Kene Tuzağı, Hastane Ölümleri, Tetanoz İğnesinde ki Karanlık Sırlar ve Nüfus Düğümü.!
Ne hikmetse Hastaneye "tedavi" için girenler tabutla çıkıyor! Covid döneminde de böyle olmuştu, hatırlayın.!
Kenya ise bunu epey durdurdu.. Peki ya biz?
Tetanoz aşısı sanki "koruma" kılıfıyla nüfusu düğümlüyor! İçeriğinde ki "Alüminyum" sperm sayısını düşürürken ne hikmetse Türkiye'nin doğurganlık hızıda anormal şekilde 1.48'e çakılıyor. Seviye, ülke kritik bir rakamın bile altına düşüyor ki ülkede adeta alarm veriliyor ve hem Cumhurbaşkanı hem de Aile Bakanı da arka arkaya açıklama yapmaya mecbur kalıyorlar.
Acaba bu bir Tesadüf mü.? Yoksa hiç kimse farkında bile olmadığı ama aslında gizli bir NÜFUSU DÜĞÜMLEME PROJESİNE kurban mı gidiliyor.?
Hadi gelin biraz sorgulayalım.
Doğurganlık 1.48 gibi telefasi zor bir noktaya çakılıp Avrupanın dahi dibini görmemizin tek sebebi tabii ki Tetanoz aşıları olamaz fakat Tetanoz ve Covid aşılarının bu neticede payı olduğuna dair çok güçlü işaretlerde var.
KENE PANİĞİ.! ALGININ ARKASINDA ACABA KARANLIK EL Mİ VAR.?
Covid’de, bazı küresel fonların bir çok basını nasıl yoldan çıkartıp aklını başından aldığını hep birlikte görmüştük.! Çünkü bir çok basın-yayın kuruluşu bilerek-bilmeyerek ama o algıya adeta alet-aparat olmuştu..
Şimdide benzer senaryo var sanki. Çünkü medya ağız birliği etmişçesine "kene kıyameti" koparıyor! Ve KENE PANİĞİ, keneden daha çok zarar veriyor gibi.
Uçaklardan kene atıldığı iddiaları (Kayseri/Altınoluk) ve başıboş köpeklerin "kene üssü" haline getirilmesi, buna izin verilmesi, dahası "hayvan hakları maskesi altında" bu gerçeğin görmezden gelinmesi, buna müsadele edilip bu tehlikenin umursanmayarak KENE YAYGARASININ kopartılmaya devam edilmesi bambaşka şüpheleride akıllara getiriyor..
Peki tüm bunlar bize tanıdık gelmiyor mu? Malum, Covid’de ölümü gösterip aşıya razı etmişlerdi.. Şimdi ise sanki ölümü gösterip TETANOZ aşısı için sıraya dizmek istiyor gibiler..
Hem sahi NEDEN kimse "Gelin bu kene kaynağını kurutalım!" demiyor? Öyle ya, bir SONUCU değiştirmek için önce SEBEBİ ortadan kaldırmak gerekmez mi.?
Hem gerçekten çok merak ediyorum; Ne yani "Covid’de perişan olduk" diyenler, şimdi tetanoz iğnesi için gerçekten kuyruğa girecek mi.?
HASTANENİN GİZLİ DOSYASI.
"Tedavi" Adıyla Yayılan Ölümler.!
Hastaneye güvenip "Kırım Kongo" tedavisi için giren insanlar tabutla çıkıyor.! Bu çok ilginç.
Peki ama bu ölümlerin nedeni ya keneler değilse.? Ya Uygulanan tedavi ve verilen ilaçlarsa.?
Mesela Kenya bu konuda ciddi bir karar aldı. İşe yaramayan Ribavirin isimli o ilacı yasakladı! Ve ölümler düştü. Peki bizde neden hala bu ısrar?
50 yıllık çobanlar, onlarca ısırıkla bile yaşarken, hastaneye girenler ise eğer ölüyorsa bizler bunu sorgulamayacak mıyız.? Burada bir yanlışlık yok mu acaba.?
Şu durumda ölümlere asıl sebep KENE Mİ yoksa Ribavirin ilacı ve yanlış tedaviler mi.?
TETANOZ AŞISI ASLINDA NESLİ DÜĞÜMLEYEN İĞNE OLABİLIR Mİ.?
Paslı çivi yada iğne batması gibi durumlar için yahut hamilelikte sezeryan olunması gibi durumlarda güya enfeksiyonlu neşter-makas endişesi ve gerekçesi ile millete ısrarla Tetenoz aşısı yapmak istiyorlar. Halbuki bu nasıl olabilir.? Allah aşkına bir zamanlar "hamilelere değil ilaç vermek aspirin bile verilemez.." noktasından NE ARA gelişi güzel her hamileye Tetanoz aşısı yapılacağı, bunda da ısrar edileceği noktasına gelindi.?
Madem sizlerin Modern Tıbbı ve BİLİM dediğiniz şey bu kadar değişkenlik gösterebiliyorda o halde bir nevi BİLİM PERESTLİK OLAN bu zihniyet de neyin nesi.?
Madem eskiden yanlış ve dogma kabul edilen şeyler bile bugün normal kabul edilebiliyor hatta bunun daha da ötesine geçilebiliyor, yani Modern Tıp ve Bilim dedikleri şey DENEYE-DENEYE öğreniyor ve olgunlaşıyor, şu halde Modern Tıp kılıfı altında BU BİLİM KUTSAYICILIK DA neyin nesi.?
Hem Allah aşkına, hamilelere ısrarlaTetanoz aşısı yapmak için gösterilen gerekçeye dair asıl sorulması gereken soru ve verilmesi gereken tepki; "hastenede paslı neşterin, enfeksiyonlu alet edevatın ne işi var, bu nasıl mümkün olabilir, bu nasıl dile getirilebilir, bu nasıl gerekçe yapılabilir? değil midir..?
Hem bu gerekçe bahane edilerek insanların Tetanoz aşısına zorlanıp Tetenoz aşısında ki bazı riskli ve tehlikeli sayılabilecek maddelerin o hassas durumda ki hamile bayanların vücutlarına sokulması, tabiri caizse; güya sineğin ısırmasından kaçıp ama yılanın zehîrlemesine razı olmak demek değil midir.?
Oysa Tetanoz iğnesinin içinde sanki görünmez sırlar, düğümler mevcut.
Mesela; "Alüminyum" un sperm kalitesini düşürdüğüne, Polisorbat 80'in rahim duvarını zayıflattığına, Formaldehit'in ise DNA'yı parçaladığına dair korkunç iddialar var.
PEKİ BUNLARI SADECE BİZ Mİ SÖYLÜYORUZ.? İŞTE SAHADAN ÇARPICI İTİRAFLAR;
Dr. Karatay, "Alüminyum'un nörolojik riskleri olabileceğini, alzheimer'ı tetikleyebileceğini, toprağa basmanın doğal direnç için kritik olduğunu" vurguluyor.
Dr. Kıbıcı, "Tetanoz aşısındaki formaldehit ve polisorbat 80 gibi maddelerin üreme sağlığı üzerinde çok ciddi ve tartışmalı etkileri olabileceğine" dikkat çekiyor.
Dr. Dizdar ise, "Vücudun topraktaki sporlarla kendi bağışıklığını geliştirmesi gerektiği, aşıların bu dengeyi bozabileceği" uyarısını yapıyor.
Dr. Yılmaz, "Yaraya oksijenli su uygulanmasının önemini, aşı endüstrisinin kâr odaklı yaklaşımlarını" sorguluyor.
Doç. Dr. Konuralp, "Rutin aşılamanın bağışıklık sistemi üzerinde baskı oluşturabileceği" görüşünde.
Dr. Aktaş, "Alüminyumun nörolojik hastalıklarla ilişkisine dair endişeler" olduğunu belirtiyor.
Bir pratisyen hekim, 20 yıllık deneyiminde "aşısız 500 hastasında tek tetanoz vakasıyla karşılaşmadığını" iddia ediyor.
Prof. Dr. Yıldıran ise, "Aşılı çocuklarda nörogelişimsel farklılıkların %17 arttığı ve gebelikte tetanoz aşılarımın YAPILMAMASI getektiğini, toksoid aşıların fetal nörotoksisiteye yol açabileceği" konusunda uyarıyor.
Tabii ki DSÖ ve CDC, bu görüşleri reddedip aşıları "güvenli" ilan ediyor. Ama artık kimin sözüne inanacağımıza biz karar vereceğiz. Çünkü bu kurumlar, milyonların gözünde GÜVENİLİRLİKLERİNİ ÇOKTAN ve TAMAMEN YİTİRDİLER.. Öyle ki Sağlık ve güvenlik için bir çok meselede onların dedidiğimin TAM TERSİNİ yapmak gerektiğini düşünen çok fazla insan var.!
Ve Özetle Acı Tablo;
Türkiye'nin doğurganlık oranı 1.48.!
Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan uyarıyor; "Karşımızdaki tablo FELAKETİMİZ!"
