Son yazımızda insan hayatındaki bazı dönüm noktalarını aktarmıştık. Bu yazımızda konuya kaldığımız yerden devam edelim.
İnsanın, dünyaya bakış açısını değiştiren, sorumluluklarını artıran zaman dilimlerinden bir tanesi de onun dünyadaki en yakınları, kendisine doğduğundan beri kol-kanat gerip destek olan, sıkıntılarını paylaşan, sevinçlerine ortak olan “anne-babasının vefat etmesi”dir. Hayata adım attığı andan beri her şeyi hazır bulan veya sıkıştığında derdini paylaşıp yükünü hafifletebileceği birilerinin artık bu dünyada olmaması, insanın dünyaya karşı bakış açısını ilk defa ciddi manada değiştirmeye başlar. Bununla beraber sorumluluklarının da kat be kat artmasına sebep olur.
“Birtakım (kalıcı hastalık-cezaevi- engellilik vb.) sıkıntıların başa gelmesi” de insanın değer algısını değiştiren hususlardandır. Kur’an, sıkça insanın, başına musibet geldiğinde Allah’a yalvardığını, genişlik ve rahata erdiğinde ise kulluğu unuttuğuna temas eder. Cezaevine girme, iflas etme, ailevi sorunlar, boşanma, ani ölüm, trafik kazaları, bazı hastalıklar neticesinde sorumluluklarını yerine getirememe vb. durumlar, insanları farklı ruh hallerine sevk ederek değerlerini gözden geçirmesine kapı aralar.
Muhtaç insanlara yardımcı olabilmek için sosyal projelerde ve STK’larda sorumluluk alıp “Yaşatma Felsefesi”yle hareket etme, insanı olgunlaştıran diğer bir husustur. Bu vesileyle insan, imtihan dünyasında ne kadar farklı sınavların olduğunu görür, haline şükreder, elindeki nimetlerin kıymetini anlar. Kendi görev ve sorumluluklarını daha iyi yapmaya çalışır. Bunun yanında isâr (başkalarını kendine tercih etme) bilinciyle, ihtiyaç sahiplerine faydalı olmanın huzurunu yaşar.
Rabbim; kendisine, nefsimize, çocuklarımıza, eşlerimize, (her nerede rızıklandırılıyorsak o) işimize karşı, sorumluluklarını zamanında ve tam manasıyla yerine getirmeyi nasip eylesin. Birtakım (Allah ve kul) haklarıyla hesap meydanına varmaktan hepimizi muhafaza eylesin. selametle…
Yorumlar
Kalan Karakter: