BEBEK KANI, AŞI RANTI ve TARİHİN EN BÜYÜK KOMPLOSU.!
Topuk Kanı alımı ve Bebeklik-Çocukluk Aşıları Tuzağı tarihin gördüğü belki en dehşetli şeytani tuzaklardan biridir.! Bir çok kişinin ise bunun mahiyetini bilmiyor oluşu HAKİKATİ değiştirmez..
Ve ben her fırsatta, vicdanımın en gür sesiyle haykırmaya çalıştığım bu konuyu, yani modern tıbbın aslında o karanlık yüzünü, küreselcilerin ise insanlığa kurduğu o büyük tuzağı Allah'ın da izni, inayeti ve hıfzıyla haykırmaya devam edeceğim inşaAllah..
Çünkü sefer bizden zafer Allah'tan misali inancım budur.. Bir tek ailenin bile sorgulamasına vesile olsam, bir tek bebeğin bile sağlığının, hayatının, geleceğinin kurtulmasına sebep olsam Allah bin bereket versin.. O masum, günahsız yavrulardan bir tanesinin bile sağlığının ve geleceğinin çalınmasına engel, kurtulmasına vesile olsam Allah bin bereket versin.. Çünkü bu mücadele benim insaniyetimin bir gereğidir.. Ve ben GÜCÜMÜN YETTİĞİ kadarı ile sorumluyum.. YAPABİLECEĞİM şeylerl yapmakla sorumluyum.. Hatta YAPABİLECEKKEN yani gücüm ve imkanım varken YAPMADIKLARIM İLE DE sorumluyum.!
Bu köşe yazımda bir kaç gün önce ilk defa kaleme aldığım çok ilginç bir AŞI ŞİİRİMİ de yazının en sonuna koyacağım.. "AŞI'nın şiiri de mi olurmuş?" demeyin, oluyormuş işte.. Zulüm ve Acı had safhaya çıkınca her şeyin şiiri olurmuş meğer.. Umarım bu şiirimiz insanları düşündürür, sorgulatır ve araştırmalarına vesile olur.. Böylece ise o masum, günahsız yavruların kurtuluşuna vesile olur..
Bu arada kaleme aldığım “AŞI ŞİİRİ” bir feryat ve bir isyan niteliğindedir..
Çünkü ben biliyor ve yürekten inanıyorum ki; Aşı bir beladır.! Aksi söylemler ise ya cehalettir, ya ön yargıdır ya bir algıdır ya da kendisine ezberletilenleri körü körüne savunmaktır..
Hatta şiirimde ki “Nerede görürsen bir AŞI, Bil ki orada büyük bir ACI.” ifadem benim için tam bir hakikat ve defalarca, bizzat müşahade ettiğim bir gerçektir..
Şifa'nın ya da Korumanın aşı ile taçlandırılmaya çalışılması ise tam bir safsata hatta bir komedidir.!
Mesela Covid aşıları ile acaba kimi koruyabilmişler.? Çünkü millet Patır-Patır döküldü.. Covid aşısını yiyenler özellikle perişan oldular.. Covid aşılarının aslında bir koruyuluğu olmadığı ile alakalı delilleri ve ifadeleri, tezatları yazsam ap ayrı bir yazı konusu olur..
Kendim yüzlerce covid aşısı itirafı bizzat duyduğum gibi sosyal medyada belki yüzbinlercesi vardır.. O yüzden kuyruğu dik tutmak ve "ben aslında yanılmadım ki.." diyebilmek adına, kısaca nefsini ve egosunu tatmin edip okşamak adına "ama bana bir şey olmadı ki, çok iyiyim" filan demenin alemi yoktur.! Komik duruma düşmeyede gerek yoktur. Neyin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Hatta çok daha fazla detayda biliyoruz da burada yazamayız, açıklayamayız çünkü hassas ve özel bilgidir..
Özetle; Mızrak artık çuvala sığmıyor.! Covid aşısı hasarları patlamış durumdadır.
Devam..
Yazımın sonundaki Şiirimde de belirttiğim gibi AŞI'nın "o sahte tıbbın bir OYUNCAĞI" olduğunu düşünüyorum. Ve her dozunda saklı bir ihanet, her iğnede tıbbi bir cinayet şüphesi taşıyorum.
Küreselciler ise kısmen amaçlarına ulaştığını ve fıtratımıza da sirayet ettiğini düşünüyorum..
Bunun en büyük kanıtı, "Virüs Yalanı Çöktü, Modern Tıp İse Çöküşün Eşiğinde.!" başlıklı köşe yazımda ve önceki bir çok yazımda defalarca anlattığım o devasa, küresel boyuttaki yalandır.! Küresel boyutta böylesine büyük, dehşetli ve emsalsiz bir yalan ve de ALGI herhalde ki taa Hz. Adem.a.s'dan beri hiç olmamıştı..
Covid döneminde SAHTE BİR PANDEMİ İLE tüm dünyayı esir alan hatta sağlıklı bedenleri bile “hasta” diye yaftalayan PCR testinin bir sahtekârlık aleti olduğunu ise takip edenlerinde çok iyi bileceği üzere defalarca haykırdım..
Portekiz mahkemesinin kararıyla bile kanıtlanmış olan bu testler, bir fotokopi makinesi gibi alakasız genetik enkazları bile çoğaltıp, korku üzerinden milyarlarca dolarlık bir ticaretin kapısını aralıyordu.
İşte o dönemde PCR ile başlatılıp özgürlüklerimizi çalan bu tuzak, bugün en kutsal ve en savunmasız varlıklarımız olan çocuklarımızı hedef alıyor.!
Covid ve AŞI tiyatrosunun ikinci ve belki de en karanlık perdesi, şimdi yenidoğan bebeklerimizin topuğundan alınan kanda sahnelenmektedir.!
Araştırmalarıma göre Topuk Kanı uygulaması ve sair aşılar; öyle iddia edildiği gibi basit bir halk sağlığı taraması filan değildir.! Bilakis küresel bir vebal, bir operasyon bir genetik soygun ve nüfus azaltma girişimidir.!
Kanıt ise pek çoktur. Şu an tüm dünyada, bir çok ülkede genel olarak doğum artış hızının kritik seviyelerin bile altına düşmesi, ülkelerde alarm verilmesi, hatta çocuk yapılması için bir çok teşviğe rağmen hala o kritik seviyenin dahi aşılamaması, kadınların hamile kalmakta zorlanması, erkeklerin ise sperm sayısının ve kalitesinin çok ciddi anlamda düşmesi buna en büyük kanıtlardan biridir..
Hatta yakın zaman önce KADEM genel kurulunda ki konuşmasında sayın Recep Tayyip Erdoğan da bu hakikati itiraf etmek zorunda kalıp "Türkiyenin bir kabusa doğru gittiğini, Adanadoluda ki türk nüfusunun hızla yaşlandığını, eğer milletimiz kendisini toparlayamazsa bu topraklarda ki yaşama kabiliyetini kaybedeceğini, bunun bir beka sorunu olduğunu ve eğer ülkemizde birilerinin o kin kustuğu suriyeden, türki cumhuriyetlerden ve diğer coğrafyalardan gelenler olmasa pek çok sektörün ciddi sıkıntıya düşeceğine inandıklarını.." söylemek durumunda kalmıştı.
Ve Erdoğan sözlerini hiç esirgemeden şöyle devam etmişti; "Daha önemlisi, karşımızda ki tablonun FELAKETİMİZ olduğunu anlamak için 10 yıl daha beklemeye gerek yok."
İşte yenidoğan bebeklerden alınan topuk kanı da, şeytani bir plan-proje kapsamında, o bazı vicdansızların ((!) peşinde olduğu kanlı bir hazine, yani aslında “bir altın madenidir.!”
Bu uygulamanın Batı’da bazı ülkelerde zorunlu olmamasına rağmen neden benim ülkemde dayatıldığını sorguladığımda, karşıma SMA adı altında dönen milyar dolarlık bir rant çıkıyor.!
Araştırmalarımda ise gördüğüm korkunç şey şu ki; SMA taraması bahanesiyle kullanılan PCR temelli testler, aslında sağlıklı bebekleri bile "SMA'lı" ilan etmenin bir tezgahıdır.! Fakat bu tezgahtan ve meselenin HAKİKATİNDEN pek çok doktor ve hemşirenin dahi haberi yoktur..
