İslam’ın ilk günlerinden beri İslam medeniyetini oluşturan en önemli müesseselerden birisi belki de en önemlisi camilerdir. Camilerimiz, İslam’a gönül veren din kardeşlerin aynı safta aynı huzura durdukları huzur adacıklarıdır. “Toplayan, bir araya getiren, bir arada bulunma” anlamına gelen cami, icra ettiği vazifeyle bir anlamda müminleri bir arada tutmaya, sevinçleri ve üzüntüleri paylaşmaya, ilim öğrenmeye imkân veren kısaca sosyal hayatın merkezinde olan mekânlardır.
Toplum içerinde statüsü, makamı ne olursa olsun aynı safta aynı duygular eşliğinde Allah’a kul olma düşüncesini diri tutan cami ve cemaat bilinci, bu ümmetin sahip olduğu en önemli özelliklerden birisidir.
Her yıl Ekim ayının ilk haftasında kutladığımız camiler ve din görevlileri haftası münasebetiyle bir kez daha camilerimizin hayatımızın neresinde yer aldığını sorgulamamız gerekiyor. Camilerimizi hayatımızın merkezinde mi yoksa Cuma-Bayram günlerinde veya cenaze namazlarında hatırladığımız mekânlar olarak mı? hatırlıyoruz. Veya camide namazımızı kılıp cami dışında dini yaşayışı bıraktığımız bir mekân olarak mı? düşünüyoruz. Bu hafta vesilesiyle bu duygu ve düşünceler eşliğinde kendimizle bir muhasebe yapmalıyız.
Medeniyetimizin en önemli göstergesi olan camilerimizin yapımı, maddi-manevi imarı, Kur’an ve sünnet tarafından teşvik edilmiştir. Bu bağlamda bir ayette Yüce Allah: “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah´a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah´tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte onların doğru yolu bulmaları ümid edilir.” (Tevbe, 9/18) Sevgili Peygamberimiz de bir hadisi şerifinde “Bir kimse, Yüce Allah’ın rızasını gözeterek bir mescid inşa ederse, Allah da ona cennette bir köşk hazırlar” (Buhari, Salat, 65) buyurmaktadır.
Ecdadımızın bizlere bu vatanın İslam yurdu olduğunu hatırlatacak en görkemli eserler camilerdir. Onların bizlere miras olarak bıraktığı camilerimize maddi–manevi olarak sahip çıkmamız gerekir. Camilerimize maddi yönden imarına destek verdiğimiz gibi, manevi olarak ta elimizden geldiğince camiye gidip, cemaate katılmaya çalışmalıyız. Sadece kendimizi değil yarınlarımız olan çocuklarımızı ve gençlerimizi de camilere götürmeye çaba sarf etmeliyiz. Hz. Peygamber döneminde olduğu gibi gençlerimizle camilerde dünya ve ahiretlerine yararlı faaliyetler yaparak kaliteli birliktelikler oluşturmalıyız. Ancak bu şekilde gençlerimize medeniyetimizin olmazsa olmazı olan cami sevgisini aşılayabiliriz.
Kâbenin birer şubesi olan camilerimizi hayatımızın merkezine alabilmemiz dilek ve temennisiyle…
Yorumlar
Kalan Karakter: