Tefekkür
Ne ilginç!..Az önce düşündüm de; bir zamanlar, o depresyon yıllarında, balkonumdaki bir iki çiçeğin susuzluktan öldüğünü gördüğüm halde bir bardak su dökemezdim. Market alışverişinde poşetlerin yapışmış ağızlarını açmak, yalnız kalırsam faturalarımı nasıl ödeyeceğim, çok sevdiğim karpuzumu nasıl taşıyacağım gibi şu an çocuk oyuncağı gelen işler gözümde ne büyük sorun, ne imkansız şeylerdi.
Hele arabasız, tek başıma bir yere gidip gelmek olacak şey değildi. Arabayla bir götürüp getiren olduğu için yollara hiç dikkat etmez, hiç bilmezdim çünkü.
Hayatımı kolaylaştıran gibi görünen bu koşullar aslında hayatımın dümeninde kendim olmadığım demekti fakat bunun da farkında değildim.Yıldırıcı zorluktaki hayat öyle yormuş, kendime olan güvenim öyle sarsılmıştı ki aksi bir hayatı da düşünemez olmuştum.
Şimdi anlıyorum ki, yaşadığım tüm hayal kırıklıkları, güvenimi yitirip hayatımdan çıkardıklarım için yaşadığım onca üzüntü kendi gücümün,değerimin farkına varabilmem, Rab'bimden başka kimseye ihtiyacım olmadığını anlayabilmem içinmiş.
Tek başıma yaşadığım son on üç yılda, ömrümce korktuğum ne varsa başıma geldi. Korktuklarımı çektim dendiği gibi. Hiç de korkulacak birşey olmadıklarını gördüm ve bir bir başardım Rab'bimin izni ve yardımıyla elhamdülillah.
Yıllarca bankomattan maaşımı çekmeyi bile bilmezken internetten piyasa öğrenip İstanbul'da tek başıma ev sattım. Doğduğum topraklara dönüp içi yapılmamış ev aldım. Ustaları bulup ne istediğimi tam anlatarak kendi zevkime göre planda değişiklik bile yaptırarak içini yaptırdım.
Eşyaları en ekonomik ve zevklisini arayıp bularak olmayan parayla tek tek aldım. Emeklilik sonrası çalıştığım özel hastanede, aşırı yorgunluk, yolsuzlukla mücadele ve bir tuzakla işten çıkarılmamla bir anda üstelik beşparasız da kalmama rağmen üstelik.
Üzerine tuz biber büyük bir hayal kırıklığı daha ve hastalığın ikinci taarruzuna, yedinci ameliyat ve ağır tedavilere rağmen üç buçuk yıl da anne babamın bakımıyla, aile sorunlarıyla uğraştım.
Bu esnada tek başıma, Umre'ye, çocuklarımı görmek için Amerika ve Litvanya'ya, Erenlerin izinde manevi seyahat serüvenimle de Balkan ülkeleri, Konya, Kars, Edirne, sayısız defa İstanbul, Eskişehir, Ankara, Manisa'ya. Kaz dağları, Bolu yedi göller, Hacıbektaş, Çanakkale, Denizli, Bursa, İzmir, Aydın, Malatya, Harput, Darende, Kastamonu, Çankırı, Kayseri, Sinop, Amasya, Giresun, Trabzon, Bayburt ve muhteşem bir final olan Erzurum'a gittim şükürler olsun. (Hatırlayabildiğim kadarıyla.)
Artık yalnızlık ve yolculuk hiç korkulacak birşey değil benim için. Altın kız çağımda özgür kız oldum, gönlümce yaşıyorum. Hayatıma hayır için gelene hoşgeldin, üzüp zarar verene kibarca güle güle demeyi bilerek. Lutfedene sonsuz şükür...
.... Bazen eskiler an'a uyar, hatırlamak iyi gelir. Günlerdir bir öğretmen evi bahçesinde çınar ağacı yapraklarının süslediği masanda tek başına oturup ne yaptığını, neyi, kimi beklediğini de unutmuşsundur. Pek önemi kalmamıştır artık ayrıntıların.
Eskiden içini yakan herşey tevekkülle takdire koşulsuz rıza ve sonsuz şükre dönmüştür. Kimseyi beklememen, ihtiyaçlarından, arzularından arınarak kimseden sevgi, ilgi dilenmemen gerektiğini öğrenmişsindir nihayet ve hayat böyle çok daha güzeldir.
Yunus'umuzun "Siz dahi sizde bulun benim bende bulduğumu." dizelerinin gereği bu muhakkak. Başka nasıl mümkün olabilirdi ki bizde olup bulmamız gerekeni bulmak!..İlla bir başına kalmak, kendinle meşgul olmak, içine bakmayı öğrenmek gerekiyordu. Öğreniyoruz böyle böyle, kırıla kırıla, ağlaya sızlaya da olsa çok şükür. Buluruz da inşaAllah. Amin.
Bu sabah harika bir aile fotoğrafı gördüm. "Dünyanın en güzel tablosu her birinin yüzü gülen mutlu bir aile fotoğrafıdır. " yazdım yoruma. Maşallahımı da eklemeyi unutmadım tabii.
Çok istediğin sınavındır sözü ne doğruymuş meğer. Takdirde ömrünün son döneminde tek başına kalmak varsa ne yapsan engel olamazmışsın. Hayatın, bir bardak çayın, tespihin ve çiçeklerin, pisiciklerinle ya da duruma göre bir çınar yaprağıyla mutluluk olarak bir kareye sığarmış.
Sevgi, huzur, dua ve şükürle. Her şeye rağmen, her koşulda, Rab'binin lütuflarının farkındalığıyla, coşkuyla, illa aşkla...
İlla Aşk /Adevviye Şeyda
Tefekkür
Yayınlanma :
21.11.2021 17:39
Güncelleme
: 21.11.2021 17:39
YAZARIN DİĞER YAZILARI