Ve ben bu PCR temelli tezgahın, bazı hekimlerin de isyan ettiği gibi, "Klinik Yok Teşhis Var! Hasta Yok Tedavi Var! Bu, Tıp mı Ticaret mi.?" sorusunun en acı cevabı olduğuna inanıyorum. Yani cevap gördüğüm kadarı ile SMA'dır.!
Koparılan bu yaygaranın en büyük sebebi SMA hastalığı ve ona müşteri bulma, oluşturma ve o fahiş fiyatlı ilaçların kullandırılması çabasıdır.. Çünkü bu Topuk Kanı ve Genel Tarama Testleri maskesi altında akla, hayale gelmeyecek bir rant ve çark dönmektedir.!
Dr. Uğur YILMAZ'ın bununla alakalı bir blog yazısı dahi vardır ve kendisi orada müthiş ifşalarda bulunuyor.
Uğur bey ne var-ne yok ortaya dökmüş, saçmış orada.. Okumamak gerçekten büyük bir kayıp olacaktır..
Bir doktorun NASIL OLURDA böyle ifşalar yapabildiğini anlamakta çok zor.. Nasıl cesaret edebildi.?
O halde Dr. Uğur YILMAZ ya çok cesur olmalı, ya çok insaflı ve vicdanlı.. Ya sektörde dönen sahtekarlıklar canına artık TAK demiş olmalı ya da bu adamda cahil cesareti olmalı. Ya ilminin zekatını veriyor olmalı yahut bu adam YÜREK filan yemiş olmalı.!
Ama konuşmalarına ve yazılarına bakarsanız hiç cehaletten eser yok.. Son derece zeki, tecrübeli ve analiz yeteneği çok yüksek bir isim gözüküyor.. Belkide bu ifşalarla ölmeden önce insanlığa ve halkına SON ve EN BÜYÜK hizmetini yapmak yapmak istiyordur.
Devam..
Ortada klinik hiç bir bulgu yokken, bir makinenin ürettiği sahte pozitif sonuçlarla maalesef aileler korkutuluyor ve tanesi 2 milyon doları bulan Zolgensma gibi deneysel ilaçlara mecbur bırakılıyor..
Bu, bir tedavi değil; ilaç endüstrisinin ahlaksız deney ve satış-pazarlama alanıdır..
Ayrıca Prof. Dr. Alişan Yıldıran’ın da dediği gibi: "Klinik bulgusu olmayan bebeğe 2 milyon dolarlık tedavi uygulamak bilim dışıdır!"
Biliyorum ki, bu büyük düzeni ifşa edip bu gerçeği haykıran mangal yürekli doktorlar (Dr. Uğur Yılmaz, Doç. Dr. Cüneyt Konuralp, Prof. Dr. Alişan Yıldıran, Doktor Gamze Cengiz Atıcı vb.), sistem tarafından hedef gösteriliyor, karalanıyor ve susturulmaya çalışılıyor. Ama HAKİKATİ susturmaya imkan yoktur..
Yine Şiirimde “Bebekler bence şeytani planın mazlum bir ESİRİ, İşte böylece iflas ettirildi, insanlığın GELECEĞİ!” diyen bir köşe yazarı olarak, anne ve babalara sesleniyorum; Bebeğiniz sizin için bir SERTAÇ'tır.. O topuklara batırılan her iğne ise, sadece kan almıyor, onların geleceğini çalıyor.!
Sessiz kaldığınız her an, bu zulme rıza gösteriyor ve bu tarifsiz vebalin suç ortağı oluyorsunuz.!
Kendi elleriniz ile bebeklerinizi şeytani bir plan ve projeye alet ediyor, belki kurban ediyorsunuz..
Unutmayın ki zulme rıza zulümdür.!
Ey aileler, bu sessizliğinizi kırın artık!
Çünkü geri dönüşü olmayan bir yola giriyorsunuz.. Çocuklarınız için merminin önüne atlayacak olan sizler Topuk Kanı ve AŞI tuzağı ile evlatlarınızı kendi ellerinizle ateşe atıyor, Şeytani bir plan, program ve projeye belki kurban ediyorsunuz.!
"YETER, düşün artık yakamızdan.!" diye feryat edin ve tepkinizi en üst perdeden koyun..
Çünkü Aşılar'ın belki en tepedeki kitle imha silahı olduğuna inanıyorum.! Hatta imha etmekten çok daha fazlasını yapıyorlar, çünkü imha edilmek, yani bir an da öldürülmek bile bir yerde lütuftur..
Aşılar evvela zihni etkileyip mankurt bir nesil oluşmasına zemin hazırlıyor.! Hem hatırlayın daha yeni ABD başkanı Donald Trump aşılar hakkında neler söyledi.. Duymadınız mı, görmediniz mi, hiç izlemediniz mi.?
Otizmin görülme sıklığının "20.000 de 1'den, erkek bebeklerde 12 de 1'e kadar yükseldiğini" belirtti..
"Hiç aşı yaptırmayan" ve "hiç bir hap kullanmayan" bazı insan gruplarında "otizmin nerede ise hiç olmadığını" söyledi.. Amerikan yerli halkı AMİŞLERİ de buna örnek gösterdi..
Daha neler söylemediki.. Mesela; Karma aşılar yerine aşıların ayrı ayrı yapılmasını" önerdi ve bunun "daha güvenli olduğunu" söyledi..
"Bebeklere tek seferde çok sayıda ve yüksek doz aşı yapılmasınıda" eleştirerek "aşıların daha küçük dozlarda yapılmasını" tavsiye ederek ayrıca "aşılardan civa ve aliminyumun çıkarılması gerektiğini" belirtti..
Bakın tüm bunları ve çok daha fazlasını bir kaç hafta önce "Sistem Çöktü.! Hastaneler Ölüm Kampı mı Oldu.?" başlıklı köşe yazımda detaylıca yazdım zaten..
Özetle; aşılar, ilaçlar ve tabi diğer yan etkileri sayesinde sağlık terörizmine (teşbih) büyük bir gelir kapısı sağlıyorlar. Bir taşla aslında bir çok kuş vuruluyor.
Biyolojik bir işgal ve soygun sözkonusu.. Beyaz yakalı Doktorlar ve Hemşireler eliyle tuzağa düşürülüyoruz.. Onlar da olan bitenin farkında değiller.. Fakat bu biyolojik saldırıda ne hazin ki onlar kullanıyor.! Onların ise bir çoğu hala uyumaya devam ediyorlar maalesef.. Ya da makam-mevki-kariyer, konfor alanlarının bozulması gibi kaygılarla ses çıkaramıyorlar..
Peki bu bir ihanet mi.? Benim nazarımda hem de katıksız bir ihanet.! Çünkü BİLİRKEN susmak diğer tüm o masumların bilerek, isteyerek HARCANMASI manasına gelir.! Bu ise, ne TIP AHLAKI ile, ne vicdani bir hassasiyet ile, ne de insaniyet ile açıklanabilir.. Bu insanlığın bittiği noktadır bence..
Benim gözümde gerçek hekim; hastasını laboratuvar raporlarıyla ve sahte testlerle değil, stetoskopla, klinik bulgu, gözlem ve vicdanla muayene edendir. Ve bilerek, isteyerek hastasına ihanet etmeyen, bir takım çıkar, menfaat ve kaygılar için kendisine gelip güvenen-teslim olan hastalarını HARCAMAYANDIR.!
Fakat hakikat böyle iken covid zamanında "aşı yaptırmam diyenler vatan hainidir, onlar devlet dairelerine giremeyecekler, otobüse bile binemeyecekler" diyen ÖNGÖRÜSÜZLER çıktığı gibi, daha burnunun ötesindeki tehlikeyi bile göremeyip yıllarca tıp okurken aslında boşuna okumuş olanlar, çünkü insanların hayatına ve sağlığına vesile olmaları gerekirken ÖLÜMLERİNE ve PERİŞANİYETİNE vesile olanlar maalesef ki hala aramızda dolaşmaya devam ediyorlar..
Böyle öngörüsüz basiretsiz, ferasetsiz, merhametsiz, ölçüsü, tartısı, metresi bozulup dolayısı ile ölçtüğü, biçtiği, tarttığı her şeyde bozuk çıkacak olanlar ve önüne gelen herkesi VATAN HAİNİ ilan edip bu milletin ASIL UYANIK İNSANLARINI DAHİ hedef gösteren insanlar maalesef ki hala utanmadan aramızda dolaşmaya devam ediyorlar.. Ne bir özür, ne de bir pişmanlık açıklaması var.. Demek bu dehşetli ve tarifsiz vebali hâlâ savunuyorlar..
Ve yine o "köpek gibi aşı olacaksınız" diyenler ve "aşı olmayanlar asker zoruyla evinden alınmalı" diyenlerde aynı kabildendir..
Milletin iradesini ve rızasını hiçe sayıp hakkını, hukukunu, özgürlüğünü gasp etmeye niyetlenenler ve işte bu ihaneti ve zorbalığı savunup birde utanmadan HUKUKÇU geçinenler bu milletin gerçekten en büyük talihsizliklerinden birisidir..
İşte bazı hukuk adamların hukuksuzluğunu ve ellerine bir fırsat geçse onların gözünde hukuk'un aslında nasılda "gukuk" olabileceğini hep birlikte izledik..
Ve yine maalesef ki bu insanlar televizyon kanallarında uzman ve aydın edasıyla davet edilip ahkam kesmiş fakat hakikatte Basiretsizliğin, Ferasetsizliğin dibine vurmuştular.. Bir çok tv kanalı ise buna zemin hazırlamışdı.!
Kısaca öyle bir kuşatıldıki bu millet, televizyon izleyenler, televizyonların başından kalkmayanlar, o bir çok televizyoncuyu ise bir şey zannedip itimat edenler; O ALGILARA EN ÇABUK KAPILIP hayatı da kararan ve böylece YEM olanlar oldu..
Covid balonu tabiri caizse bomba gibi patlarken onlar ise HÂLÂ utanmadan televizyon kanallarında boy göstermeye devam ediyorlar. Ve bu millette HÂLÂ kendilerini manipüle edenleri izliyor, haddini bildirmiyor, hesabını sormuyor, yerin dibine sokmuyor.! Demek bu millette de biraz problem var.. Zira insan protesto etmekten, tepki vermekten, iki satır eleştiri yazmaktan nasıl aciz olabilir, gerçekten anlaşılır gibi değil..
Bu durum bana birazda "az sonra kesilecek olan koyunun, kendisini kesecek olan KASABIN BIÇAĞINI YALAMASI" tabirini hatırlatıyor..
Yahu bunlar öyle basiretsiz ki covid döneminde Biontek'in sahibi Uğur Şahin kendi ürettiği aşıyı olmadığını itiraf edip ağzından kaçırdığında bile (Allah söyletti işte) bunu sorgulamayıp balık gibi (!) atladılar hemen.. Eğer ortada gerçekten bir virüs salgını var idiyse (ki ben olduğuna inanmıyorum..) ve kendi ürettiği aşılarda bu salgının %98 çözümü ise en önce kendilerinin olması gerekmez miydi.?
Tabi bu arada aşılar yapılırken insanlara boşuna imza attırmadılar.. Çünkü sonucu biliyorlardı.!
Ben dışarıda, aşılardaki zararla yüzleşince ve bunu tam hissedince "bizi tıbbi olarak infaz ettiler abi" diyenleri bile duydum..
Modern Tıp anlayışı çökmek üzeredir.. Bir önceki yazımda da "Modern Tıbbın Çökmesine RAMAK Kaldığını" söylemiştim zaten..
Evet Modern Tıp iflas etmek üzeredir çünkü;
Modern Tıp dedikleri anlayışta HASTA = müşteri, TEŞHİS = hastalık üretme bahanesi (Mesela PCR testi), TEDAVİ = ürün veya hizmet satışı, HASTALIK ise = bir FIRSAT olarak değerlendirip sürekli gelir kaynağı olarak görülmektedir.!
Modern Tıp büyük bir tehlikeye dönüşmüş durumdadır. Buradan Biyolojik bir saldırı gelmektedir..
Sanki bir işgal fakat farklı ve sinsi bir işgal söz konusudur..
En kötüsü ise geçen süre içerisinde zihinler işgal edilmiştir..
Öyleki insanların çoğu saldırının nereden geldiğini bile görememektedir..
Tam bir kurtuluş mücadelesi şarttır..
Bu bataklık kurtulmadığı, bu anlayış değiştirilmediği müddetçede kurtulmak ZOR'dur..
Bu yapılanlar sanki şeytani bir bilimdir.!
Tespitlerime göre Şeytanın en iyi ve en hızlı fıtrat bozma silahı ise aşılardır.!
Maalesef millet kendi elleri ile bebeklerini götürmektedir.. Yani bana göre kendi elleri ile, kendi bebeklerini harcıyor, kurban ediyorlar..
Benim nazarımda bütün yeni doğan bebekler şeytani sinsi bir plan-projeye kurban gidiyor sanki.. Ettirmeyen ise tabiri caizse binde bir..
Bu cihetle Gazzeden beter bir durundayız diye inanıyorum.. Yani bizlere bomba atılmasından bir cihetle çok daha beter bir durum bu.. Çünkü onlar bombalarla öldürülüyor ve ŞEHİT oluyorlar.! Cennetlerini, ebedi saadetlerini kazanıyorlar.!
Peki bu şeytani projeye alet olanlar ve insan fıtratına yapılan bu sinsi projeye aparat olanlar acaba NEYİ kazanıyorlar ve nereye gidecekler.?
Kimin peşinden gitmiş oluyorlar.? Kime uyuyorlar.?
Nisa suresi 118 ve119. ayetlerde geçen "Allah o şeytana lanet etti. Ve o da: "Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım, onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntulara sokacağım, ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim de Allah'ın yaratışını değiştirecekler" dedi. Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o, apaçık bir ziyana uğramış olur." kudsi ifadelerinin bir manasıda BU MU ACABA diye insan düşünmeden edemiyor.!
Çünkü ben bu ayetten şeytanın ve şeytani bir planın gelecekte İNSANIN FITRATINA SALDIRACAĞI manasını anlıyorum.. Ve Rabbimiz bizi bu ayetler ile uyarmış..
Tabiki bu ayetlerin tefsirini bu konuda uzman, ilim sahibi o ehli sünnet alimlerimize bırakıyorum.. Çünkü bizlerin bu konuda hiç bir ilmi yokken BU AYETİN MANASI BUDUR diyip kafamıza göre yada kendi dar fehmimize göre hüküm kesmemiz olacak bir iş değildir.. Bu dehşetli işten Allah'a sığınıyorum..
Bakın yukarıda Zihin İşgalinden bahsettim.. Bu konuda bir çok örnek verilebilirken ben sadece sizlere Doç. Dr. Yavuz DİZDAR'dan bir örnek vermek istiyorum;
Sayın Yavuz DİZDAR diyor ki;
"Son 10 yılda tıp hakkında hiç bir şey bilmediğimizi kesin olarak anladım. Bize öğretilenlerin hiç bir şey olmadığını fark ettim..Tıp şu an da boş bir küre"
Bir başka kaynakta ise "tıp adına bize öğretilenlerin hiç bir şey olmadığını 2010 yılında farkettikten sonra bir aydınlanma yaşadım" diyor.
"Çünkü bu kurguyu yaratan Amerika Birleşik Devletleri." diye ekliyor.
ERKEN TEŞHİS hayat kurtarır mi sorusuna ise Yavuz dizdar tam olarak "Hayır, hiç alakası yok" Erken teşhis'in terorik mantık olarak hayat kurtardığı düşüncesi BİZİM TAHAYYÜLÜMÜZ" diyor. Yani kısaca HAYAL ÜRÜNÜ demiş oluyor..
Özetle; Ben Doç. Dr. Yavuz DİZDAR'ın anlattıklarından kısaca şunu anlıyorum; Yavuz dizdar, 35-40 yıllık tıp eğitimimin kibarca bir ÇÖP olduğunu anlamış.!
Eğer BİLİM ise bu adam da BİLİM okudu.. Eğer TIP ise sizlerin TIP okullarından mezun oldu.. Eğer Modern Tıp konusunda konuşma yetkisi velev ki doktorlarda ise, bu adamda bir DOKTOR.? Ne olacak şimdi.?
SON SÖZ;
Ne olur, çocuklarınızın kanının, küresel bir oyunun piyonu olmasına izin vermeyin..
Çocuklarınızı kendi elleriniz ile yakmayın, ateşlere atmayın.
ABD başkanı Donald Trump'un sözlerini iyi analiz edin ve sorgulayın.!
Çocuklarınıza ancak iri cüsseli bir hayvan olan AT'a yapılacak dozdaki aşıları yaptırmayın.. Uyanık olun..
AŞI OLAN çocuklar ile OLMAYANLAR arasında dağlar kadar fark var, bunu artık anlayın..
Ve çocuklarınızı kendi ellerinizle şeytani bir plan proreye kaptırmayın..
Ölümüne direnin..
Sizleri mahkemelerle korkutmalarına aldırış bile etmeyin...Ve gerekiyorsa her türlü sürecı ve zorluğu göze alın..
Çünkü hiç bir şey sizin çocuğunuzun sağlığından, sıhhatinden, geleceğinden, hayatından daha önemli değildir .
Yarın, Vicdan azabı yaşamamak için bugün CESUR olun ve güçlü durun..
Bu sürecin en başının ise TOPUK KANI ile başladığını, bunun da başında yani bir çok TUZAĞIN İLK ADIMININ, kapısının da başta PCR testi ve bazı bilimum testler olduğunu, bunlarla başladığını hiç unutmayın.. ARAŞTIRIP, SORUŞTURMADAN ise sakın hemen teslim olmayın, hiç bir şey de imzalamayın..
Önemli Not; Bu yazdıklarım benim kişisel düşüncelerim, kanaatim, araştırma, soruşturma ve sorgulamalarım neticesindeki inancımdır.. Hüküm değildir.! İşin uzmanları bu konuyu tartışsınlar ve milletimizi aydınlatsınlar..
Aşağıya yazdığım AŞI ŞİİRİ ise umarım sorgulamalara vesile olur..
Selam, Dua ve İSYAN ile... 🙃😉
AŞI ŞİİRİ.
Nerede görürsen bir AŞI,
Bil ki orada büyük bir ACI.
Bu ölenler artık KAÇINCI.?
Aşı, sahte tıbbın bir OYUNCAĞI.!
Her iğnede saklı bir İHANET,
Her dozda BELKİ tıbbi bir CİNAYET,
İçindekiler, fıtrata etti SİRAYET,
Küreselciler amacına ulaştı NİHAYET.!
Sessiz kalan doktorlar SORUMLU, Onlar Sistemle ne kadar da UYUMLU,
Yoksa küreselcilerin yanında mı KONUMLU,
Da Onların her tezine OLUMLU.?
SAĞLIK dedikleri bir ticaret PAZARI,
Doktorlar susmuş sanki kalmamış NAZARI,
Serum, hap, iğne hepsi aynı pazarın TEZGAHI, MALI,
Bunlardan kim görmüş acaba gerçek FAYDAYI.?
ŞİFA diye sundular kara bir ZEHİRİ,
Bu ihanetin yok ki bir PANZEHİRİ,
Vücutta kalan ancak bir çok yan TESİRİ,
Ahhh nasılda sattılar insanlara,
AŞI diye küresel bir yalan bir HİKAYEYİ.!
O aşılar ki perişan etti BEBEKLERİ,
Yoksa azaltmak mı hedefleri, o sağlıklı nesilleri.?
Bebekler bence şeytani planın mazlum bir ESİRİ,
İşte böylece iflas ettirildi, insanlığın GELECEĞİ.!
Zannediliyor ki aşılar başta bir TAÇ,
Aksine büyük bir beladır bu, çabuk oradan KAÇ.!
Hem de şeytani bir tuzaktır o, amansız KAÇ..
Çünkü bebekler bizim için bir SERTAÇ.!
Bebeklerin topuğundan aldılar kanı,
BİLİM diye sattılar koca bir yalanı,
Hastaneler sanki bir FİLM dükkanı,
PCR testi ise bunun başlangıç anı.!
Yorumlar
Kalan Karakter: