(Sonra Biz, resûllerimizi ve âmenû olan kimseleri böyle kurtarırız. Mü’minleri kurtarmamız üzerimize haktır.) 10-Yûnus /103
Hak İle Batılın Savaşı
Dünyanın hali ortada. Her geçen gün daha da karışıyor. Neler olduğu sorusunun özet cevabı, yaratılışla birlikte başlayan, tarih boyunca süren ve kıyamete değin de sürecek olan Hak ile batılın savaşı.
Günümüzde olanların farkı, bunca bariz, üstüste olmasının sebebi ise, ahir zaman hengamesinde oluşumuzdan. Zaman daralıyor ve
daha çok insanın iman ederek kurtuluşa ermesiyle asrı saadetin yaşanacağı altın çağa girişin, Muhammedi nurun doğuşunun sancılarını yaşıyoruz.
Sevgili peygamberimizin bin dört yüz yıl önce verdiği, ümmeti dünyada egemen olmadan kıyametin kopmayayağı müjdesi gereği yaşananlar. Ezelden kulların hakikate ermesine engel olma, saptırma ahdi olan şeytani küresel güç de hep olduğu gibi görev başında.
Tam yüz yıl önce de, cennet vatanımız aynı güruh tarafından parçalanmak üzere iken, ilahi takdir ve iman gücü mucizesiyle dünyayı şaşkına çeviren Kurtuluş Savaşı destanının, kahramanı Atatürk ruhunun yeniden canlanmasından korkuluyor. Türk- İslam Birliği gücüyle, Türklüğün ve İslamın yeniden şahlanmasıyla, dünyadaki zulümlere dur diyerek insanlığı da asrı saadete taşıyacak olması müjdesine engel olma telaşı içindeler.
Bu yüzden nefes kesmeden taarruz üstüne taarruza devam ediyor. Bize de
Allah’ın ipine sımsıkı sarılarak, O’na sığınarak, esmalarıyla, Kuran'la, sevgili peygamberimizin isimleri, salatı selâm ve salavatlarla; âlemlere rahmet olarak gönderildiği ayetle bildirilmiş sevgili peygamberimizden, Muhammedi nurdan güç alarak taarruzlara dayanmak, karşı koymak düşüyor. Başka yolu yok zira...
Önümüzde sert bir dönemeç, keskin bir viraj olduğu aşikar. Farzlara, emir ve yasaklara tam riayetle iman üzere yaşayanlar, Kur'an, esmalar, salavatlarla imanını güçlendirenler, sırat köprüsünden geçmek kadar zor olan bu süreci daha kolay atlatacak illaki. Bilindiği üzere, bağışıklık sistemini çökerten korku, güçlendiren en önemli etken ise moral. Korkudan kurtulmak ancak imanla mümkün ve moral de sadece imanla kazanılır. Günahların, haramların yükünden kurtulmuş, selim bir kalple Rab'bine sığınmış, tevekkül içinde bir insan hiçbirşeyden korkmaz zira.
Karanlık ve aydınlığın savaşı bu. Sevginin ve korkunun savaşı. Bu yüzden ısrarla sevgi yansıtmamız gerekiyor. Karşı taraf evrene virüs, kıyamet tellallığı gibi her sebeple yüksek derecede korku enerjisi salımıyla taarruzda çünkü.
Biz aydınlık taraf olarak Kur'an ayetleriyle sabit, emirlere uyduğumuz takdirde üstün geleceğimiz garantisine sahibiz. "Şeytan sadece kendisine uyanları korkutabilir. Eğer mümin iseniz benden korkun, yalnız benden!" emri gibi.
Bir zulüm gördüğünüzde kaldırmak için savaşın. Savaşamıyorsanız sözle karşı çıkın. Onu da yapamazsanız gönlünüzde buğz edin emrindeki üçüncü, son şıkkı iyi anlamamız gerekiyor. Tarafımızı iyi belirlemek, zulmün, karanlığın karşısında yer aldığımızı gönlümüzle buğzederek belirtmekle Hak ile batılın savaşında, karanlığın değil aydınlığın, korkunun değil sevginin galip gelmesine katkıda bulunmuş oluyoruz zira. Hem kendimiz, hem bütünün hayrı için.
İnsanlığı her vesileyle bozma, kıyameti öne çekme gayretindeki şer güç, bu uğurda her yola başvuruyor, başvuracak. Bu sebeple sahte kıyamet alametleri oluşturmak adına, patlamalar, sura üfleme sesleri, uzun süre karanlıkta kalmamız gibi şeyler yaşayabileceğimiz yönünde öngörüler var. İşgale zemin hazırlama çabası zaten yıllardır her koldan sürüyor.
Uzun zamandır donanımlı insanlarımız halkı uyarmaya, aydınlanmaya çabalıyor. Aslen herbirimiz üzerinden, her vesileyle uyaran yüce Rab'bimiz. Daha çok kulunun kurtulanlardan olmasını diliyor illa ki. Bu yüzden imtihan sürecini uzatıyor.
O olanları, olacakları, hatta sonucu da biliyor. Gaye bizim bilmemiz. Farkına varmamız, doğru safta yer almamız, tekamül edebilmemiz. Ebedi hayatı, ebedi saadeti kazanabilmemiz. Bunun için yapmamız gerekenler de bildirilmiş, bildiriliyor. Bilen çok, uygulayan az ne yazık ki.
Danışma gayeli arayanlardan anladığım ve çevremde gördüğüm üzere, samimi bir tevbe ile günahlardan, haramlardan, hatalardan dönüşe gayret etmeyenler yanında, okuyarak hakikate, sırlara erme hevesinde olan ancak hala farz olan beş vakit namazını kılamayanlar da çok ne yazık ki. Şeytan önce namazdan uzaklaştırır zira. Gerisi çorap söküğü gibi gelir. İşi kolaylaşır Allah'ın ipi bırakıldığı için.
Namazı gereksiz, küçük görenin kurtuluş gibi büyük davası olmasının mümkün olmadığı sözü boş değil. İdraki ve telafisi niyazıyla. Çok daha geç olmadan...
Amin Ya Rab'bi!.
Adevviye Şeyda Karaslan
Hak İle Batılın Savaşı
Yayınlanma :
25.01.2022 10:52
Güncelleme
: 25.01.2022 10:52
YAZARIN DİĞER YAZILARI