Hali Ahvalimiz
"Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil." Fuzuli
Bu günlerde Fuzuli'nin bu güzel mısraları anlatıyor hali ahvalimizi. Yazdıklarımızın ne gidişata, ne de kimseye tesiri olmadığı hissiyle inzivaya çekilip sussak diyoruz bu kez de gönül razı olmuyor.
İçinde bulunduğumuz, haklı olarak endişe dolu zor zamanlarda, imanımızı, sağlığımızı, moralimizi korumaya, illa sevgide kalmaya odaklanmalıyız. Üst üste gelen zor imtihanların hüznü içindeyken de, sevgili peygamberimizin hadisi gereği, hiç ölmeyecek gibi çalışmak, yarın ölecekmiş gibi de ibadetlerimizi aksatmadan ve hep olduğu gibi, herşeye rağmen, her koşulda, Rab'binin lütuflarının farkındalığıyla, coşkuyla, illa aşkla yaşamaya gayret etmek zorundayız.
İmtihan dünyasında, üstelik içinde bulunduğumuz ahir zaman hengamesinde hangimizin daha güzel iş yapacağına bakılıyor zira. Mazeret kabul edilmiyor. Üstelik korku enerjisi, moralsizlik frekans düşürücü etkisiyle sağlığımızın bozulması için en tehlikeli etken. Tam istedikleri şey. Bu yüzden kasti korku yayan yazılardan, videolardan da uzak durmamız gerekiyor.
Yaşadığımız herşey gibi içinde bulunduğumuz koşullardan da dersimizi çıkarmamız, hatalarımızı idrak ederek telafiye samimiyetle gayret etmemiz önemli. Ancak bu takdirde Allah’ın yardımı yetişecektir. O herşeye gücü yeten olmazları olduracak, neylerse güzel eyleyen illa güzel eyleyecektir.
Gönül insanlarından olarak, ne siyaset, ne ekonomi, ilgimiz olan ve vakıf olduğumuz alanlar olmasa da, memleketimiz ve dünyada olanları yakından takip ederek doğru çıkarımlarla, imtihanın sebebi hikmetini anlayabilmeye gayrette ve beklentisi doğrultusunda hissedebilmeyi, düşünebilmeyi ve davranabilmeyi nasip etmesi için yüce Rab'bimize niyazdayız.
Çocuk gözlemlerimle, yetmişli yılları aktarmaya çalıştığım, İlla Aşk kitabımdaki Bir Köyü Olmalı İlla İnsanın ve Gaz Lambası yazılarımdaki tespitimin bir benzeri sahnede bugünlerde. O tarihte de eğitimin yok, paranın çok olması tuzağıyla, küçücük köyümüzde dahi, çadır tiyatrosu gibi çadır kumarhaneler kurulurdu köy meydanımıza.
Çiftçi ailelerin bir yıllık alın teri, emeği, ailenin rızkı olan üzüm paraları o kumarhanelerde kumara, sonrasında bir bir açılan üstelik adı da night kulüp olan birahanelere getirilen kadınlar aracılığıyla hatta fuhuşa aktarılmaya başlandı. Nice ocaklar söndü, artık tütmez oldu bu sebeple. Ne yazıkki o tuzaklar daha büyük, çok daha kapsamlı olarak hala da sürüyor.
Bilgisayar, dijital çağı denen içinde bulunduğumuz zamanlarda da o çadır kumarhanelerin, birahanelerin yerini önce herkesin tuzaklara çok daha kolay çekilebildiği televizyon, sonra da internet aldı. Dizilerle lüks hayata özendirildik. Ahlaki çöküşün temeli atıldı. Borsalar, dolarlar, bitcoinler, metaversler adım adım sahneye kondu. Helal, haram, haklı, haksız kazanç ayrımının hiç önemi kalmadığından çok da çabuk kabul, ilgi gördü.
Hain emel aynıydı, acı sonuçları da aynı olacak gibi görünüyor ne yazık ki. Dün geceki ani toplu satışlar sebepli olduğu düşünülen düşüşle kimbilir kaç yürek pişmanlık ateşiyle yanmada, kaç aile dağılma tehlikesiyle karşı karşıya...
Günümüz insanının kasten düşürüldüğü lüks, özgür hayat tuzağı nedeniyle göze alamayacağı risk olmadığının bir başka örneği de çok daha tehlikeli olan, hergün bir yenisi kurulan baz istasyonları.
Geçtiğimiz günlerde bizim apartmana da teklif edilmesiyle kira bedeli olarak verdikleri 100 000 TL.yi öğrenince anladım işin ciddiyetini. Daire başına 10 000 TL kaçırmayalım diyenler bu tuzağın farkında olmayanlar maalesef. Rastladığım telekom şirketleri 5G ye geçiş hazırlığında haberi tüylerimi ürpertti. Sözde virüs salgını korkusu salındığı Çin'deki yere yığılıp ölenler 5 G baz istasyonlarının ilk provası idi tespitleri yabana atılır cinsten değil. Sonraki iki yılda virüs onca yayılmışken niçin kimsenin o videolarda olduğu gibi yollarda toplu halde yere yığılıp ölmediğini sorgulayan gerçek bilim insanları da susturuldu.
Sadece paramıza değil, sağlığımıza, canımıza, vatanımıza kasteden bu hain tuzaklara düşmeyelim. Aksi halde, Hakkın tarafında, zulme uğrayan, mazlum iken, suç ortağı durumuyla, dört yıl önce yargıya taşıdığım halde hala görülmeyen, laniczol adlı kemik erimesi ilacıyla soygun ve katliam davamın pişkin sanıkları, para için kendi milletine soykırım uygulanmasına alet olanların safına geçmiş oluruz Allah korusun.
Yüce Rab'bimiz, kalplerimizi dini üzere sabit kılsın. Güzel ahlakın önemini idrak edebilmeyi nasip eylesin. Ayaklarımızı sağlam bastırsın. Küresel şeytani güce karşı yardımcımız olsun. Hafiz adıyla muhafaza eylesin. Hadi adıyla yolumuzu göstermeye devam etsin, hidayetine erdirsin. Selâm adıyla Selâmete çıkarsın hepimizi. Fettah adıyla hepimiz için hayır-güzellik kapılarını açsın.
Amin Ya Rab'bi!..
Adevviye Şeyda Karaslan
21 Aralık 2021/ Salihli
"Beyhude gamlanma divane gönül!
Cümle alemin rızkını veren vardır.
Yaptığın hatayı görmüyor sanma.
Kalpte gizli en derin sırları bilen vardır.
Mal-ı emlakım var deyu güvenme!
Arkam var deyu dayanma!
Sırt üstü insanı yere vuran vardır.
Beyhude gamlanma divane gönül!
Cümle alemin rızkını veren vardır.
Derdime vakıf değil canan.
Beni handan bilir.
Hakkı vardır şad olanlar.
Herkesi şadan bilir.
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.
Çektiğim alamı bir ben birde Allah’ım bilir."
Fuzuli
Yorumlar
Kalan Karakter: