/Rüşvet olarak kazandıkları için sevindikleri paranın onlara ne sağlık garantisi ne de vatan sağlayamayacağını anlayabilmişlerdir inşallah. Yoksa hala bu durumdan da çıkar hesabındalar mı!!! /
Helal kazancıyla kanaat ederek en ücra yurt köşelerinde canla başla hayat kurtarmaya çalışan, çıkar için yeminini bozmayan, dahası halkını uyarmaya çalışan idealist doktorlarımızın ve sağlık personelinin tıp bayramı kutlu olsun.
Tam tersi, çıkar uğruna kendi milletinin canına, sağlığına kastederek, organ mafyasından farkı olmayan acımasız uygulamalara alet olanlara ise rahat vicdanla uyku haram olsun. Büyük hatalarını anlayarak yanlıştan dönerler, af dilerler, yakalanıp bu dünyada cezalarını çekerek bu büyük vebalden kurtulurlar inşallah. Amin.
Bu gün tıp bayramı ve ne yazık ki emekli tıbbi laboratuvar teknikeri olarak bu yazıyı yazmak; üç buçuk yıldır mücadele verdiğim hastanelerdeki soygun ve katliam konulu yazımı, en azından ulaşabildiğim kadarıyla bilemeyecek olan insanımızı uyarmış olmak babından yeniden paylaşmak zorundayım. Çoğunuza okumanın bile zor geleceği bütün bu inanılmaz vakalar maalesef fazlasıyla yaşanıyor ülkemizde.
Kitabıma da ekleyerek tarihe not düştüğüm bu soykırımı iki sayfamdan, whatsApp listemden ve guruplarda binlerce paylaşım yanında, bimere, cimere defalarca yazdığım, hatta savcılığa suç duyurusunda bulunduğum halde, üç yıl sümen altı edilme, o kurumdan bu kuruma aylar süren lüzumsuz yazışmalarla, delilim elimde iken yok tam teşekküllü hastaneden de teyid gibi taktiklerle oyalanıldı, devletimiz zarara uğramaya devam etti, üstelik emekli, hasta halimle zulme uğradım.
Sadece çok yaşlı, ameliyat riski ve masrafı fazla olan kalça kırığı olmuş hastalarda mecbur kalındığında, son çare olarak yazılabilecek olan, tanesi 500 lira ve tek dozda böbrek yetmezliği yaptığı yasalar gereği prospektüsünde yazan, laniczol adlı kemik erimesi iğnesinin, üstelik kemik erimesi tanısının bile bu ilacı yazmak için yeterli olmadığı kanaati sağlık bakanlığından geldiği halde; kemik erimesi olmayan hastalara dahi grip aşısı kampanyası gibi sıraya girmiş yüzlercesine, fizik tedavi kliniklerinde serum içinde veriliyor olması, masum vatandaşlarımızın derdine çare bulamadığı gibi böbreklerini, sağlığını kaybediyor, birde yıllarca diyaliz merkezlerinde acı çekecek olmaları dehşet verici olayı nedeniyle açtığım davada, üç yılda, hastane idaresi ve sağlık müdürlüğünün yanıltmasıyla doktor hakkında soruşturmaya gerek olmadığı kararı verildi. İtirazım ve kaymakamlığa başvurum sonrası karar bozuldu, nihayet yargılanması için soruşturma süreci başladı altı ay önce ancak hala yargılama başlayamadı ne yazık ki.
Dahası en küçük şüphede kanser teşhisi koyularak ameliyatlar ve yıllarca kanser ilaçlarını kullanmak hatta yan etkileriyle insanlarımızın canlarından olmaları gibi dehşete düşüren uygulamalarla; batılı acımasız ilaç kartellerinin şeytani planıyla kasten hasta bir millet haline getiriliyor ve devletimizin altı oyuluyor gibi ciddi bir suçlamayla savcılığa suç duyurusunda bulunmuş ve defalarca bimere, cimere yazmış olduğum halde neden üç buçuk yıldır sonuç alınamıyor sorumun cevabı haklı olarak bütün güvenimi sarstığı gibi uykularımı da kaçırıyor.
Siyasi, ekonomik ve sağlığımıza kast ile kuşatılmış durumdayız. Hep birlikte hem sağlığımızı bozan hem devletimizi soyan çetelere karşı da uyanık olmak, mücadele etmek zorundayız.
Bu sadece para işi değil, pek çok taarruzla hasta bir millet haline getirme, zarar verme çabası aynı zamanda, hatta soykırım. Bizi önce margarinle yüksek kolesterol, kalp hastası yapıp sonra ilaçları piyasaya sürdükleri gibi. Gereksiz kullanılan kortizonlarla kemik erimesi sorununa sebep olup, çare olarak dayattıkları kemik erimesi iğneleriyle böbrek yetmezliğine yol açtıkları gibi.
Önce hibrit tohumlar, katkı maddeli hazır, rafine gıdalar ve pek çok farklı yolla kanser edip sonra kanser ilaçlarını dayadıkları gibi. Meme kanserini önlemek için ürettikleri ilacın rahim kanseri yapıyor oluşu gibi...
Kendi milletine soykırım uygulanması ve devletinin altının oyulmasına, çıkarları uğruna göz yumanlara şunları söyleyebilmek isterim; Doktor oldunuz diye anne babanız da ne çok sevinmiş, ne çok övünmüştür. Üstelik o yoksul vatandaşların ödediği vergilerle şifa vermek için okutuldunuz devletimizin imkanlarıyla.
Derdine deva olmadığınız gibi hiç acımadan yıllarca diyaliz merkezlerinde sürünmesine hatta ölümüne sebep olmak ve kendi milletinin soykırımına, devletinin altının oyulmasına, yıkılmasına alet olmak için değil!..
Ömrünce hastalarından hiç para almadığı gibi üzerine ilaçlarını da kendisi alıp, yol paralarını da cebinden vererek uğurlamış ve bir ev sahibi bile olamadan emeklilik sonrası eşiyle bir otel odasında hayatını geçirmiş olan, çağımız velilerinden Prof.Dr. Münir Derman'ı okuyarak tanımış ve örnek almış olsaydınız keşke.
Hala geç değil. Yakalanmak sizin için de şans olur. Tövbe eder, af diler, cezanızı bu dünyada çekerek kurtulursunuz inşallah.
Kurbanların çoğu böbrek yetmezliği sebebiyle, yıllarca diyaliz merkezlerinde sürünerek, acı çekerek ölecek, devletimiz soyulmaya devam edecek. En son çalıştığım özel hastanenin koordinatörü gibi diyaliz merkezi sahipleri de, önümüzdeki on yılda kaç tane daha diyaliz merkezi açabilecekleri hesabı yaptıkları toplantılarında, arkadaşı olan yakınımın nereden bilebildikleri sorusuna, utanmadan, "Tabii ki yazdığımız ilaçlardan!" cevabı verdiği bu katliam üzerinden para kazanacaklar.
Devletimiz her türlü soyuluyor, insanlarımızın hayatı, sağlığı hiçe sayılıyor.
Ülkemiz hem ekonomik olarak, hem siyasi yönden, hem de hasta bir millet yaratma çabası olarak görünen büyük bir taarruzla karşı karşıya. İdealist insan çok az kaldı ne yazık ki. Çoğunluğun kıblesi para ve kim vatan haini, kim vatansever bilinemez oldu. Bu ahir zaman hengamesinde vatanımızı, imanımızı ve cahil insanlarımızı korumak adına üzerimize düşeni yapmak boynumuzun borcu. Aksi takdirde hepimiz hem vebal alacak hem bu gidişle vatansız kalacağız Allah korusun.
2017 yılı son aylarından itibaren fizik tedavi uzmanlarınca bu ilacın ne kadar yazıldığına baksalar ortaya çıkacak her şey. Daha önce ağır yan etkileri ve 500 lira gibi fahiş fiyatı nedeniyle, kalça kırığı olmuş hastalarda mecbur kalındığında çok nadir tercih edilen ilaç nasıl olmuş, ne olmuş da bir dürüst eczacının bildirdiği gibi birden yüzlerce yazılmaya başlanmış?
Mağdur olmuş tüm hastalar gibi dürüst, idealist doktor, eczacı ve diğer sağlık personelinden de ellerini taşın altına sokmalarını bekliyorum. Başka Türkiye yok. Devlet malı deniz yemeyen domuz diyenlerden ve göz yumanlardan olmanın vebalini, acı sonuçlarını unutmayalım inşallah.
Sorumlular aman işimi kaybetmeyeyim, başım ağrımasın korkusunda. Hiç kimse devletinin altının oyulduğunun, yıkılabileceğinin, vatansız kalabileceğinin bilincinde ve korkusunda değil. Bu vatanı atalarımız canlarından, kanlarından, Nene Hatunlarımız bebelerinden vazgeçerek kurtardılar ve bize emanet ettiler oysa! Olay sadece tek hastane, tek doktor, tek ilaç değil ki. Pek çok yerde aynı katliam ve soygun yapılıyor.
Üstelik sağlık sektörü çalışanı ve hasta olarak otuz beş yıldır içinde olduğumdan bilgim dahilinde olan sadece. İstanbul'da bir şirkete ait olduğunu bildiğim devlet hastanelerindeki mr ve tomografi cihazları yirmi dört saat çalışıyor; takır takır para basıyor devletimiz lüzumlu lüzumsuz istenen tetkikler için. Yine özelde ve devlette sırf para için yapılan gereksiz tetkikler, işlemler, protezler, ameliyatlar. Daha pek çok sektörde de ne çok yolsuzluk, soygun var.
Başta da düşündüğüm gibi, hiç sonuç alamasam bile üzerime düşen insanlık ve vatandaşlık görevimi yapmış olacağım en azından. Hz. İbrahim'in yakılacağı ateşi ağzında bir damla su ile söndürmeye giden karınca misali ben de biliyorum ağzımdaki bir damla su ile bu ateşin sönmeyeceğini fakat hiç olmazsa tarafım belli olsun diye düşünüyorum. Ulaşamasam da yolunda ölmek nasip olur diyen aşık misali.
Her yazılan ilaçla devletimizin altı oyuldu.
Bu mensubu ve hasta olmakla haberdar, tanık olduğum sadece sağlık sektöründe, bir şirket, bir ilaçla yapılan katliam ve soygun. Hatta düpedüz soykırım!.. Üstelik paramızı da alarak...
Bugün virüs, aşı kaosu, paniğiyle dünyayı darmaduman eden acımasız ilaç kartellerinin yaptıklarından sadece bir kısmı...
Önce İsrail menşeli kortizonlarla kemiklerimiz eritildi, çare olarak dayatılan kemik erimesi iğneleriyle böbreklerimiz iflas ettiriliyor, sonra diyaliz. Kortizonla şişirilmiş insanlarımızın eklemleri de deforme olduğu için diz- kalça protezleri takılıyor şimdi de. Onlar her halukarda kazanıyor, biz kaybediyor, acı çekiyoruz.
Üstelik altı oyulan devletimiz, korku enerjisi salımı, panikle daha da bozulmaya çalışılan ekonomimizle, sinir sistemimizle zayıf düşürüp parçalamak, işgal etmek, sömürmek, köleleştirmek bütün gayeleri, hain emelleri.
İlaç kartellerinin maşası olmuş sağlık sektörü yetkilileri, çalışanları, üç buçuk yıldır bu soygun ve katliamı defalarca yazdığım halde sümenaltı eden özel hastane sahibi, üst düzey sağlığımızı korumakla görevli olanlar, haberdar olduğu halde bana ne, işimi kaybetmeyeyim neme lazım diyenler geldiğimiz bu günün, insanlığın karşı karşıya olduğu büyük tehlikenin, yaşadığımız korkunun, acının müsebbipleridir.
Rüşvet olarak kazandıkları için sevindikleri paranın onlara ne sağlık garantisi ne de vatan sağlayamayacağını anlayabilmişlerdir inşallah. Yoksa hala bu durumdan da çıkar hesabındalar mı!!!
Küresel güçlerin (Vahşi kapitalizmin) iki sömürü silahı; Silah sanayi ve ilaç sanayi, kendini yorma lütfen diyor arkadaşlarım da. Günden güne küsüp içime kapanmamak için kendimle mücadele halindeyim bu yüzden. Allah korusun. Ama biz de sahip çıkalım.
Güzel insanlarımız ve cennet vatanımıza sahip çıkabilmek adına, kendimiz ve mensubu olduğumuz kurumlardan sorumluyuz. Bu vatan hepimizin. Bu insanlar bizim. Biz sahip çıkarsak hepbirlikte batmayacağız..
Mehmet Akif' imizin;
“Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş.
Sesler de: ‘Vatan tehlikedeymiş. Batıyormuş! ‘
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da demiyor bir tarafından!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.”
Muhteşem mısralarında dediği gibi. Geç olmadan inşallah.
Amin Ya Rab'bi!
Adevviye Şeyda Karaslan
Tıp Bayramı / Soygun - Katliam
Yayınlanma :
14.03.2021 10:54
Güncelleme
: 14.03.2021 10:54
YAZARIN DİĞER YAZILARI