Bugünlerde güneş sıcaklığını iyice hissettirmeye başladı. Rabbimizeelestbezminde“Dört mevsim” kul olacağımıza söz veren müminler olarak bizlerin (özellikle dışarıya çıktığımızda ve ev içinde) edep ve hayamızı takınmaya, giyim kuşamımıza dikkat etmeye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Çünkü dünya imtihanımız yazıyla, kışıyla, baharıyla dört mevsim devam etmektedir.
Haya, utanma duygusu demektir. İnsanın bütün çirkin sözlerden uzak durması, kendini kötü alışkanlıklardan alıkoyması, bütün uzuvlarını haram olan şeylerden koruması anlamına gelmektedir. İnsanlığa gönderilen son din olan İslâm Müslümanlardan dinin özü sayılan; iman, ibadet ve ahlaktan oluşan üç saç ayağının aynı anda bulunmasını ister.
Peygamber Efendimiz (sav) bir gün ashâbına, “Allah’tan hakkıyla hayâ ediniz!” buyurdu. Ashab, “YâResûlallah! Biz zaten Allah’tan hayâ ediyoruz, elhamdülillah!” şeklinde karşılık verdi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem, sözlerine şöyle devam etti. “Hayâ, sadece sizin anladığınız manada değildir. Allah’tan hakkıyla hayâ etmek, bütün organları her türlü günah ve haramdan korumaktır. Dünyanın geçici nimetlerine aldanmamaktır. Ölümü ve ölümden sonraki hayatı asla unutmamaktır.” Diyerek hayanın tanımını ve çerçevesini çizmektedir.
Rabbimiz insanın doğasında yarattığı duygulardan bir tanesi de edep ve hayâdır. Bu duygular onun fıtratında doğuştan vardır. Nitekim Hz. Peygamber’in de işaret ettiği gibi edepli bir şekilde yaşama; yaratılış hikmet ve gayesine uygun, insana yaraşır bir hayat sürme çabasıdır. Ayetlerde edep ve hayâ, insanın nefsini terbiye etmesi, kendini ve haddini bilmesi olarak belirtilmektedir.
Mü’mininher yer ve zamanda “manevî süs” olarak belirtilen edep ve hayaya ihtiyacı vardır. İslam kültür ve medeniyetinde edep ve haya çok önemlidir. Manevi eğitim, edebin nasıl olması gerektiğiyle başlamaktadır. Maalesef günümüz dünyasında edep ve hayanın gitgide hayatımızdan çekildiği, ahlaki bir bozulmanın yaşandığı görülmektedir. Rabbimiz: yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin.” İkazıyla Hz. Peygamber de edep ve haya ile ilgili olarak: "İman yetmiş küsür şubedir. Haya imandan bir şubedir." Buyurarak hayânın insan için önemini dile getirmektedir.
Dünyaya bakış açımız edep ve hayânın gözlükleri çerçevesinde olmalıdır. Bu bağlamda edep ve hayâ ile nazar eden göz, kendi ayıbını aramaktan başkalarının kusur ve noksanını göremez. “Söyle müminlere, gözlerini muhafaza etsinler.” Âyetinin terbiyesinden geçen göz, mahremiyet sınırlarını ihlal edemez. Edep ve hayâ perdesine bürünen kulak, Rabbimizin hoşnut olmadığı her türlü söze kapalıdır. Edep ve hayânın tadına varan gönül, kin, haset, kibir, nefret gibi her türlü nefsani duygunun esaretinden kurtulur.
Dinimiz edebimizi korumak için sosyal hayat için bazı ahlaki kurallar ortaya koymuş bunları aklımızdan çıkarmamamızı sürekli gerek ayetleriyle gerekse Hz. Peygamber’in diliyle hatırlatmaktadır. Bu konulardan bazıları şunlardır:
Yeme-içme adabı: İslam her hal ve hareketimizde bir ahlaki prensibe sahip olduğu gibi yeme içme adabına dair de bir takım kurallar koymuştur. Helalinden kazanıp helal ve temiz olan şeylerden yemek, yemeğe besmele ile başlamak, sağ el ile yemek, (zaruret halleri müstesna) sofrada kendi önünden yemek, başkasının lokmasına göz dikmemek, ağız şapırdatmamak, çok ve çirkin konuşmamak, mideyi doldurmadan sofradan kalkmak, Allah'a şükretmek, el ve ağzı yıkamak bunlardan bazılarıdır.
Dikkat çekilmesi gereken bir konu da maalesef şu sıralar “piknik sezonu” da olduğu için oralardan gönderilen resimler meselesidir. Bu paylaşım işi, kültürümüze ve geleneksel edebimize uymamaktadır. “Eskiden yemeğe besmeleyle başlanırdı günümüzde fotoğraf çekilerek başlanıyor” diyordu geçen bir dost ne kadar da doğru söylüyor..İslâmi edepte yemeğin fotoğrafı değil kendisi paylaşılır kıymetli dostlar…
Giyim-kuşam adabı: İslam uygun,temiz, çok kısa ve dar olmama gibi birtakım giyip kuşam kuralları getirmiştir. Güzel giyinmek, giyindiği ile kibirlenmemek, kadınsa erkek, erkek ise kadın elbisesi giymemek, erkek ise ipek elbise giymemek gibi basit kurallara sahiptir.
Konuşma adabı: “ya hayır konuş ya da sus” prensibini benimseyen dinimiz konuşmalarımızda sahip olmamız gereken adabı da bizlere öğretmektedir. Bu bağlamda: hayır konuşmak, iftira, dedikodu, yalan türü şeyler konuşmamak, Bağıra çağıra konuşmamak, karşımızdakinin sözünü kesmemek, büyükler söz vermeden konuşmamak, telefonla konuşurken başkalarını rahatsız etmemek önemli hususlardır.
Yolda yürüme adabı:Yürürken sağa sola bakmamak,büyüklerin önlerinden yürümemek, taşıt kullanıyorsa trafik kurallarına uymak, yol hakkını ihlal etmemek, yolda eziyet verici şeyler varsa kaldırmak, yolu kirletmemek, tükürmemek, çöp atmamak gibi ahlaki kuralları dinimiz tavsiye etmektedir.
Ticaret adabı: İslam ticarete önem vermiş ancak bazı kuralları da belirlemiştir. Bunlardan bazıları: helal iş yapmak, çalıştırdıklarının hakkını tam vermek, müşteriyi kandırmamak, müşterinin bilgisizliğinden yararlanmamak, yemin etmemek, zekat ve sadakayı bol vermek, kanaatkar olmak, borçlusuna kolaylık sağlamak, alacaklısını aldatmamak gibi birtakım kurallar ortaya koymaktadır.
Evlilik adabı: Yaz günleri aynı zamanda memleketimizde “düğün sezonu”dur. Bu tür eğlenceler elbette olacaktır fakat dinimizin emrettiği şekilde yapmamızgerekir. İsraf ve günahlara girmeye yeltenmemeliyiz. Evlilik hususunda da İslamikuralları dikkate almalıyız. Bu konuda aile mahremiyetine dikkat etmek, aile efradına helal lokma yedirmek, hak ve hukuklarına riayet etmek, terbiye noktasında titiz davranmak, şefkatli ve merhametli olmak, kötü örnek olmamak gibi adap kurallarına uymalıyız.
Yazımızı müminin nişanı olan edebe dair şu veciz ifadelerle bitirmek istiyorum:
Edeb bir tâc imiş nûr-i Hudâ’dan,
Giy o tâcı emin ol her belâdan.
Yorumlar
Kalan Karakter: