Aliağa Kaymakamı Sayın Dr. Bayram Yılmaz beyefendi kardeşimi iki yıldan beri tanıyorum. Aramızda asgari değil, azami müştereklik var. Kendileri Anadolu’dan bir toprak çocuğu, ben de. Kaymakam beyin de yüreği kıpır kıpır, eğitim için atıyor, yarım asırdır benim yüreğim de eğitim yangını. Üstelik Dr.Bayram Yılmaz bey kardeşimin yüreği eğitim adına benden de yangın ki, mülki amir olarak yoğun işleri arasında bir de eğitim alanında doktora yapmış bir kardeşim. Diğer bir dostum, yine bir toprak ve köy çocuğu olan Soma Kaymakamı Ahmet Altıntaş kardeşim de bir eğitim gönüllüsü. Daha önceki makalelerimde, beğenerek okuduğum ” OKUMANIN GÜCÜ” adlı eseriyle kendisinden söz etmiştim. Nitekim ikinci eseri “ KİŞİYE ÖZEL ÖĞRENME” kitabı da yeni çıktı. Henüz elime geçmedi. Elime geçtiğinde onu da "OKUMANIN GÜCÜ" adlı eseri gibi zevkle okuyacağımı biliyorum. Bir eğitimci yazar olarak kendilerini tanımaktan ve tanışmaktan son derece mutluyum. Her ikisini de eğitime olan duyarlılıklarından dolayı tebrik ve teşekkür ediyorum. Çünkü her ikisinin de parolası. “Dünyada zarar etmeyen tek yatırım, eğitim yatırımıdır.”
Dr. Bayram Yılmaz Bey kardeşimi iki yıldır tanıyorum, demiştim. Dr.Bayram Yılmaz kimdir? Aliağa’da uzun yıllar Milli Eğitim Şube Müdürü olarak görev yapan, bilgi ve birikimine değer verdiğim Sayın Sami Balcı beyden aldığım bilgiye göre Dr. Yılmaz, Sivas- Pamukpınar öğretmen okulundan mezun bir meslektaşımızdır. Öğretmen okulu çıkışlı olması nedeniyle yüreği eğitim için çarpan, okuduğunu çevresine, özellikle eğitim camiası ile yaptığı toplantılarda aktaran, beğendiği kitapları çevresiyle paylaşan bir mülki amir. Aliağa Kaymakamı olarak, göreve başladıktan hemen sonra, İlçe Okul Müdürleri Kurulu Toplantısı’na katılarak “eğitim”le ilgili, deneyimlerini ve düşüncelerini, “eğitim yöneticileriyle”, paylaşmış; düzenli olarak kitap okuduğunu, her eğitimcinin de düzenli kitap okuması gerektiğini ve okudukları kitapları birbirlerine tanıtmalarını ve diğer “Eğitim Yöneticileri”nin de o kitapları okumalarını sağlamalarını; böylece, “eğitim Yöneticileri”nin hem kendilerini, hem de “Eğitim Kurumları”nı, geliştirmeleri gerektiğini, belirtmiştir. Ve bu tür toplantıları da gelenek haline getirerek hem yöneticiler, hem de öğretmenler arasındaki bilgi ve tecrübe iletişimini devamlı hale getirdiğini ifade etmektedir.
Takip ettiğim kadarıyla okullardan ayağı kesilmeyen, Dr. Yılmaz beyefendiyi ziyaretlerim esnasında kitaba olan düşkünlüğünü gördüğüm ve bildiğim için, yeni çıkan kitaplarımdan götürüp kendisine takdim ediyordum. Kendisinin de bir kitap hazırlığı içinde olduğunu bildiğimden “KURUM KÜLTÜRÜ” kitabının çıktığını duyunca, hem yeni çıkan kitabını almak, hem de benim yeni çıkan “ “YALANCILAR KAHVESİ ” kitabımı vermek üzere geçtiğimiz hafta ziyaretimde, her zamanki gibi sıcak, sempatik ve her idarecide olması gereken güler yüzüyle karşılaştım. Kitapana Yayınevinde basılan “ Kurum Kültürü “ kitabını bana, bende “Yalancılar Kahvesi” kitabımı kendilerine takdim ettim.
Kaymakam beyin “KURUM KÜLTÜRÜ “ kitabını büyük bir dikkatle okudum. Akademik bir eser. Bu eseri okurken bir atasözümüz kulağımda çınladı. “ BİR ELİN NESİ VAR, İKİ ELİN SESİ VAR” Bu atasözümüzü okurken esas kurumlaşmanın bizde olması gerekirken, bugün dünyada kurumlaşmada İngiltere’den söz edilmesini kıskanmamak mümkün mü? Bugün, İngiltere ekonomisini ve eğitimini ayakta tutanın kurumlar olduğu ifade edilmektedir. Kurumlaşma sadece ekonomi ile ilgili şirketlerde değil, eğitim alanında ve her alanda İngiltere’nin kurumlaştığını duyuyoruz.. Amerika’da ’da Yale, Fransa’da Sorbonne, İngiltere’de Oxfgord üniversiteleri kurumlaşmış eğitim kurumları olduğu için dünyanın her tarafından mıknatıs gibi öğrenci çekiyor. “ Bir kurumda en iyi yönetim ve işleyiş tarzı yoktur, en uygun yönetim ve işleyiş tarzı vardır” diyen Dr.Bayram Yılmaz bey kardeşim, kurumlardaki başarı ve verimlilikte sağlıklı iletişimin önemine dikkat çekiyor. Sağlıksız iletişimde çalışanlar arasında kopukluk ve güvensizliğin, kurum amaçlarını gerçekleştirmede olumsuz sonuçlar doğuracağını belirtiyor. İlçesinde bulunan Petkimi de detaylı bir şekilde inceleyenKaymakam Dr. Bayram Yılmaz, Petkim’in özelleştikten sonra kurumlaşmanın ilkelerine bağlı kalarak kısa zamanda ne kadar etkin ve verimli hale geldiğini rakamlarla ifade etmektedir.
Büyümenin ve gelişmenin önemini vurgulayan “ Kurum Kültürü” adlı kitabı, okul müdüründen, şirket müdürlerine kadar koltuk işgal eden her bürokratın okuması gereken bir kitap. Benim de kanaatim odur ki, kurumlaşan müesseseler büyüyor, kurumlaşamayanlar ise günden güne küçülüyor ve zamanla yok oluyor. “ Kurum Kültürü” ne bir nokta koyduktan sonra Dr. Bayram Yılmaz Bey kardeşimle yaşadığım ayrı bir diyalogdan da söz edeceğim.
“ Yöneticinin Günlüğünden- Eğitim Öğretim Dedikleri” kitabımı 13. Baskıya kadar getirdim. Bugüne kadar her okuyucumdan övgü dolu dönüşler aldım. Hatta M.E. Bakanlığı Personel Genel Müdürü Sayın Necmettin Yalçın’ın “ Yöneticinin Günlüğünden” adlı kitabınızı büyük bir zevkle okudum. Yolu eğitimden geçen biri olarak kitabınızın bakanlığımızın diğer birimlerine sunulacağını belirtir, eğitime sunmuş olduğunuz bu değerli çalışmanızdan dolayı sizi kutlar, başarılı çalışmalarınızın devamını dilerim” ifadelerinden tutun da genç meslektaşlarımın : “ İyi ki mesleğimin başlangıcında böyle bir kitapla tanıştım.” emekli arkadaşlarım ve özellikle her zaman fikir ve önerilerinden yararlandığım eğitimci Şehzadeler Belediyesi Başkanı Danışmanı arkadaşım Sayın Mustafa Pala’nın da “ Keşke mesleğimin başlangıcında böyle bir kitapla tanışsaydım” diye ifade ettikleri kanaatler beni büyük bir rehavete sürükledi. Her baskıda yenilediğim kitabımın kendime göre ideal noktaya geldiğini sanıyordum. Ama öğretmen okulu çıkışlı Dr.Bayram Yılmaz Bey kardeşimin eleştirileri beni övgü dolu dönüşlerden daha çok memnun etti. Sayın Dr. Yılmaz bey kardeşim, kitabımı önsözünden, bitiş sahifesi 423’e kadar imla hatalarını kırmızı kalemle tespitinin yanında, ayrıca kitapta geçen konulara, özellikle Almanya’da bizzat gezip gördüğüm “ SATANİZM KİLİSESİ ve SATANİZM” konusundaki eleştirileri,. oldukça dikkatimi çekti. Kaymakam beyin eleştirileri, bugüne kadar okuyucularımın övgü sözlerinden daha çok hoşuma gitti. Dr.Bayram Yılmaz bey kardeşimin sayesinde, İyiye ve güzele erişmede, eleştirinin önemine inandım. İnşallah kitabımın 14. Baskısını yaparken Kaymakam beyin eleştirilerini özellikle ve titizlikle dikkate alacağım.
Yaşım üç çeyrek asra yaklaştı. Allah’a şükür sağlıklıyım. Kendimi bir delikanlı kadar zinde hissediyorum ve bu arada, 1974 yılında Kırkağaç Lisesi Müdürlüğüne atandığımda, Kırkağaç Kaymakamı’yla yaşadığım bir anımı paylaşarak yazımı bitireyim. Ve hep beraber “nereden- nereye” diyelim.
Kaymakam beyin odasına girip, atama kararnamemi kendilerine takdim ettiğimde, kararnamemi okuduktan sonra dikkatlice yüzüme baktı ve: “ Hacı- hocadan lise müdürü mü olur?” dedi. Ve o an sanki kaymakamlık başıma çöktü. Kendisine hiç cevap vermeden odayı terk ettim. Küçümseyerek horladığı şahsım, Manisa’nın tek lisesi olan Manisa Lisesi’nin idaresinde tam 18 yıl bulundu. Benden sonraki 18 yılda 8 müdür değiştiğini sanıyordum. Manisa Lisesi mezunlarının ramazan iftarında 8 değil, 15 müdür değiştiğini öğrendim. Seminer ve konferanslarım esnasında Dr. Bayram Yılmaz ve Ahmet Altıntaş gibi çok değerli mülki amirleri gördükçe, okul müdürü arkadaşlarıma gıpta ediyorum ve “ Keşke ben de, böyle eğitim yanıklısı mülki amirlerin bulunduğu yerlerde lise müdürü olsaydım” diye içimde ukde oluşuyor.
Evet, Aliağa Kaymakamı Sayın Dr.Bayram Yılmaz ve Soma Kaymakamı Sayın Ahmet Altıntaş beyefendi kardeşlerim, kesintisiz yarım asırdır eğitimin içinde koşuşturan bir kardeşiniz olarak, eğitim adına gayretlerinizi gıpta ile izliyorum
Eğitimimiz adına gayret hepimizden, Tevfik Cenab-ı Haktan dilek ve temennisiyle her ikinize de muhabbetlerimi arz ediyorum.
Not: Köşe yazarımız Kadir Keskin “ DEĞERLERİMİZE RAĞMEN NEDEN BURADAYIZ?” konulu konferansıyla Manisa cezaevindeydi.
Yorumlar
Kalan Karakter: