Toplum olarak refah ve alım seviyemiz yükseldikçe dünya adına isteklerimiz daha da fazlalaşıyor. Dualarımızda da bu dünyevileşmenin etkisini fazlasıyla görüyoruz. Özellikle ibadetlerimizde, namazlarımızda, orucumuzda, türbelerde, Kâbe’de velhasıl her yer ve zamanda dualarımızın çoğunluğunu dünyalık istek ve beklentiler oluşturuyor.
Oysa Kur’an bize istemenin orta yolunu, dünya-ahiret dengesini öğütlemektedir. “İnsanlardan öylesi vardır ki: "Rabbimiz, bize dünyada ver" der; onun ahirette nasibi yoktur. Onlardan öylesi de vardır ki: Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver) ve bizi ateşin azabından koru" der. İşte bunların kazandıklarına karşılık nasipleri vardır. Allah, hesabı pek seri görendir.” (Bakara Suresi, 200-202)
Geçen gün her zaman sohbetinden istifade edip keyif aldığım Muhammed Amcayla Hatuniye Camiinin bahçesinde otururken söylediği: “evladım insanlar hep dualarında dünyalık istiyorlar oysa ahiret daha önemli dualarda ahirete daha fazla yer vermek lazım“ sözleri hala kulağımda yankılanıyor. O günden beri bu sözleri düşünüyor, başta kendi dualarım olmak üzere çevremde bulunan dostlarıma dualarında neler istediklerini sorduğumda genelde “Ya Rab, kendime, oğluma/kızıma hayırlı bir eş, iyi bir okul, geniş bir ev, bol kazançlı bir iş” gibi hep dünyalık istek ve arzuların dile getirildiği dikkatimi çekti.” Elbette bunlar da istenecek fakat kendimiz ve çocuklarımız için ebedi yurdumuz ahireti kazanabilmek için de dualarımızda ahirete yer vermemiz gerekir.
Kur’an’da onlarca ayette -bazı peygamber ve salih kimselerin- kabul olmuş duaları var. Dualarımızda onlara bolca yer vermeliyiz. Fakat bu dualara dikkat edilirse çoğunun ahirete yönelik olduğu dikkatlerden kaçmayacaktır. “Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.”( Bakara, 2/128)
“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!. Ey Rabbimiz! (Amellerin) hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!”. (İbrahim, 14/40-41)
Hz. Peygamber’in hadislerine göz gezdirdiğimizde isteklerinin veya sığındığı şeylerin çoğunun ahirete yönelik olduğu görülmektedir. Bu konuda şu iki hadis örnektir: “Allah'ım, Senden iffetli yaşamayı; dünyam, dinim, aile fertlerim ve malım hakkında sağlığı ve güvenliği istiyorum. Eksiklerimi ört, korkumu güvenliğe çevir. Önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden gelecek günah ve felaketlere karşı beni koru.”
“Allah'ım, bize düşmanlık edenlere karşı bize yardım et. Bize dini musibet verme. Dünyayı en büyük kaygımız ve ilmimizin son hedefi yapma.”
Elbette Rabbimizin Kasas 77. Ayette “dünyadan da nasibini unutma” buyurduğu gibi dünyayla tamamen ilişiği kesmemiz gerekir demiyoruz ancak dualarımızda biraz da ebedi yurdumuz olan ahirete ağırlık vermeliyiz.
Rabbim “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışmayı cümlemize nasip etsin.
Yorumlar
Kalan Karakter: