SMA Endüstrisi, Genetik Soygun ve Şüpheli Bir Ölüm.!
ZAN ile ve genetik hastalıkların tespit edileceği bahanesi ile masum bir bebeğin topuğu delinerek batırılan iğne, hakikatte sadece birkaç damla kan çekmiş olmaz.. O iğne aslında milyar dolarlık ilaç endüstrisinin karanlık dehlizlerine açılan bir kapıdır aynı zamanda.!
Türkiye'de her yıl ortalama 1 milyon bebeğin topuğundan alınan kan, "erken teşhis" maskesi altında SMA tuzağının ilk adımına dönüşüyor. Gördüğüm kadarı ile, nasıl ki Covid tuzağına yakalanmanın ilk adımı PCR testine girmek idiyse, aynen öylede bu meselede ilk adım ise; Genel Tarama Testleri kılıfı altında verilen Topuk Kanlarıdır.!
Peki Tüplere Aktığını Zannettiğimiz Bu Kanlar Gerçekte Nereye Akıyor.?
Dr. Savan Günay işte tam da bu soruya belki ölümü pahasına bir cevap veriyor; "Hacettepe'den yurt dışına götürülüyor.!'
Dr Savan GÜNAY diyor ki; “Herkesten NİYE alıyorsunuz kardeşim genetik materyalini.? Benden, benim ülkemin genetik materyali çalıyorsunuz. (Tapuk Kanı için söylüyor bunları..) Osman Durmuşun dediğini yapıyorsunuz. Bizden alamazsınız, almamalısınız. Eğer benim ülkem bunu (testleri) milli olarak yapacaksa yapsın. Ama Milli olarak yapılmıyor.. Hacettepe Üniversitesi alıyor onu. Oradan da yurt dışına yollanıyor.! Olmaz böyle şey."
Ne oldu sonra peki.? İşte bu açıklamayı yaptıktan bir süre sonra ilginç bir şekilde evinde ölü bulundu.! Kendiside zaten tehdit edildiğini söylüyordu. Fakat bu bir tesadüf mü, yoksa birilerinin "sessiz kalması gerekenler" listesine alıp kestiği bir ceza mı, belirsiz.!
Topuk Kanı alınmasında ki gizli gerçek ise; O kanların, sadece ilaç lobilerinin kasalarını doldurmakla kalmayıp, Anadolu'nun genetik şifresinide alıp biyolojik savaşın hammaddesi yapılması olabilir..
SMA Bahanesiyle GENETİK CASUSLUK MU.?
Dr. Uğur Yılmaz'dan Çarpıcı İtiraf:
“Yeni doğan taraması adı altında toplanan topuk kanı örnekleri, sadece hastalık taranması için değil; uzun vadeli genetik veri tabanlarının oluşturulması açısından da büyük bir önem taşımaktadır. Bu verilerin nereye gittiği ve nasıl kullanıldığı ise kamuoyunun bilgi sahibi olmadığı kritik bir meseledir.”
Şu durumda Topuk Kanı taramaları, SMA ilaçları için hasta üretmeninde ötesinde bir amaca hizmet ediyor gibi. O da Türkiye'nin genetik veri tabanını ele geçirmek. Bu kan örnekleri, yurt dışındaki biyoteknoloji devlerine "Araştırma" adı altında gönderiliyor hatta satılıyor bile olabilir..
1999 YILINDAKİ İLİK SKANDALININ KORKUNÇ MİRASI;
"1999 yılında Oktar Babuna'nın kampanyasında 120 bin kan örneği ABD'ye kaçırılmışdı. Eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş o dönem bunun çok mücadelesini vermiş ve uyarmıştı; "Gen haritamız çalındı, bize özel virüs üretebilirler!"
Evet bu cümleleri sokakta ki sıradan bir adam değil Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı ve bir TIP DOKTORU söylüyordu. Demek bu bir komplo teorisi değildi. Üstelik bu, taa 90'lı yılların teknolojisi ile bile mümkündü.. Şimdi ise 2025 yılını yaşıyorduk.
Ve eski Sağlık Bakanı Osman DURMUŞ ayrıca şunları söylüyordu; "Gen haritası biyolojik savaşın ön çalışmalarıdır. Irak Savaşı'nda ABD Hava Kuvvetleri, Irak hava sahasına grip virüsü saldı. Irak askerlerinin birçoğu paçavra adı verilen hastalık nedeniyle savaşma kabiliyetini yitirdi. Bu tehdit bizim ordumuz için de geçerlidir. Babuna için gerçekleştirilen kampanya sonrası gen haritamız çıkartıldı. Muhtemel bir savaşta bizim genlerimize duyarlı virüs üretip, Türk askerlerinde savaşacak güç bırakmayabilirler.
Evet o zaman bunlar konuşulmuş ve yaşanmışken şimdi ise aynı oyun, "rutin tarama" maskesiyle her gün yaklaşık 3.000 bebeğin topuğundan alınan kanla sanki yeniden sahneleniyor!"
Topuk Kanı = Biyolojik Silah Hammaddesi mi.?
2024 Yılında Yapılan KVKK Değişikliği İle Aslında Genetik Bir Soyguna Yol Açılmış oldu.
Malum, Kişisel Verileri Koruma Kanunun'nun (KVKK) 6. Madde ikinci fıkrası ve 9. Maddelerinde yapılan bu değişiklikler ile özellikle, yurtdışına veri aktarımı ve özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartları hususlarında önemli değişikliğe gidilmişti.
Yapılan bu değişiklik ile aslında "özel nitelikli kişisel verilerin" (DNA, kan, genetik veri) yurt dışına aktarımına da kapı aralanmış, yeşil ışık yakılmış oldu.!
Perde Arkasında; Ben bu değişikliğin ilaç ve biyoteknoloji lobilerinin baskısıyla yapıldığını düşünüyorum.
Netice olarak; Artık bebeğinizin DNA'sı, en özel ve sır bigileri "veri paylaşımı" adı altında yabancı şirketlere gidiyor, aktarılıyor hatta satılıyor bile olabilir.!
Neden Israrla Topuk Kanı.?
Prof. Alişan Yıldıran "Tükürük veya idrar testi varken topuk delmek, genetik materyal istismarının en acımasız yoludur!" diyor.
Prof. YILDIRAN'a göre Topuk Kanında ki sakıncalar; "Ağrı, enfeksyon riski ve gereğinden fazla genetik meteryal alınması" şeklinde toparlanabilir..
Özetle Dostlar; KAN, DNA çalmanın ve VERİ soygununun en kanıt taşıyıcısıdır.!
KAN, genetik casusluğun altın bir anahtarıdır.!
Ve KAN, DNA hırsızlarının belki en değerli ganimetidir.
Korkutan Şüphe:
Gelen bilgiler, yurt dışına gönderilen biyolojik örneklerin çoğunluğunun "'küresel araştırma" adı altında genetik veri bankalarına aktarıldığı yönünde..
CRISPR teknolojisinin askerî alandaki karanlık potansiyeli ise (örneğin hedefe yönelik biyolojik silahlar), eğer yurt dışına kaçırılan genetik verilerle birleşirse, eski bakan Osman Durmuş'un 1999'daki o malum uyarılarını ve şüphelerini haklı kılabilir. DARPA'nın mevcut genom projeleri ise bu riskin somut kanıtıdır.!
Özetle; Bazı SMA laboratuvarları, hakikatte ve netice itibari ile aslında bir nevi Casusluk üssü olabilir.! Orada ki çalışan yada yetkililerin bundan habersiz olmaları ise bu neticeyi değiştirmeyecektir.
Türk Genlerinin CRISPR ve Askeri Projelerde Deney Masasında olma ihtimalinden açıkçası ben titriyorum..
"CRISPR" gibi çok yüksek bir teknoloji ve bunun şerre kullanımı neticesinde bebeklerin dahi genetiği değiştirilerek "süper ama itaatkar asker" veya "ömür boyu ilaç bağımlısı bireylerin" oluşturulabileceği ihtimali açıkçası beni çok ürkütüyor.. İşte tüm bu projeler, yurt dışına çıkarılan o DNA'larla besleniyor.!
Halk Ne Yapmalı.? Devrimsel Bir Zihniyet Değişimi Şart Gözüküyor.
Acil Adımlar;
1.TOPUK KANINA HAYIR! denilmeli.
- Hiçbir bebeğin topuğu delinmemeli ve bu uygulama derhal durdurulmalıdır.
- Fakat bu hedef için Sağlık Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığıda şikayet ve ihbar yağmuruna tutulmalıdır.
- Hiç bir garanti verilmeyen, tedavi garantiside verilmeyen, üstelik yüksek oranda yanlış sonuç verdiği bilinen, dahası klinik sonuçlara göre değilde gen taraması üzerine kurgulanıp sahte hasta ilan edilme potandiyeline sahip, Topuk Kanı Testi reddedilmelidir.!
- Aileler bu konuda yüksek bir direnç sergilemeli, hatta uzun ve zorlu bir mücadeleyi göze alıp bunu zihnen kabullenmelidir.. Çünkü mesele çok büyük, riskli ve konu ise bebektir. Bir bebeğin sağlığı ve geleceğidir.
2. Sağlık Bakanlığı Acil Cevap Vermeli ve Açıklama Yapmalıdır.
Hangi ülkelere, hangi labaratuvarlara, ne için ve kaç örnek gönderildiği ile alakalı açıklama yapıp kamuoyu aydınlatılmalıdır.
3; Dr. Savan Günay'ın iddiaları ve ölümü soruşturmalıdır.
Siyasi Çağrı:
- Milletvekilleri derhal harekete geçmeli KVKK 6 ve 9. Maddeler ya acilen iptal edilmeli yada gerekli düzeltilme yapılmalıdır.
- Düzenleme yapılana kadar Topuk kanı örneklerinin yurt dışına çıkışı kesin olarak yasaklanmalıdır.
- Dr. Savan Günay'ın ölümü bağımsız bir heyetle yeniden soruşturulmalıdır.
Çünkü bu bir varolma savaşıdır.!
"Ey Anadolu İnsanı.!
Biliniz ki, bebeğinizin topuğundan akan kan, atalarınızdan miras kalan genetik bir kodunuzdur.!
O kod, sizlerin kim olduğunun şifresidir.
Onu aldırmak yada çaldırmak ise, çocuğunuzun geleceğini laboratuvar kobaylığına belki satmak-teslim etmektir.
Onu kaptırmak, Anadolunun genetik tapusunun yabancı labaratuvarlara kanla imzalanmış bir teslim belgesidir..
Dr. Savan Günay işte bu gerçeği görmüş ve tepki vermişti. Fakat beklenmeyen bir şekilde ölüsü bulundu, belkide susturuldu..
Sizler YA bebeklerinizin kanı üzerinden dönen ticari bir rant'a engel olacaksınız YA DA bir damla kanın peşinde ve gölgesinde milyarlarca dolarlık rant endüstrisine bilmeden ortak olacaksınız.?
Fakat biliniz ki; 2025 yılında, bilgi ve internet çağında, üstelik bir çok kez uyarılmanıza rağmen "BEN BİLMİYORDUM" demek hakikat nazarında geçerli bir mazeret olmayacaktır..
Çünkü bu satırları okuduğunuz an, BİLMİYORDUM deme hakkınız bitiyor.
Ve hiç unutmayınız ki; BİYOLOJİK İŞGAL'İN ŞİFRESİ, BEBEKLERİMİZİN TOPUKLARINDA KIRILIYOR.!
Mesele asla "bir damla kandan ne olacak ki.." meselesi değildir.
DNA'sını koruyamayan bir millet biyolojik köleliğe mahkûmdur.!
Seçim Elbette ki Sizlerin..
Fakat Allah'ın sizlerde hem bir nimeti hem bir emaneti olan bebeklerinizi
Sağlık alanından gelen biyolojik bir tehdid ve tehlikeye karşı korumanın, sizlerin en asli vazifeniz olduğunu hiç unutmayınız..
Haydi, gelin şimdi hep birlikte haykıralım;
"TOPUĞUMUZDAN BİR DAMLA KAN, VATANIMIZDAN BİR KARIŞ TOPRAK ALAMAZSINIZ-ÇALAMAZSINIZ.!
Ve susmayalım.. Çünkü susanlar, alınan-çalınan her damla kanın ortağı olabilir..
Selam, Dua ve Hürmet ile..
Yorumlar
Kalan Karakter: