Son yıllarda toplumumuzda sıkça dile getirilen bir mesele var: Gençler neden evlenemiyor? Bu soruya verilecek cevaplar çok boyutlu olmakla birlikte, en temel sebeplerden biri hem ekonomik hem de ahlâkî temellere dayanıyor. Bu yazıda, bu engelleri açık bir şekilde ortaya koyacağız.
Ekonomik Güvensizlik:
Günümüzde artan yaşam maliyetleri, yükselen kira fiyatları, düğün masrafları ve işsizlik gibi etkenler, gençlerin evlenmesini oldukça zorlaştırıyor. Asgari ücretin 22 bin TL olduğu bir ülkede, en düşük kira 10 bin TL ise, geriye kalan 12 bin TL ile geçinmek neredeyse zor. Üstelik bu rakamlar her geçen gün artıyor; zamlar sürekli, fakat maaşlar yerinde sayıyor.
Devlet politikaları açısından baktığımızda, gençlerin evlenmesini kolaylaştıracak somut teşvikler neredeyse yok. Örneğin TOKİ, evlilik aşamasındaki genç çiftlere ilk beş yıl ücretsiz konut imkânı sağlamak gibi adımlar atsa, bu durum az da olsa bir umut olurdu. Fakat gerçekler bunun oldukça uzağında.
Ev kiralarına %48 zam açıklanmış durumda. Bu, 15 bin TL olan bir evin 22 bin TL’ye çıkması demek. Yani bir kişinin tüm maaşı sadece kiraya gidecek. Hal böyleyken evlenmekten değil, ayakta kalmaktan söz etmek bile lüks hâline gelmiş durumda.
Ahlâkî Çöküş: Göz Ardı Edilen Asıl Tehlike
Ekonomi kadar önemli bir diğer mesele ise ahlâkî yozlaşmadır. Kapitalist sistem içinde ekonomik iniş çıkışlar olağandır. Fakat asıl tehlike, ahlâkın temelinden sarsılmasıdır. Zinaya giden yolun bu kadar kolay olması, nikâhın zorlaştırılması, medya ve sosyal medya aracılığıyla gençlerin sürekli kötü alışkanlıklara teşvik edilmesi, toplumu uçuruma sürüklüyor.
Allah Azze ve Celle, Kur’an’da "Zinaya yaklaşmayın" buyuruyor. Sadece zina yapmayın değil, yaklaşmayın. Ancak bugün sosyal medya, televizyon programları, diziler ve içerikler gençleri bu günaha adım adım yaklaştırıyor.
Ne yazık ki kendi dijital ağımızı, ahlâk merkezli platformlarımızı kuramadık. Üstelik bir de TikTok gibi zararlı içeriklere boğulmuş mecralarla gençliğimizin zihin dünyası darmadağın oldu.
Hukuksal Çıkmazlar ve Bozulan Aile Yapısı
Evliliği sürdürenler için de sorunlar bitmiş değil. Evlendikten sonra çocuk yapan aileler, çeşitli hukuksal süreçlerle karşı karşıya kalıyor. Örneğin, topuk kanı vermedi diye aileler mahkemeye veriliyor, bebeklere kayyım atanıyor. Zaten geçim sıkıntısı çeken aileler, bir de mahkeme stresine maruz kalıyor. Anneler stresle, korkuyla doluyor; süt kesiliyor, huzur kaçıyor.
Nüfusun düşüşe geçtiği bu dönemde, çocuk yapan ailelere ödül verileceğine, ceza veriliyor. Öte yandan, sınırsız nafaka gibi uygulamalar da yeniden evlenmek isteyen bireylerin önünü tıkıyor. Sistem, hem evliliği zorlaştırıyor hem de evliliği sürdürenleri cezalandırıyor.
Sonuç: Çözüm Nerede?
Sorun çok büyük ve çok yönlü. Ekonomik krizlerin çözümü mümkündür. Ancak ahlâkî çöküşün geri dönüşü, sadece sistemle değil, inanç ve iradeyle mümkündür. Yüce Rabbimiz, Meryem Suresi'nde şöyle buyuruyor:
> “O peygamberlerden sonra bir nesil geldi. Ve onlar, namazı kaybettiler. Namazı zayi ettiler ve kötü arzularına uydular. Heva ve heveslerine tabi oldular. Onlar bu tutumlarından ötürü elim bir azaba çarptırılacaklardır.” (Meryem, 19/59)
İçinde bulunduğumuz hâl Okumayan, düşünmeyen, araştırmayan ama kendini ‘aydın’ ve ‘marjinal’ zanneden bir nesil geliyor.
Eğer özümüze dönmezsek, ahlâkı temel alan bir sistem inşa etmezsek, çok daha büyük kayıplar bizleri bekliyor.
Allah Azze ve Celle bizleri hayırla ıslah etsin.
Yorumlar
Kalan Karakter: