TASAVVUF - İDDİA
Tasavvuf okumak ve bu vesileyle ibadete başlamak, maneviyata yönelmekle başlayan on iki yıllık değişim - gelişim sürecinde; hangimizin daha güzel iş yapacağını görmek için yaratıldığı ayetle bildirilmiş ve tek madde âlemi olan bu dünyada başarmamız gereken en önemli hususun, Rab'bimizin herbirimize birer terkib olarak lutfettiği kendi güzel sıfatlarından en belirgin, baskın olan esmamızı bulmak, böylelikle diğer esmalarla birlikte kemale erdirmek ve bu sayede yaratılış gayemize hizmet edebilmek olduğunu öğrendim.
Diğer herşey bu uğurda imtihan aracı olmaktan ibaretmiş meğer. Ve ancak bu takdirde gerçek anlamda huzura ermek, Rab'bimize dönüşte tek istenen şey olan selim bir kalbe ulaşmak mümkün imiş.
İşimiz, bu ulvi gayeye hizmet adına dünyalık ihtiyaçlarımızı karşılamak için. Eşimiz, yine aynı gaye uğruna, tekamül vesîlesi, haramdan, günahtan korunarak ruhsal, duygusal, bedensel ihtiyaçlarımızı karşılamamız, aile kurup çoğalmamız için. Mallarımız ve evlatlarımızın imtihan aracı olmaktan ibaret olduğu da ayetle sabit ve yine gerekli ancak, sıralamada öne geçtiğinde, sahiplendiğimiz ve hayatımızın odağı haline getirdiğimizde yolumuzda tuzağa dönüşüyor.
Hem ulvi gayeyi, Rab'bimizin rızasını, Cemalini görebilmeyi, üzerimizdeki muradını, o büyük lütuf olan baskın esmamızı kaçırıyoruz hem de ebedi cennet hayatını, ebedi saadeti ve büyük olasılıkla öne çıkardığımız, sahiplendiklerimizi de. Büyük acılar çekerek, ağır bir bedel ödeyerek hemde...
Kazanmamız için bütün şifreler, tüyolar da verilmiş. Hem kutsal kitabımız Kur'an'ı Kerim'de, Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa sav.'in hadislerinde, hem tefsiri demek olan tasavvuf kitaplarında. Menkibelerde, deyişlerde, türkülerde de...
Hayat başarısının sadece dünyalık kazançlar olmadığı, hem dünyayı hem ahireti kazanmak için de daima denge, istikrar demek olan orta kararda, kararında olmamız, aşırılıklardan kurtulmamız gerektiği de bildirilmiş.
Ölene dek sürecek uzun bir maraton olan bu güzel yolculukta nihayi hedefe varabilmek için korku ve ümit kanatlarına ihtiyacımız olduğu, tek kanatla uçulamayacağı da ısrarla üzerinde durularak belirtilmiş olanlardan. Kaybetme korkusu olmazsa, oldum zannıyla gurura kapılmak, tepetaklak geri düşmek, ümidi yitirme halinde ise şeytanın bir müminde en sevineceği hal olan karamsarlık, bezginlik girdabına kapılmakla kaybetme riski var çünkü.
Bir diğer önemli uyarı da iddiada bulunmamamız gerektiği. Aksi halde ispat yükümlülüğünü hakediyoruz zira. Yaşanmışlıklarım, manevi, aşk yolculuğumdaki deneyim ve birikimlerimi aktarmaya çalıştığım yazılarımın bir kitap haline gelmesiyle bu konudaki hatamın daha net farkına varabildim. Çıktığı 2018 yılından itibaren, kitabımda hangi iddialarda bulunmuş isem hepsi için ağır bedel ödedim. Her biri için ispat istendi adeta.
En iyi, ezeli dostum dediklerimin gerçek yüzleri göründü; bir bir çıktılar hayatımdan ve ikinci baskıda kitabımdan da. Birbirimizin en iyi arkadaşı, en büyük destekçisiyizdir dediklerim iflas etti, haydi destek ol bakalım dendi. Hepimiz kendi imtihanında idik. Verilenlerin geri ödenmesi söz konusu olduğunda ne dost kaldı ne arkadaş. En iyi, en sevgili, en büyük ve herşeye rağmen tek dost ALLAH idi, hata eden bedelini ödedi. Hatada ısrar eden ödemeye de devam edecek. Ta ki öğrenene, tekamül edene kadar...
Herşeye rağmen, her koşulda, Rab'binin lütuflarının farkındalığıyla, daim şükürle, coşkuyla, illa aşkla yaşamak gibi büyük iddia bir slogana sahip olmanın bedeli her konuda ağır olacaktı elbette. Öğrenmek için buradaydık, öğrendik şükür. Daha da öğreneceğimiz çok şey var muhakkak...
"Başınıza gelenlerin, ağzınızdan çıkan sözler ve hatta aklınızdan geçen düşüncelerden ibaret olduğunuzu bilseydiniz, konuşmaktan, düşünmekten ödünüz kopardı." demiş ya koca Mevlâna; işte bu sözün ispatı yaşanınca, üstelik kalıcı olması, başkalarının da okuması demek olan yazmaktan da korkar olunuyor. On düşünüp bir yazmaya başlıyorsun.
"Gül düşünen gül bahçesi, diken düşünen dikenlik!" sözü de ne manidar...
Özellikle içinde bulunduğumuz ahir zaman hengamesinde, küffarın kesintisiz taarruzları, tuzaklarıyla bunaldığımız zor zamanlarımızda; bu konularda çok daha hassas olmamız, daima sevgi, iyilik, hayır üzere, pozitifte kalmamız hayati öneme haiz hale geldi.
İmanımızı ve bağışıklık sistemimizi korumak, güçlendirmek zorundayız. Korunmanın kuralları da sadece bizim iyiliğimiz için konulmuş farzları kesintisiz, eksiksiz eda etmek, emirlere, yasaklara, ısrarla belirtilmiş kurallara riayet etmek. Bu sırat köprüsünden geçiş sanki. Tuzaklara düşenler, başaramayanlar, hayatlarında önceliklerini iyi belirleyemeyen, dünyalık heveslerinin peşinden sürüklenmeye devam edenler sapır sapır dökülüyor ne yazıkki...
İdraki ve bir an evvel telafisi niyazıyla...Yüce Rab'bimiz yardımcımız olsun. Hepimize akıl, fikir, feraset versin, kullanabilmeyi nasip eylesin. Hafiz adıyla muhafaza eylesin. Hadi adıyla yolumuzu göstermeye devam etsin, hidayetine erdirsin. Selâm adıyla Selâmete çıkarsın. Fettah adıyla hepimiz için hayır-güzellik kapılarını açsın. Hepbirlikte asrı saadete erişebilmeyi, insanlık alemini de asrı saadete taşıyabilmeyi, bu uğurda güzel hizmetlerini de nasip eylesin.
Amin Ya Rab'bi!..
Adevviye Şeyda Karaslan
05 Temmuz 2022 /Salihli
Bozdağların eteğinden sevgilerimle...