İlk İman Edenlerden Olalım
Kuran’ın sahibine hamd, bizlere ulaşmasında elçi olan peygambere selam olsun.
Her iş te ilk olmak ayrıcalıktır elbet. Bir şeylerin ilki olmayı başarmak, ertelememek, geç kalmamak insana mutluluk verir. Gecikmek, bir şeyleri kaçırmak ise hiçbir iş için insana mutluluk vermez. Hayırlı işlerde öncülük etmek ise Allah’ın sevdiği ve takdir ettiği amellerdendir.
Kuran’ın nazil olmasının en anlamlı günlerindeyiz. Ramazan ayı ve kadir, kıymet günlerindeyiz.
Kuran’ın indiği geceyi yakalamaya çalışıyoruz hepimiz. O geceye erişince selametlik ve feraha kavuşacağız diye iman etmişiz. Kuran’ın nuru bütün hayatımızı kapsayacak diye gecelerimizi ihya etmeye çalışıyor, bol bol okumalar yapıyoruz. Kadir gecesi diye ramazanın son günlerine yoğunlaşıyor kandil diyerek kutlamalar yapıyoruz. ( oysa ne Hz peygamberin nede sahabelerin kandil kutladığına dair hiçbir bilgi elimizde yok ) sabahlara kadar yirmi yedinci geceyi ihya edip diğer günlerde Kuran’ı unutuyoruz maalesef.
Salt kutlamalarla ve bir geceye nasıl sığdırırız aziz kitabımızı. Yirmi üç yılda ve tedrici bir şekilde indirilmiş bir kitabı biz sadece bir geceye mahsus kutlamalarla anlamaya çalışıyor isek, büyük bir kayıptayız dostlar.
Hz peygamberin hayatına baktığımızda Hira mağarasında vahyin indiği ilk andan itibaren ‘’Yaratan Rabbi’nin adıyla Oku’’ emrine binaen mağaradan çıktıktan sonra hayatı değişti. Rabbe iman ve onun adına olmalıydı her şey. Bizim kandil diye kutladığımız gecenin sabahından itibaren Hz peygamber yeni bir hayata geçiş yapıyor. Yeni bilgiler, yeni davranışlar, yeni ibadetler, yeni kavramlar ve yeni bir yaşam şekliyle yani Vahiyle hayatını devam ettirdi. Yani Kur’an nazil olduktan sonra hayatı eskisi gibi olmadı ve olmamalıydı zaten. Çünkü hayata artık ‘’Yaradan Rabbinin adıyla’’ bakmalıydı. Ve bu bakış açısı ona yeni bir hayat ve mutluluğun yollarını açtı. Bu uğurda yaşadığı birçok zorluğa rağmen içinde duyduğu derin mutluluk ve teslimiyetle yolundan hiç dönmedi. Çünkü Vahyin nazil olmasından önce yaşadığı hayatta mutlu değildi, hayatı anlamlı değildi. Ancak Vahiyle mutlu olmaya başladı ve bu uğurda ona inen bütün Kur’an ayetlerine sıkıca bağlandı, bulduğu anlamı ve farkındalığı hiç yitirmeden ömrünü tamamladı.
Fakat bizler bir geceye hapsederek bu farkındalığın farkına bile varamıyoruz. Kuran hepimizin evlerinde var ama kalplerimize nazil olmamış.
Hepimiz okuyoruz ama farkındalığımız gelişmiyor. Hepimiz Kuran’dan haberdarız ama anlamsız hayatlar yaşıyoruz.
Oysa Kur’an Nur’dur, Şifa’dır, Beyan’dır, Hak’tır.
Mademki asırlar sonra tekrar tekrar Ramazan ayında Kuran’ın inzal gecesini kutluyor ve o geceye has ibadetler yapıyor isek.
Gelin hep beraber inen Kuran’a bu çağın ilk iman edenleri olalım.
Gelin hep beraber salt okumanın ötesinde anlam bulalım. Anlamlı hayatlara kavuşalım. Gelin hep beraber yaratan Rabbin adına okuyalım hayatı. Kurana iman ettiysek başlayalım değişmeye, gelişmeye, dönüşmeye.
Namaz, tesettür, adalet, faiz, yalan, şirk, kader, takva, oruç, zulüm, tuğyan ve daha nice Kuran’i kavramlara hayatımızda yer verelim.
Gelin hep beraber Kuran’daki peygamber kıssalarına hayatımızda yer verip en güzel örneklerle idame edelim hayatı.
Gelin şeytanı ve şeytansı yaklaşımları, nemrudu, firavunu, Ebu lehepleri ve Ebu cehilleri tanıyalım Kuran’dan.
Ashabı Kehf’ i, Ashabı Uhdud’u, Bahçe sahiplerini okuyalım.
İsrail oğullarının kendilerine verdikleri zararları ve lanete uğradıkları nedenleri tetkik edelim.
Müslümanlara düşmanlıklarının nedenlerini tartışalım.
Gelin hep beraber Ayet ’el Kürsi’yi okuyup üflemenin dışına çıkıp tefsirini yapalım.
Gelin nazar, büyü taşlarından kurtulup ‘’Yaratan Rabbin adıyla’’ Nas ve Felak sürelerini anlamaya çalışalım.
Gelin sayısız okunan Fatiha ve İhlas sürelerini bizlere ne demek istiyor diye idrak etmeye çalışalım.
Gelin hep beraber Kuran’ın kalbi dediğimiz Yasin süresi ile kalplerimizi temizleyelim.
Evet, dostlar, gelin hep beraber bu çağın Kuran’a ilk iman edenleri olalım.
Zaten Müslümanız ve iman etmişiz deyip öteye çekilmemek gerek.
‘’Ey iman edenler iman edin’’ ayeti bizlere her çağda ve her şartta iman tazelemesi yapmamız gerektiğini söylüyor. Ayrıca Kuran’ın indiği tahmin edilen şu aziz günlerde yaratan Rabbin adıyla bundan sonraki okumalarımıza şekil vererek ilklerden olalım.
Ramazan sonrası, Kadir gecesi ertesi, Vahyin artık hayatımızda olması dolayısıyla bol bol Kuran okumalı ve anlama çabasında olmalıyız.
Salt Arapçasını okuyup duvara asarak değil, meal ve tefsir çalışmaları yapmalı, bilenlere sormalı, anlamak için emek vermeliyiz.
Belki de hayatımızda çözemediğimiz birçok meselenin çaresinden uzak yaşıyoruz yıllardır, çünkü Kuran’ın bizlere şifa olması için anlayarak okumamız lazım.
Burada naçizane kendi hayatımdan bir örnek vermek istiyorum.
Bir gün yaşadığım bazı zorlu olaylardan dolayı çok huzursuzdum ve kulaklarımda duymak istemediğim ama söylenen sözler çınlıyordu. Bazen sükût en güzel cevaptır diyerek sustum. Kuranı kerimi elime alıp aniden bir sayfasını açtım ve ‘’Ya Rabbim beni Kuran’la teselli et lütfen’’ dedim.
‘’Onların sözleri seni üzmesin, şüphesiz ‘’izzet ve gücün ‘’ tümü Allah’ındır. ’’O işitendir bilendir’’ ayeti karşıma çıktı.
Tabi ki gözyaşlarıma hakim olamadım, tekrar tekrar okudum, Rabbim beni teselli ediyordu ve bana onların sözlerine üzülme diyordu. İzzet ve güç bende ben istersem sana yardım ederim ve ben söylenenleri işitiyor ve biliyorum diyordu.
İnanın saatlerce bu ayetin tefsiri yapılabilir, üzerine makaleler yazılabilir, psikolojik danışmanlık seanslarında temeL konu olarak konuşulabilir.
Rabbim asırlar önce zor günler yaşayan Peygamberine verdiği teselliyi bana da vermişti. Demek ki her sıkıntıya çare olacak vahiy sadece okumak değil anlamlandırmak, hayatımızda ona yer ayırmak, üzerine tefekkür etmek ve payımıza düşeni almak için çabalamalıydık. Demek ki çaresiz değildik, sadece yanlış yerlerde teselli arıyorduk.
Demek ki Kuran’a nasıl yönelir isek Kuran bizlere öyle karşılık veriyor. Elhamdülillah.
Yine okuduğum bir kitapta şöyle bir olay yaşanmıştı, inkar eden birisine bir ayet delil olarak gösteriliyor fakat bu kişi ön yargısından dolayı ayeti de delili de red ediyor. Fakat daha sonra kendi kendine neden üzerinde düşünmedim ki diyerek yalnız kaldığında vicdan ve fıtratının sesine kulak veriyor ve burası çok önemli dostlar, okunduğunda inkar ettiği, red ettiği ayeti tekrardan üzerine düşünerek okuyan bu kişi, aynı ayetle İslam’ı red ederken! Şimdi de aynı ayeti okuyarak teslim olanlardan olup iman ediyor!
Kuran kendisine yaklaşma dilimizle bizlere karşılık veriyor. Elhamdülillah.
Gelin hayatımızı Kur’an’a göre şekillendirmeye niyet edelim. Şüphesiz zarar edenlerden olmayız. Nitekim hadisler de eksik yönlerimizi destekleyecektir.
Rabbimiz bu çağda tekrardan nazil olma günlerine kavuştuğumuz Kur’an’a ilk iman edenlerinden olmayı ve hayatı Kuran ile anlamlandırmayı nasip etsin bizlere.
Her kim Kuran’ı fehmetmeye, anlamaya, basiretle bakmaya ve hayatı anlamlandırmaya başlarsa Kadir Gecesini yakalamıştır.
Her kim kadir kıymeti imanda bulmuş ise Kadir Gecesine kavuşmuştur.
Her kim her ayete tekrar tekrar iman ederek hayata ‘’Yaratan Rabbin adıyla’’ okumaya başlarsa Kadir ecesini yaşamıştır.
Her kim Kuran’la değişmiş, gelişmiş ve dönüşmüş ise Kuran o kalplere inmeye başlamış demektir.
Rabbimiz Kuran’ın kadrinden kıymetinden bizlere de nasip etsin.
Rabbimiz Kuran’la kıymet bulmayı bizlere de nasip etsin.
Rabbimiz Kitabullah’a iman ve salih amellerle kaderimizi takdir etsin.
Rabbimiz kaderimizi Kuran eylesin.
Hz peygamberin Hira ya girerken ki sorgulama ve huzursuzluk sonrası Hira’dan Vahiy’le çıkışı ve vahiyle hayatında yaşadığı inkılaptan dilerim hepimize...
Bu çağda tekrardan nazil olan Vahy’e, ilk iman edenlerden olmak duasıyla...
Selam, sevgi ve saygılarımla…
Secde ‘kâr