Allah’ı Şikayet Etmek
Anlatmak duygusu hepimizin temel duygularından biridir.
Yaşadığımız, hissettiğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz ve daha nice duyguları ve yaşanmışlıkları anlatmak doğal bir seyirdir insanlık tarihinde…
Bazen tecrübelerimiz, mesleğimiz, okuduklarımız, gözlemlediklerimiz, yorumlama ve değerlendirmeler de anlatımın cabasıdır tabi ki…
İlişkilerimizde en çok kullandığımız İki tür anlatım vardır. Ya memnuniyet veya şikayet üzere anlatımlar daha çok kullanılır günlük hayatta ki anlatımlarda.
Bir şeyden ya rahatsızlık duyup şikayet ederiz veya memnun olduğumuzu belirtiriz.
Bu iki duygu anlatımını dengeli yaşamak ve bu anlatımlarda hataya düşmemek gerekir elbette.
Ben şikayet duygusuna dayalı anlatımlar üzerinde durmak istiyorum.
Zira memnuniyetler azaldı şikayetler çoğaldı şu ahir zamanda, şu kirli çağda…
Derdimizi anlatalım derken şikayetin ucunu kaçırıyor olmuşuz.
Sıkıntımı anlatayım derken cümlelerle günaha girer olmuşuz.
‘’Dert sahibi konuşur’’ diye dayatılan atasözlerine kurban gitmişiz.
Her ortamda şikayetleri dizip memnuniyetleri unutmuşuz.
Konuşma hakkımızı hep şikayetten yana kullanır olmuşuz.
Yetmedi birde yanımızdakini de şikayete davet eder olmuşuz dostlar farkında olmadan…
Ve en çokta beni ürperdiren bir noktaya gelmişiz ki birbirimize ‘’Allah’ı şikayet eder olmuşuz’’…
Şöyle ki, başımıza gelen olaylardan veya yaşadığımız her hangi bir durumdan sıyrılmanın en kolay hali o iş te hiç irademiz yokmuş gibi, hiçbir etki tepki durumu yaşanmamış gibi veya başkalarının bu olaylarda parmağı yokmuş gibi sadece Allah’a dayandırarak şikayetlerde bulunuyor olmuşuz…
Oysa yaşanan her olayda, o olayı yaşayan, yaşatan, işiten, tepki veren, tepkisiz kalan, yorumlayan, bilmeden değerlendiren, olayı bilip adaletsiz davranan, her zaman hakkın yanında olan, destek olan, köstek olan, dua eden, sırt dönen, susan veya yersiz konuşan herkes mesuldür. Ve herkes üzerine düşeni yapıp veya yapmadığı için Allah katında hesaba çekilecektir.
Fakat bizler bir yaşanmışlıktan bahs ederken bu olaya dahil olan bütün evreleri atlayıp sadece bu olayı yaşama sebebimizin Allah olduğunun şikayetini yaptığımızda meselenin inancı ve maneviyatı zedeleyeceğini unutuyoruz.
Hatta birisi bize derdini sıkıntısını anlatınca, seninki de dert mi hele Allah bana şunu şunu yaşattı demeye ve farkında olmadan karşımızdakine Allah’ı şikayet etmeye kalkışıyoruz.
Çevremizde yaşanan her olaya anlam veriyoruz ama kendi yaşadıklarımız söz konusu olduğunda hiçbir anlam yüklemeden acaba Allah neden beni zengin etmiyor. Neden beni mutlu etmiyor. Neden beni ilerletmiyor. Neden benim eksiklerim çok hayatta vb. sorularla Allah’ı sorgulamaya ve bu sorgulama neticesinden sonra da Allah’ı şikayet etmeye başlıyoruz.
Bir olayı yaşadığımız sıcak saatlerde acaba Allah bundan ne murad etti diye düşünmeden, bir ’’ La havle vela kuvvete illa billahil alliyyul azim’’ bile çekmeden, hatta bazen meseleyi bile anlamadan elimiz telefona gidip birilerini arayıp şöyle oldu, böyle oldu diyerek sızlanıp hatta yetmeyip birilerine gidip orda da anlatıp, yetmedi evimizin huzurunu bu olaydan kaynaklı yok edip, başta kendimize ve çevremize zarar verip sadece Allah’ı şikayet edercesine meseleyi i anlatıp ve manaya anlam yükleyemediğimiz zamanlar oluyor…
Tabi ki kaza ve kader konusu başka bir şey, benim anlatmak istediğim derdimizi, sorunlarımızı, acılarımızı anlatırken dikkat edelim gerçek anlamda neyi ve kimi şikayet ediyoruz.
Yana yakıla, gözyaşları dökerek, psikolojik bunalımlar yaşayarak anlattığımız ve manasına hiç kulak vermediğimiz, sadece olaya odaklandığımız, Allah’ın bize mesajının her olayda başka başka olduğunu hiç hesaplamadan, sadece sızlanarak, bu içinde olduğumuz sürecin biteceğini hiç düşünmeden, sadece ortalığı velveleye vererek, tevekkül ile olayların üstesinden gelmeye çalışmak varken, sürekli her ortamda gündemi sorun ve sıkıntılara getirmek aslında Allah’ı şikayet etmek ve Allah’tan memnun olmadığımızın belirtisidir. Allah muhafaza…
Oysa süreçler bitecek ve elimizde sadece o zorlu süreçlerde takındığımız tavır ve davranışlarımız kalacaktır ve amel defterimize sadece bunlar kaydedilecektir.
Eğer yaşanan olaylarda daha sakin, daha bilinçli, daha duyarlı, daha erdemli ve en önemlisi memnuniyet duygusu ile Allah’a yaklaşır isek şüphesiz ‘’O’’ da bizden memnun kalacaktır.
Tabi ki insan olarak eksik ve aciziz sıkıntılar karşısında taş gibi sağlam durmam pek kolay değildir. Ama insan zor zamanlarda mayalanır, ve kalite böyle zorlu zamanların etiketidir. Şüphesiz elimizde olan veya olmayan her durum ve şartta Rabbimizin bizim için murad ettiği bazı mesajlar vardır. Şikayete dönen diller ve gönüller bu mesajları kaçıracak, ama kulak veren, kalp gözünü açarak yol alan ise bu mesajları alacak ve yaşadığı zorluktan sonra memnuniyet duygusu yaşayacaktır. Nitekim çok zorlu süreçlerden sonra nice kolaylıklar olacağını Rabbimiz bizlere kitabında belirtmiştir.
‘’Zorlukla beraber bir kolaylık vardır’’.
‘’Şüphesiz zorlukla beraber bir kolaylık vardır’’. ( inşirah suresi )
Olaylar bittiğinde, fırtınalar dindiğinde, rüzgar hortumları söndüğünde eğer vicdanımız rahat ise ve doğru davranışları ortaya koymak için çabalayabilmiş isek şüphesiz Rabbimiz bundan haberdardır.
Zorlu süreçler ibadet ve taatimiz da gerilemeye değil, tevekkül ve sabrımızın artmasına vesile oluyorsa inşallah mükafatını alacağız dostlar, çünkü biz ahirete inanıyoruz. Ve baş edemediğimiz bazı süreçlerimizi Allah’ın adalet terazisinin kurulduğu güne erteliyoruz elhamdülillah…
Ama olaylar bittiğinde, fırtınalar dindiğinde, rüzgar hortumları söndüğünde eğer vicdanımız rahatsız ve doğru davranışları ortaya koymayıp canımızın istediği gibi davranmış isek şüphesiz Rabbimiz bundan da haberdardır dostlar…
Yaşadığımız zorlu süreçler karakter ve kişiliğimizde kalite kaybına, erdemden mahrum tutumlara, şikayet ve tahammülsüzlüğe, Allah’tan uzaklaşmamıza sebep oluyor ise şüphesiz ki bunun neticesine dünya ve ahirette katlanmak zorunda kalacağız dostlar…
Allah’ı şikayet etme hakkımız olmadığı gibi ona şükretmeyi unutmadan, yaşanan her olayda Rabbimizin ne murad ettiğine kafa yormadan, doğru davranış sergilemek için çabalamadan, vicdana ters tavır ve davranışlarda bulunarak zorlu süreçleri daha da zorlaştırmış oluruz.
Zira Allah’tan uzaklaşan hiçbir şey kemale ermez.
Bizim Allah’ı şikayet etme hakkımızın olmadığı gibi kimsenin yanımızda Allah’ı şikayet etmesine de müsaade etmemeliyiz. Maneviyatımız ve inancımızın zayıflamaması için dikkat etmeliyiz…
Tabi ki dertleşelim, konuşalım, anlatalım ve gerçek suçluyu şikayet edelim.
Ama olayı anlatırken ifadelerimize dikkat edelim…
Allah muhafaza Rabbimizle aramız açılmasın…
Hem ne haddimize birbirimize Rabbimizi şikayet edecek cümleler kurarak dertleşmek!
Rabbimiz her olay ve oluşumda bizlere ne murad ettiğini görecek gözler ve gönüller ve feraset nasip etsin.
Şikayet edeceğimiz en doğru adres ancak İlahi mesajları anlamayan nefsimizdir, Rabbimiz bizi nefsimizle yalnız bırakmasın.
Rabbimizi hatırlatacak hayırlı ortamlarda bulunmayı ve bizimle iletişimde olan herkese de Rabbimizi hatırlatmayı bizlere ikram etsin.
Fehm ve basiret ile yaşadığımız sıkıntılardan ders çıkarmayı şikayet hakkımızın olmadığını, haddimizi aşmamız gerektiğini hatırımızda tutmayı bizlere nasip etsin.
Selam ve saygılarımla…
Secde’kâr