Bebeğime Kayyım Atandığı Günden Beri Bu Soruyu Soruyorum:
Bebeğime kayyım atandığı günden beri aynı soruyu soruyorum: Bu süreçte hukuki zemin nedir, nasıl işler? Şimdiye kadar araştırdım, inceledim, ancak kamuya yansıyan tek bir dava, mahkeme süreci ya da yargı kararı bulamadım. Bu yüzden artık bu soruyu köşeme taşımak istedim. Belki bilen biri çıkar da kamuoyu da nihayet aydınlanır.
Özellikle topuk kanı aldırmadığı için hedef gösterilen aileler hakkında ciddi soru işaretleri var. Birçok aile bu konuda endişeli; fakat kamu otoriteleri bu kaygıları gidermek yerine, şeffaflıktan uzak bir tutumla güveni daha da sarsıyor. “Yeni doğan tarama programı” çerçevesinde uygulanan testlere itiraz eden aileler sistematik olarak “cahil”, “komplo teorisyeni”, “bilim karşıtı” gibi yaftalarla susturulmaya çalışılıyor.
Aynı Ret, Farklı Muamele:
Topuk Kanı Testi Reddedildiğinde Kim Linç Ediliyor, Kim Edilmiyor?
Halktan biri reddederse:
“Cahil”
“Bilim karşıtı”
“Yobaz”
“Çocuğunu riske atıyor”
Medyada linç, sosyal medyada hedef!
Yehova Şahidi reddederse:
Sessizlik…
Mahkeme süreci neredeyse yok
Linç yok
Hekimler, akademisyenler suskun
“İnancı gereği” diyerek geçiliyorlar
Yehova Şahitleri ve “Kan” Meselesi
Yehova Şahitlerinin( Batıl) inançlarına göre“kan kutsaldır” ve kan almak/vermek Tanrı’ya karşı gelmektir. Bu nedenle kan nakli, kan ürünleri ve kanla ilgili tıbbi işlemleri reddederler. Örneğin;
24 Şubat 2017 tarihli bir haberde, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Başhekimi ve Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bülent Aydınlı şöyle diyor:
“Hastaların inançlarını sorgulamayız, saygı duyarız. ‘İnancımız gereği kan almadan ameliyat olabilir miyiz’ diye sordular. Biz de kendilerine uygun ilaçlarla bunu yapabileceğimizi söyledik. Kendi özgür iradeleriyle belge imzaladılar.”
Peki aynı anlayış neden bu ülkenin kendi vatandaşına, kendi çocuklarına gösterilmiyor?
Biz bu ülkenin sıradan aileleriyiz. Bilgi istiyoruz, şeffaflık istiyoruz. Eleştirdiğimiz zaman akademisyenler karşımıza geçip alaycı bir üslupla bizleri aşağılıyor. Halbuki bilim, sorgulamayla gelişir. Bir aile kendi çocuğunun sağlığını ilgilendiren bir konuda her hakkı sorgulamakta özgür olmalıdır.
COVID sürecinde yaşananlar da unutulmadı. Aynı akademik kadrolar, aynı bilim kurulu… O gün “zorunlu değil” dedikleri aşılar üzerinden fiili baskı kurdular. Sonra ortadan kayboldular. Hatta birileri çıkıp “Biz kimseye zorla aşı olun demedik” diyebildi.
Şimdi aynı tavrı, topuk kanı gibi çok daha kalıcı sonuçlara neden olabilecek bir meselede görüyoruz. O dönem olduğu gibi yine halkı suçluyor, yine sistemi aklıyorlar.
"İdrardan da bu tarama yapılabilir" dediğimizde de bizi linç ettiniz. Oysa alternatif yöntemler vardı. Bunu söyleyen biz değildik, bilim insanlarının bizzat kendileriydi. Ama yine de linç yedik.
Sizler bilim insanı değil, ikiyüzlü sistem savunucularısınız.
Sorular Net, Cevap Bekliyoruz:
Yehova Şahitlerine tanınan hak, neden bu ülkenin diğer ailelerine tanınmıyor?
Son söz:
> Bilim halktan korkmaz. Ama bazen halkı seçer.
Yorumlar
Kalan Karakter: