Dönüm Noktası - Türklüğün Zafer Ayı Ağustos
Bugünlerde oldukça hüzün var kırık gönülde nedense. Sebebi ağustos ayının tam ortasında olmamız sanıyorum. Ağustosun yarısı yaz, yarısı güz denir ya; Akşamları oldukça hızlanan rüzgar hazan mevsiminin kokusunu ve hüznünü getiriyor sanki. Bir yaz mevsimi daha yaşanamamış güzelliklerin hüznüyle geçiyor.
2008 ağustos ayında on gün arayla iki yavrumu doktora ve mastır eğitimi için Amerika ve Avrupa'ya uğurlamıştık. Onlarla bir yüreğimde sökülüp gitmişti peşlerinden adeta. Evlat hasretini de tatmıştım.
2009 yılında da yine 14 ağustosta ayrılmıştım aile hayatımdan, çocuklarımla yirmi yedi yıl mutlu bir anne olduğum yuvamdan. Tam bir altüst olmuşlukla, keskin bir dönüm noktası olmuştu.
2010 ağustos ayında bir vesileyle doğduğum topraklara dönmüştüm otuz üç yıl sonra, gittiğim gibi, tek başıma. Yeni bir ev, olağan dışı koşullar nedeniyle etrafında meraklı bakışlarla yeni badirelere gebe yeni bir hayat. Hepsi geçti şükür.
Zafer haftası, 30 Ağustos zafer bayramı nedeniyle belki, ağustos ayı Türklüğün ayı gibi gelir. Özellikle Macaristan'da ağustosta yapılan Türk kurultayında olmayı hayal ettim hep. Hiç kullanamadığım kalpağım ve Türk el sanatı motifli keçeden yapılmış yeleğim bile hazır. Sözde salgın nedeniyle bu hayalim de ertelendi üç yıldır. Bir dahaki yıllara inşallah.
2011 yılından itibaren hep ağustos aylarında manevi ziyaret gayeli seyahatlerde oldum. Yedi yılda tüm yurdu karış karış, türbe türbe, cami cami gezdim.
2018 ağustos ayında, erenlerin izinde seyahat serüvenimin on dört günlük doyumsuz yaşanmışlıklarıyla Erzurum'da muhteşem bir finali oldu. İstihare makamındaki Erzurum'lu Nimet annenin rüyası aracılığıyla ilk hediyelerim verildi. Yakında doğacak olan ilk torunumun adı Metehan ile birlikte hemde.
İlk ve tek tatlı torunum da doktorlar eylül dediği halde acele edip o ağustos ayının son gününde, zafer haftasında doğdu. O en güzel ağustos hediyesiydi. Artık dört yaşında yakışıklı bir delikanlı oldu maşallah. Sık göremesem de fotoğraflar, videolar aracılığıyla büyüyüşünü adım adım izlemek güzel. Sağlıkla, mutlulukla büyüyor çok şükür.
2020 yılında, yine bir ağustos ayında sindire sindire okuduğum Gizlenen Türk Tarihi ve Hz. Muhammed adlı kitapta da hayatımla ilgili başka bir bilinmezliğin cevabı geldi. Torunuma neden Metehan adı verildiğini de açıklıyordu rastladığım bu bilgi.
Mana aleminden verilen müjdeyle; Altıyüzlü yıllarda Hz. Ömer komutasındaki İslam ordusunun savaşarak Suriye üzerinden Hatay'a kadar geldiği; yiyecek ve su sıkıntısı içindelerken anneanne kökenimiz olan o yıllarda orada yaşayan Mükerrem ninemizin çadırına rastladıkları, yiyecek olarak sadece unu olan ninemizin un çorbası yaparak koca orduyu doyurduğu, anne şefkatiyle çok güzel ağırladığı ve çok memnun kalan sahabelerin gitmeden önce hepbirlikte ellerini açarak, ninemizin nesli için kıyamete dek korunma, zelil duruma düşmeme dileği de içeren bugüne kadar edilmemiş çok büyük bir dua ettikleri bilgisine sahiptik.
Bin iki yüzlü yıllarda Karaman'dan Balkanlara gönderilen Oğuz Türklerinden olduğunu bildiğimiz ninemizin büyük ninesinin altıyüzlü yıllarda Hatay'da bulunmasını anlayamamıştım. Okuduğum kitapta rastladığım, Oğuzhan Atamızın Hatay'da üç ya da altı yıl yaşadığı, hatta o dönemde Urfa'da Hz. İbrahim ile görüştüğü bilgisi herşeyi açıklamıştı. Ninemizin o tarihte orada kalan torunlarından olduğu, bu yüzden torunuma Kur'an'ı Kerîm'de geçen Zülkarneyn ve Oğuzhan Atamızla aynı kişi olduğu bilinen Metehan Atamızın adı verildiği...
Bu yedi yıllık manevi seyahat serüvenimde Pir Hoca Ahmed Yesevi yolundan Anadolu erenleri, Seyyidler ve Alperenleri ziyaret nasip olmasının sebebi hikmeti, yolumun onların yolu olduğunun da ispatıydı.
Lütuflarının hakkını verebilmeyi de nasip eylesin.
Ağustosun ikinci yarısı hepimiz için hayırlarla, güzelliklerle, müjdelerle gelsin. İçinde bulunduğumuz ahir zaman hengamesinde, birlik içinde imanımıza, evlatlarımıza, geleceğimize, vatanımıza sahip çıkabilmeyi, hepbirlikte asrı saadete erişebilmeyi, insanlık alemini de asrı saadete taşıyabilmeyi, bu uğurda güzel hizmetlerini de nasip eylesin. Amin Ya Rab'bi!..
Adevviye Şeyda Karaslan /Salihli
Bozdağların eteğinden sevgilerimle...
"Hak şerleri hayr eyler
Ârif anı seyreyler
Zan etme ki gayreyler
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Sen Hakk’a tevekkül kıl
Sabreyle ve râzı ol
Tevfiz it ve rahat bul
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Kalbin ana berk eyle
Takdîrini derk eyle
Tedbirini terk eyle
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Bil kâdı-i hâcâti
Terk eyle mürâdâtı
Kıl ana münacâtı
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Bir işi murâd itme
Hak’dandır O red itme
Oldıysa inâd itme
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Hakk’ın olıcak işler
Ol hikmetini işler
Boşdur gam u teşvişler
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Hep işleri fâyıkdır
Neylerse muvâkıfdır
Birbirine lâyıkdır
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Dilden gamı dûr eyle
Tefviz-i umûr eyle
Rabbinle huzûr eyle
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Sen adli zulüm sanma
Sabr it sakın o sanma
Teslim ol oda yanma
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Dime şu niçün şöyle
Bak sonuna sabr eyle
Yerincedir ol öyle
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Hiç kimseye hor bakma
Sen nefsine yan çıkma
İncitme gönül yıkma
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Mü’min işi reng olmaz
Ârif dili teng olmaz
Âkıl huyu cenk olmaz
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Hoş sabır cemilimdir
Allah ki vekilimdir
Takdîr kefîlimdir
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Her dilde ânın adı
Her kuladır imdâdı
Her cânda anın yâdı
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Nâçâr kalacak yerde
Dermân ider ol derde
Nâgah açar ol perde
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Her kuluna her anda
Her anda o bir şânda
Geh kahr u geh ihsânda
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Geh mu’ti vu geh mâni’
Geh hâfıd u geh rÂfi’
Geh dârr u gehi nâfi
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Geh abdin ider ârif
Her kalbi O’dur sârif
Geh eymün u geh hâif
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Geh kalbini boş eyler
Geh aşkına düş eyler
Geh halkını hoş eyler
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Az ye az uyu az iç
Dil gülşenine gel güç
Ten mezlebesinden geç
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Bu nâs ile yorulma
Kalbinden ırağ olma
Nefsinle dahi kalma
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Geçmişle geri kalma
Hâl ile dahi olma
Müstakbele hem dalma
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Hem dem âni zikreyle
Hayrân-ı Hak ol söyle
Zirekliği koy şöyle
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Gel hayrete dal bir yol
Koy gafleti hâzır ol
Kendin unut anı bul
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Her sözde bir nasihat var
Her işde ganîmet var
Her nesnede zinet var
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Hep rumuz ve işâretdir
Hep ayn-ı inâyetdir
Hep gâmız ve bişâretdir
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Bil elsine-i halkı
Öğren ebed u hulki
Eklâm-ı Hak ey Hakkı
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler
Vallah güzel etmiş
Tallah güzel etmiş
Billah güzel etmiş
Allah görelim netmiş.
Netmişse güzel etmiş."
Erzurum'lu İbrahim Hakkı Hz.