NÜFUS OYUNU.! TÜRKİYE KOBAY MI?
Bazı küresel fonların Covid senaryosunda Türkiye’yi kobay yaptığını düşünüyorum. Şimdi aynı oyun Tetanoz’da oynanıyor sanki.
Durum o kadar vahim ki sayın Cumhurbaşkanımız gibi Aile Bakanıda şu inanılmaz itirafı yapıyor;
"20 yıl sonra askere adam bulamayacağız!"
Peki bu düşüşün sebebi nedir.?
- Kanaatimce 6284 isimli yasa.
- Yapılan Covid aşıları.
- Topuk Kanı bahanesi ile yapılan zulüm noktasınsa baskı.! Yani bu ailelerin canından bezdirilmesi ve onların artık yeni bir bebek sahibi olmak konunda bütün motivasyonlarını kaybedip dahası korkmaları hatta tir tir titremeleri.
- Konumuz olan Tetanoz aşılarının rutin hale geririlmeye çalışıp buna dair uygulanan mobing..
- Ve Covid-Tetanoz aşılarındaki kimyasalların üreme fonksiyonlarını baskılaması mı olabilir mi acaba.?
- Sahi koca bir millet, hiç kimse farkında bile olmadan "bir küresel nüfus kontrol projesine mi KURBAN GİTTİ yoksa.?"
Aile artık kolayca çocuk sabibi olamıyor.. Olabilenlerde OLMAK İSTEMİYOR.! Fakat bunun nedeni sadece ekonomik şartlar değildir kesinlikle. Aslında bunun altında çok daha derin ve rahatsız edici bir gerçek vardır.! O gerçek ise; Artık Sağlık Sistemine karşı duyulan büyük korku ve güvensizlikdir.
Maalesef bir çok ebeveyn, sırf “rızam yok” dediği için tutanakla karşılaşmış, uyarı almış, mahkeme koridorlarında süründürülmüş, tedbir kararı koyulmuş, kapılarına polis ve jandarmayla dayanılmış, bu arada sağlıkçıların türlü mobinglerine maruz kalmış hatta bazı kişiler çocuklarının velayeti konusunda bile tehdit edilmişlerdir.
İşte devletin bu konuda ki aşırı müdahale biçimi, aileyi korumak yerine baskı altına alan bir yapıya dönüşerek devletin vatandaşını ve onların haklarını koruyup kollayacağına dair olan inancı tamamen sarsmış hatta belki yerle bir etmiştir.
Böyle bir atmosfer ise çocuk sahibi olma arzusunu köreltmektedir. Çünkü aileler artık doğumu değil, sonrasındaki o zorlu süreci düşünerek karar veriyorlar.! Bu durumda tabiki doğum oranlarını ciddi şekilde düşürmektedir.
Ve Ne Acayip ki;
Filmin sonunda Covid aşıları için çığlık atanlar, perişaniyetini haykıranlar, şimdi Tetanoz aşıları konusunda da HALA sessiz, YİNE sessiz.!
Covid ile koca bir millet perişan oldu..
Ama Tetanoz aşılarında dahi hâlâ kandırılıyor olabiliriz...
SON PERDE;
AMA BU SEFER YUTMAYACAĞIZ.!
Ey Anadolu’nun yiğit evlatları!
Ölümlerin asıl sebebi keneler değil, hastanelerde tedavi adı altında verilen ilaçlar olabilir.!
Gerçek tehlike paslı çivi değil; tetanoz iğnesindeki belki nesil kurutucu sır düğümler olabilir.!
TOPRAĞA BASMALISINIZ..
Toprak ile iç içe olmalısınız. Toprağa basın ki Doğal direnciniz filizlensin..
Ve SORGULAYIN.! "Bilim" maskeli oyunlara hemen inanmayın..
VE PAYLAŞIN.!
Çünkü bu yazıyı iletmeyen, bu tuzağın dümen suyunda boğulabilir yada birilerinin boğulmasına sebep olabilir.
Paylaşın ki insanlar uyansın ve bilinç oluşsun..
PAYLAŞIN, HABERDAR EDİN..
Çünkü bizler bir millet olarak Covid de yakalandık, perişan edildik ve belki aldatıldık.!
Fakat bu sefer ARTIK
SESSİZ KALMAYACAĞIZ.!
SUSMAYACAĞIZ.!
BU SEFER YUTMAYACAĞIZ.!
BU SEFER UYANACAĞİZ..
Paylaşın ki Türkiye uyansın..
Selam, Dua ve Hürmet ile..
Yorumlar
Kalan Karakter: