2026–2030: VAKİT DOLDU! TARİHİN EN KARANLIK EŞİĞİNE GİRDİK
Büyük Savaş, Büyük İhanet, Büyük Alametler ve İstanbul’un Kaderi
Ortadoğu’nun ve insanlığın kaderini değiştirecek büyük süreç artık bir sadece ihtimal değil; başlamış bir gerçekliktir.
Bu yazı bir tahmin değil;
hadislerin alametler üzerinden çizdiği ahir zaman kronolojisinin,
bugünün olaylarıyla birleştiği son uyarıdır.
Bu bir yorum değil,
bir manifestodur.
Artık “yaklaşıyor” demiyoruz.
Bizzat içindeyiz.!
KIYAMETİN BÜYÜK ALAMETİ; YEMEN TARAFINDAN ÇIKACAK ATEŞ!
Peygamber Efendimiz (SAV), kıyametin 10 büyük alametinden biri olarak şöyle buyurur;
“Ahir zamanda Yemen tarafından bir ateş çıkacak ve insanları mahşerlerine doğru sürecektir.”
(Müslim, Fiten 39–40)
Klasik âlimler — İbn Kesîr, İbn Hacer, Kurtubî, Süyûtî — bu ateşi; Kıyametin en son ve büyük alametlerinden biri olarak kabul eder.
Ve bugün…
Etiyopya–Yemen hattında yaklaşık bir hafta önce 12 bin yıl sonra ilk kez patlayan Hayli Gubbi Yanardağı,
15 km yükselen kül bulutları,
Kızıldeniz’i aşan kızıl duman…
Hepsi bu hadisin coğrafi ve sembolik tarifine şaşırtıcı şekilde benziyor.
Bu sadece bir doğa olayı değildir;
ahir zamanın kapısının aralanmasının işareti olabilir.
Ve eğer bu tespit doğru ise:
• Büyük göç dalgaları,
• Arap yarımadasından kuzeye doğru hareketlenme,
• Bölge ülkelerinde iç karışıklık,
• O “malum ülkenin” yıkılışına kapı aralayan bir süreç
başlamış demektir.
“KUDÜS MAMUR OLUNCA MEDİNE HARAP OLUR” HADİSİ
AHİR ZAMAN SAATİ ve ZİNCİRİ ÇALIŞIYOR
Resulullah (SAV) buyurur;
“Beytü’l-Makdis mamur olunca Yesrib harap olur.
Yesrib harap olunca Melhame çıkar.
Melhame olunca Konstantiniyye fethedilir.
Konstantiniyye fethedilince Deccal çıkar.”
(Ebu Davud, Melahim 3; İbn Ebi Şeybe)
Ve Resulullah bu hadisi söyledikten sonra Hz. Muaz’ın (RA) dizine vurup şöyle der; “Bu söylediklerim, senin burada oturman kadar gerçektir.”
İbn Kesîr:
Kudüs’ün “mamur olması”nı Yahudi hâkimiyetinin tahkimi, siyasi–dini projelerin tamamlanması olarak yorumlar.
Bugün ise:
• Kudüs’ün dünya başkenti yapılmak istenmesi,
• Trump döneminde resmen İsrail’in başkenti ilan edilmesi,
• ABD büyükelçiliğinin oraya taşınması,
• Tapınak projelerinin hızlanması,
• Bölgenin yeniden dizayn edilmesi bu
hadisin ilk halkasının fiilen gerçekleştiğini gösteriyor sanki.
Peki ibni kesirden farklı olarak “mamur” kelimesi fiziki imar anlamına da gelebilir mi?
Eğer öyleyse yani hadiste bahsedilen "mamur" olmak'dan murad; fiziki bir imar durumu ise şu halde belki de Beytu'l-Makdis bir yakım yada tahrip yaşayacak ve yeniden imar sürecine girecek demektir..
Ya da Beytu'u-Makdis'i, o şehirde bulunmasını temsilen Kudüsde de bir yıkım yaşanacak ki akabinde bir imar faaliyeti olabilsin..
Yahut belkide bu hadis'in söylendiği dönem şu an ki GAZZE, KUDÜS sınırları içinde yada KUDÜS'e ait bir yer olarak kabul ediliyordu.. Şu durumda ise GAZZE YIKIMA UĞRADIĞI İÇİN hadisin görünmeyen ilk kısmı aslında tamamlanmış sadece YENİDEN İMAR FAALİYETİNİN başlaması gerektiği manası çıkabilir..
Eğer bu seçenek doğruysa akabinde MEDİNENİN DE harabı gelecek demektir.!
Her şeyin en iyisini yalnız Allah bilir..
Bizim yaptığımız; Her ne kadar bu konuda etkili, manen yetkili ve ehil olmasak da bu hadis'in yorum ya da tevili'ne karşı bir fikir jimnastiği yapıp anlamaya dair bir çaba gösterip farklı perspektiflerden bakmaya çalışmaktır..
Bu konu şunun için çok önemlidir ve şu durum çok iyi bilinmelidir;
• Kudüs mamur olursa → Medine harap olur
• Medine harap olursa → Melhame başlar
• Melhame başlarsa → İstanbul ikinci kez fethedilir
• İkinci fetih sonrası → Deccal çıkar
Ve tarih; geri dönüşü olmayan bir çizgiye girmiş demektir.
SAHİH MÜSLİM’İN KRONOLOJİSİ;
SULH → İHANET → MELHAME → FETİH
Peygamber Efendimiz (SAV) buyurur;
“Sizler Rumlarla emin bir sulh yapacaksınız. Sonra siz ve onlar, arkanızdan saldıran bir düşmanla birlikte savaşacaksınız. Zafer kazanacak, ganimet alacaksınız. Fakat sulh, Rumların ihanetiyle bozulacak
ve büyük bir savaş başlayacaktır.”
(Ebu Davud; İbn Mace; Ahmed b. Hanbel)
İbn Kesîr; “Bu sulh geçicidir. Sonu mutlaka ihanete çıkar.” der.
Bugünün fotoğrafı;
– Tapınakçı ve Cizvit'lerin birleşip siyonizm ile tamamen ayrışmış hatta onlara düşman gözükmesi,
– Yine bir çok ülkede ki Batı derin aklının ve milletlerin Siyonizme karşı olan kanadı,
– Türkiye’nin ise papa'nında gelişiyle iyice açığa çıkan ve siyonizme karşı bu hristiyan kanat ile ittifak yapmış gözükmesi, hatta CİZVİTLERİN "DİNLER ARASI DİYALOG KÜFÜR PROJESİNE" bile sessiz kalıp sanki destekliyormuş gibi bir görüntü vermesi,
İşte tüm bunların hepsi sanki sulh döneminin modern karşılığı gibidir ve hadiste bahsedilen o noktaya gidildiğinin işareti gibidir..
Bu sulhun sonu ihanettir.!
RUM’UN İHANETİ VE İSTANBUL’UN GEÇİCİ İŞGALİ.!
Başka rivayetlerde de bu hadis ve hadiste ki ihanet anlatılır:
Bizim anladığımız ve bunun modern karşılığı şu olsa gerektir ki;
Türkiye güneyde, Kudüs ve Gazze hattında iken, “Beni Esfer” yani bir görüşe BATILILAR, Hristiyan BATI, güncelde ise; Batı–NATO bloğu, ya da bir diğer hatta çok daha yüksek bir ihtimale göre RUSLAR arkadan hamle yapacaktır.!
Hedef ise; İstanbul’un işgalidir.!
Bu, Hristiyan katolik Batı Roma'nın da, Ortadoks (Yunan Ve Rus) Doğu Roma'nın da bitmez bir rüyası, hayali, en son hamlesi ve nihai hedefidir.!
Bilhassa çarlık rusya döneminden beri Ruslar'nın hayali olan; SICAK DENİZLERE İNMEK İÇİN rusların önünde ki tek ve en önemli engel Türkiyedir.! Türkiyeyi devredışı bırakıp, işgal edip yahut gücünü, kuvvetini kırarak bölüp ortadoğuya indiği ve akdenize ulaştığı an da artık Rusya'yı durduracak bir güç kalmayacaktır ve Rusya DURDURULAMAZ bir güç olacak, bir imparatorluğa dönecektir.! Ve RUSYA bunu riski her şeye rağmen almak istiyor.
İşte bu durum Rusya açısından onların SON ŞANSIDIR.! Çünkü Türkiye savunma sanayisi ve teknolojisinde akıl almaz bir hızla yükselmektedir.. Eğer Türkiyeye sadece 5-10 yıl daha müsade edilirse Türkiye artık yenilmez bir askeri güç seviyesine ulaşacaktır.. Bunu biliyorlar.. Nitekim geçmişte Fransa basınında bu gerçek itiraf edilmişti.. 10 yıl sonra Türkiyenin artık DURDURULAMAYACAĞI ifade edilmişti..
O yüzden bu SON şansları.! Türkiyeyi, ordusu ve gücü güneyde iken arkadan vuracaklar, ihanet edecekler ve İstanbul'u işgal etmek isteyecekler.!
Papa'nın Türkiyeye gelişi ile ise HRİSTİYAN KATOLİK VE ORTADOKS İTTİFAKI SAĞLANMIŞ gözüküyor.!
İstanbul merkezli YENİ ROMA-BİZANS hayalleri kuruyorlar.! Ve tespitim o ki; Kararlarını vermişler ve harekete geçecekler. En zayıf anımızda.!
Bu arada Yunanistan-Dedeağaçta NATO'nun, tarihin gördüğü en büyük askeri yığınaklardan birini yapmış olmuş olduğu gerçeğide çok manidardır.!
Eğer o büyük askeri yığınak Ukrayna lehine, Rusya'ya karşı yapıldı ise o halde yaklaşık 5 yıldır NEDEN Rusya ya karşı hiç bir hamle yapıldı.? Yada buradan Ukraynaya ciddi bir tek yardım gitmedi.?
"Yoksa o devasa askeri yığınak, vakti saati geldiğinda ve şartları olgunlaştığında, ACABA Türkiye'ye saldırmak ve İSTANBUL'u işgal etmek için mi orada bekletiliyor?" diye insan düşünmeden edemiyor.!
İstanbul’un geçici işgali.
Bu;
• Katolik Batı’nın
• Ortodoks Rus–Yunan bloğunun
• Yüzyıllardır kurduğu Roma’yı diriltme hayalinin nihai hamlesidir.!
Dedeağaç’taki devasa NATO yığınağı,
Rusya’nın sıcak denizlere inme arzusu,
Yunanistan’ın beklediği “uygun zaman”…
Hepsi aynı noktaya işaret ediyor;
Kudüs operasyonu üzerinden İstanbul’a operasyon çekilecek. Ve böylece Türkiye tam kalbinden vurulacak.!
Hadisteki "'Beni Esfer'in" kim olduğu, hangi kavim-millet olduğu net olmayıp kendi kişisel kanaatmce; Bu ihanetin jeopolitik aktörü, çok yüksek ihtimalle, sıcak denizlere inme hayaliyle Rusya olacaktır.!
İKİNCİ FETİH; TEKBİRLERLE VE KILIÇSIZ
Ebu Hureyre’den (RA):
“İsmail oğullarından yetmiş bin kişi Konstantiniyye’ye gelmeden kıyamet kopmaz.
Oraya geldiklerinde kılıçla savaşmazlar, ok atmazlar.
‘Allah-u Ekber!’ derler, şehrin bir tarafı düşer.
Sonra yine tekbir getirirler, diğer tarafı düşer.
Sonra üçüncü defa tekbir getirirler, onlara bir gedik açılır…”
İşte bu fetih:
Mehdi kumandasındaki fetihtir.
Ve fetih sırasında bir ses yükselir:
“Deccal çıktı!”
Ve artık insanlık tarihinin en büyük imtihanlarından biri başlamıştır.
FATİH – AKŞEMSEDDİN MENKIBESİ
İKİ FETHİN SIRRI
Tasavvufî kaynaklarda şöyle nakledilir;
İstanbul’un fethi öncesi bazı ulema, hadislerde geçen “İstanbul’un ahir zamanda Mehdi tarafından fethedileceği” sebebiyle tereddüt eder:
“Padişahım, bu fetih ahir zamana aittir. Madem öyle o halde bu fetih size nasip olmayacaktır…” diye tereddüt eder.
Akşemseddin ise ayağa kalkar ve;
“İstanbul için iki fetih vardır:
İlki kılıçla olacaktır ve bu inşaAllah Fatih Sultan Mehmed’e nasip olacaktır.
İkincisi ise ahir zamanda, kan dökülmeden, tekbirlerle olacaktır.” der.
Akşemseddin, bu sözlerle hem ulemanın tereddüdünü giderir, hem de Fatih’e yazdığı mektuplarla büyük fethe manevî bir güç verir.
Bugün yaşadıklarımız, bu menkıbenin ikinci fetih vurgusunun kıyamet hadisleriyle nasıl birleştiğini göstermek noktasında çok önemlidir..
İşte bu menkıbe, asırlardır tasavvuf ehlinin dilinde dolaşır ve bugün yaşadıklarımızla birleşince tüyleri diken diken eden bir anlam kazanır.
2026–2030; SAVAŞ, DEPREM, ATEŞ VE İMTİHAN YILLARI
Hadislerde:
• zelzelelerin artacağı,
• ateşle imtihan olunacağı
haber verilir.
2026’dan itibaren:
• büyük sarsıntılar,
• ateşli hadiseler,
• bölgesel çatışmalar
• küresel kırılmalar
beklenmektedir.
2030’a gelindiğinde ise Allah’ın izniyle
Siyonist düzen çökecek
Küresel rejim dağılacak,
İnsanlık 40 yıllık Altın Çağ’a hazırlanacaktır.
SON ÇAĞRI; BU BİR UYANMA METNİDİR
Artık geri dönüş yok.
Saat çalışıyor.
Hazırlık yapın, beklemeyin.. Yoksa tedbir alacak vaktininiz be kalmayabilir..
✔ İtikadınızı güçlendirin.
✔ Namaz borcu bırakmayın.
✔ Evde en az 3 aylık erzak tutun.
✔ Çadır, fener, pil, nakit ve fiziki altın, özellikle kuru gıdalar bulundurun..
✔ Günahlardan uzaklaşıp tövbe edin.
✔ İmana gelin, salih ameller işleyin.
✔ Bir davanız olsun: Allah’a, Kur’an’a, imana, islama, masumlara hizmet edin.
Bu davalarınız, komşularınızın açlığından, bir yetimin göz yaşına kadar uzanabilir.. Önemli olan BEN değil BİZ diyebilmek ve HAKK için, Hakikat için bir şeyler yapmaktır.
Unutmayın, Bizler ELİMİZDEN GELENİ yapmakla mükellefiz.. Ama elimizden gelip de YAPMADIKLARIMIZDAN DA sorumluyuz.!
Ameller ise, NİYETLERE GÖREDİR.! Niyetlerinizi temiz ve halis tutun..
Bu dönem, sadece yaşama dönemi değil;
imanla ayakta durma ve DİRENME dönemidir.!
Okuduklarımdan bu dönemde çokça ölümler olacağını anlıyorum..
Ama bu mühim değil.. Çünkü ölüm zaten gelecek. Önemli olan NASIL yaşadığımız ve NE NİYET ile öldüğümüz..
Hem ölüm madem yalnız bir kere gelecek, o da neden Allah için olmasın ki.?
Geçen yazımda da dediğim gibi Ölüm; Bir yokluk, hiçlik değildir.
Ölım; Dünya kapısından çıkıp ahiret yurduna geçiştir.!
Ve orada sonsuz hayat vardır.
Sonuçta; SEÇİM ELBETTEKİ SİZLERE AİT..
Herkes yaptığı seçimlerin mükafatını görecek yada cezasını çekecek..
Önemli Not; Bu yazı bir korkutma yazısı değildir. Bu yazı hakikatin hatırlatılmasıdır. Ve son bir tebliğdir.
Resulullah’ın (SAV) hadislerle yaptığı uyarıları hafife almak,
onları “korkutma” olarak görmek ise
büyük bir gaflettir.
Bizim yaptığımız:
• okuduklarımızı,
• anladıklarımızı,
• kişisel analizlerimizi
milletimize duyurmaktır.
Her şeyin hakikatini ve en doğrusunu elbetteki Allah bilir.
En isabetli yorum ve teviller ise ilimde derinleşmiş ehli sünnet alimlerinindir.
Niyetimiz; bu hassas konularda kesin bir hüküm ile hüküm kesmek değildir. Bu bizim işimizde değildir.. Fakat olaylara bakınca ve yazımda yazamadığım bir çok detayıda birleştirince 2026 ve 30 arası bizim açımizdan tarihin en dehşetli 5 yılıdır.!
Selam, dua ve hürmetle…
Kıyamet Ateşi Yandı! 1000 Yılın Dehşeti ve İhaneti: 2026-30
Yayınlanma :
05.12.2025 08:58
Güncelleme
: 05.12.2025 08:58
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: