Tersine, YouTuber, fenomen, TikTok içerik üreticisi, Instagram ünlüsü olmak gibi hedefler yükselişte.
Bu noktada sorulması gereken kritik soru şu: Gençler neden çalışmak istemiyor? Neden idealleri yok oluyor? Bunun tek bir cevabı yok. Ancak birkaç faktör öne çıkıyor.
Birincisi, medyanın ve sosyal medyanın büyük bir algı oyunu yaratması. Eskiden başarı, yılların emeğiyle kazanılan bir şeydi. Bugün ise bir günde meşhur olunabiliyor. Sosyal medyada birkaç viral içerikle tanınan, hiçbir mesleki becerisi olmayan kişiler, bir anda paraya ve şöhrete kavuşabiliyor. Ve gençler, bu kişilerden ilham alıyor.
İkincisi, gerçekten başarılı ve çalışkan insanların göz önünde olmaması. Fenomenler kadar, mühendislerin, doktorların, bilim insanlarının, sanatçıların hikâyeleri gençlere anlatılmıyor. Televizyonda, internette en çok kim konuşuluyor? Kendi emeğiyle yükselmiş insanlar mı, yoksa üç günlük bir şöhret yakalayanlar mı?
Üçüncüsü, çabuk tüketilen ve sabırsız bir neslin yetişmesi. Z kuşağı, her şeyi anında istiyor. Bir şey için yıllarca çaba harcamak, disiplinli çalışmak ve emek vermek artık sıkıcı geliyor. Çünkü her şey hızlandı, sabır azaldı. Sosyal medyada her şey bir saniyede kaydırılıp geçilirken, uzun vadeli başarı için çaba göstermek artık tercih edilmiyor.
Ancak gerçek hayat böyle işlemiyor. YouTube'dan ya da TikTok’tan zengin olanların sayısı, bu platformlarda içerik üreten milyonlarca insana kıyasla oldukça az. Birçok kişi, zamanını ve enerjisini bu hayalin peşinde tüketirken, sonunda hayal kırıklığına uğruyor. Çünkü her zaman yeni bir fenomen çıkıyor, eskileri unutuluyor. Kalıcı bir başarı ve saygınlık kazanmanın yolu, yetenek geliştirmekten, vasıf sahibi olmaktan ve bir meslek edinmekten geçiyor.
Peki, bu döngüyü nasıl kıracağız? Öncelikle, gençlere doğru rol modeller sunmalıyız. Onlara, çalışarak bir yerlere gelen insanların başarı hikâyelerini anlatmalıyız. Eğitimin, emeğin, çabanın ve yeteneğin önemini vurgulamalıyız. Toplum olarak bilim insanlarını, mühendisleri, öğretmenleri, sanatçıları daha fazla ön plana çıkarmalıyız.
İkinci olarak, sosyal medyanın bir illüzyon olduğunu fark ettirmeliyiz. Şöhretin ve kolay paranın sanıldığı kadar sürdürülebilir olmadığını, gerçek başarının ancak uzun vadeli çabalarla elde edildiğini öğretmeliyiz.
Son olarak, gençlere "Fenomen olamazsan ne yapacaksın?" sorusunu sormalıyız. Bir meslek edinmeden, bir beceri kazanmadan, sadece takipçi sayısıyla bir hayat inşa edilemeyeceğini anlatmalıyız.
Gelecek, fenomen olmak dışında bir hedefi olan gençlerin elinde şekillenecek. Şimdi asıl mesele, onlara bu farkındalığı kazandırıp kazandıramayacağımız…
Yorumlar
Kalan Karakter: