Son zamanlarda birçok kişi “Hiçbir şey yapmasam da yorgunum.” diyor. Fiziksel bir iş yapmasak bile zihinsel bir yorgunluk hali içindeyiz. Peki neden? Çünkü artık dinlenmeyi bile unuttuk.
Zihinsel yorgunluk, sadece çok düşünmekten değil; sürekli uyarılmaktan, hep “hazır” durumda olmaktan kaynaklanıyor. Bildirimler, haber akışları, gündem tartışmaları, ekonomik kaygılar, ilişkilerdeki stres… Beynimiz neredeyse hiç susmuyor. Her an tetikte, her an meşgul.
Oysa dinlenmek sadece uyumak değildir. Bazen sessiz bir yürüyüş, bazen telefonsuz geçirilen bir akşam, bazen de hiçbir şey yapmadan sadece nefes almaktır. Zihnimiz de tıpkı bedenimiz gibi durmaya, toparlanmaya ihtiyaç duyar.
Seanslarda en sık duyduğum cümlelerden biri şu: “Kendime vakit ayırmak istiyorum ama zaman bulamıyorum.”
Oysa zaman aslında hep var, sadece önceliklerimizi yanlış yere harcıyoruz. Başkalarına yetişirken kendimizi ihmal ediyoruz. Sonra da “neden bu kadar yorgunum” diye soruyoruz.
Kendinizi suçlamadan, sadece farkına vararak başlayın. Gün içinde 10 dakikanızı bile kendiniz için ayırmak bir lüksten öte bir ihtiyaçtır. Sessizlik, yalnızlık, doğa, yazmak, dua etmek, nefes almak… Her birinin iyileştirici gücü vardır.
Ruhsal yorgunluk bir gecede oluşmaz; aynı şekilde bir gecede de geçmez. Ama farkına varmak, iyileşmenin ilk adımıdır. Unutmayın: Dinlenmek tembellik değil, bir öz-bakım biçimidir.
Kendinize biraz daha şefkatle yaklaşın. Çünkü siz de “önemli”siniz.
Yorumlar
Kalan Karakter: