Gecen hafta Beyaz Fil karşısında Rüstem bey iş merkezinde bürosu olan eski bir öğrencimi ziyaret etmek için gittiğimde aynı iş merkezinde bürosu olan iki delikanlı ile tanıştım. İş merkezinin koridorunda ilk defa tanıştığım Hayrettin Akkayalı kardeşim beni bürosuna davet etti. Ben de kabul ettim. Büroya girdiğimde yine iş ortağı Recep Koçak beyefendi ile tanıştırdı. Her ikisinin de sireti suretine yansıyan, insana güven telkin eden pırıl pırıl delikanlılar. İşlerini sordum ve anlattıklarını dikkatliçe dinledim. Her ikisi de ülkemizin en iyi üniversitelerinin en iyi bölümlerini bitirmişler ana dili gibi İngilizce biliyorlar. Mesleklerinin de geçerli meslek olması nedeniyle bir çok ünlü şirketlerden iş teklifi almalarına ve ailelerinin muhalefetine rağmen ellerinin tersiyle itmişler ve Manisa’da olmayan bir sektör olan PR&Medya ESOES firma ismiyle kendi işlerini kurmuşlar. Delikanlılara dedim ki: “ Ailelerinizin muhalefeti moralinizi bozmasın sizin yerinizde benim de çocuğum olsa ben de aynı düşünürdüm. Çünkü insan yaşlanınca düşünceleri de yaşlanıyor. Siz gençsiniz, haliyle düşünceleriniz de genç. Karar verdiğiniz yolda kararlıca yürüyün” dediğimde gözleri ışıldadı. Kendilerini ve anlattıkları işlerini dinledikten sonra:
“ Gördüğüm kadarıyla Manisa’ya Manisa’da olmayan bir sektörün öncülüğünü yapıyorsunuz. İnsanoğlu bilmediğinin düşmanı olduğu gibi yeniliğin de düşmanıdır. Ama onu benimsediğinde onun en büyük müdafi olur. Yenilik yapmak çok zordur. Yenilikler yadırganır çoğu zaman. Farklı olan itilir, sevilmez. Farklı olmayı, farklı işler yapmayı isteyen de çoğu zaman alacağı tepkileri bilir. Bu tepkiler karşısında Anadolu tabiriyle tırsmayın, korkmayın. Eleştiriler karşısında sinirlenmeyin, eleştirileri dikkatlice dinleyin. Mimar Sinan Süleymaniye camisini yapıyor, yanına da sülün gibi minareleri dikiyor, minareleri görmeye gelen adamın biri, “ Minarenin biri yılık “ diyor. Sinan hiç kızmıyor minareye urgan taktırarak çektiriyor adam “ Tamam doğruldu” diyor ama ondan sonra da Mimar Sinan’ın eserlerinin kusuru konusunda yıllardan beri tek kelam eden yok. Size düşen şey insanlara yalan söylemeden, insanları kandırmadan, verdiğiniz söze sadık kalarak yaptığınız işi iyi yaparak, işin farkını ortaya koyarak en iyisini yapmak, en güzelini ortaya koymak için gençliğinizden fedakarlık yaparak çalışacaksınız, alın teri dökeceksiniz. Dökülen alın terinin damlasını Cenab-ı Hak hiçbir zaman zayi etmez.”dedim, kendilerine. Gençler pek nasihati sevmezler ama bu iki delikanlı beni dikkatlice dinlediler.
Evet kırk yıldır Manisa’da oturuyorum. Her geçen gün gelişmekte olan Manisa, farkını ortaya koymaya devam edecek gibi duruyor. Bugün kolay olanı seçmek yerine tüm riskleri göze alıp, korkusuzca ve geleceğe umutlu gözlerle bakan Hayettin AKKAYALI ile Recep KOÇAK adlı delikanlıları tevafukan tanımaktan mutlu oldum. Ailelerinin muhalefetine rağmen tecrübelerini ve kazançlarını hiçe sayıp, Manisa için, yerelden ulusala-uluslararasına açılabilmek mantığıyla tüm sektörel birikimlerini ortaya koyup Manisa’da olmayanı, denenmeyeni başlatmışlar. Manisa’ya ulusal hizmet standartlarına sahip ilk PR&Medya ve Reklam Ajansı’nı kurup, ismine de ESOES vermişler. Çeşitli sosyal sorumluluk hizmetleriyle de şehrin ve şehirdeki her firmanın değerini arttıracaklarını söylüyorlar. Yerelde bu iş yapılmaz diyenlere inat, hayallerine ulaşmak için tüm eleştirileri kabul edip, yapamazsın diyenleri elemeye başlamışlar.
Her şey güzel, farklı olanı yapmışlar ama PR nedir sorusuyla da sık sık karşılaşınca ilk zaman korku girmiş içlerine, yanlış bir yol mu seçtik diye. PR kelimesinin algı yönetimini sağlayarak halkla ilişkiler anlamına geldiğini, hem kurumsal hem kişisel tüm tanıtım, reklam hizmetinin A’dan Z’ye profesyonel bir şekilde yürütülmesi olduğunu söylüyorlar. Henüz genç olmalarına rağmen İstanbul’da birçok uluslararası marka tecrübeleri olan bu gençler, geniş medya ağına sahip olmalarından dolayı ulusal tüm güce sahip olduklarını belirtiyorlar.
Manisa’nın yeniliğe açık olması ve böyle eğitimli insanların harekete geçmesini destekleyen bir şehir olmasından dolayı belki de en doğru yolu seçmişler. Bunu zaman gösterecek tabii ki. Farklı olan yolu seçmek suç değildir, sadece zordur. Hem de çok zor. Lafım genç olan arkadaşlara daha çok; her sıkıntıya rağmen, bu sıkıntıların sonunun aydınlığa vardığını, bilip sabrederse başarılı olacaklarını söyleyerek hayallerinden vazgeçmemelerini öğütledim. Ve onlara son sözüm de şu oldu. Cenab-ı Hak Hud/112 de “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” buyuruyor. Ayrıca kendi inancına göre Tanrı’ya katıksız imanı olan eski Yunanlı bir balıkçı denizin ortasında bir kasırga sırasında: “ Ey Tanrım! Beni ister kurtar, ister batır. Ben dümenimi kırmadan dosdoğru ilerleyeceğim” diyor ve dümeni kırmadan ilerliyor sağ salim karaya çıkıyor. “Her işin başı akıtacağınız teri doğrulukla yoğurun, hedefinize dümeni kırmadan yürüyün.” dedim. Beni çok büyük bir dikkatle dinleyen gençlerin, söylediklerim dikkate alacaklarını umuyorum. Umarım gençler hakkında umduğum, gelecekte bulduğum olur.
ESOES firmasının sahibi olan bu iki delikanlı, genç yaşlarına rağmen Türkiye’nin önde gelen marka danışmanlık, pazar araştırma, reklam ve medya ajanslarında, Coca Cola, Turkcell, Arçelik, Pepsi-co, Unilever, Finansbank, Atasay, Koton ve çok daha büyük firmayla çalışmışlar ve birikim sahibi olmuşlar. Marka iletişimi, algı ve itibar yönetimi, reklam oluşturma süreçleri, pazar araştırma, tasarım, sosyal medya ve çok daha konuda tecrübe sahibi olmuşlar.
Siretleri ve suretleriyle içimi ısıtan Sayın Hayrettin AKKAYALI ile Sayın Recep KOÇAK kardeşlerimi ben tanıdım. Tanımaktan memnun oldum. Manisa’da ithalat, ihracat, ticaret, üretim yapan tüm firmaların bu iki delikanlıyı tanımalarını özellikle tavsiye ediyorum. İletişim adresleri: www.esoesajans.com
Not: Köşe Yazarımız Kadir Keskin Şehzadeler Belediyesi’nin davetlisiydi.
Yorumlar
Kalan Karakter: