TARİHTEN İBRETLİK OLAYLAR ve İBRETLİK ÖLÜMLER
Dünyanın en güçlü imparatorlarından biri olan ve ilk parayı basan Lidya Kralı Kroisos, ünlü Filozof Solon ile bir zamanlar; aynı sınıfta, aynı sırada, aynı öğretmenlerden ders alırlar. Biri filozof, diğeri tarihin ünlü kralı olur. Gün gelir kendi ihtişamını göstermek üzere Sart’taki sarayına arkadaşı Solon’u davet eder. Kroisos arkadaşını on beş gün sarayda misafir eder. Kuş sütü hariç bütün ikramlarıyla arkadaşını ağırlar. Kroisos mağrur bir şekilde : “ Durumumu nasıl buldun?” der. On beş gün sonra arkadaşı Solon, saraydan ayrılırken… Solon :‘‘ Sonunu görmeden bir şey diyemem .” diye cevaplar. Vedalaşarak ayrılır.
Kroisos, yıllar sonra Perslerle yaptığı bir savaşta mağlup olur, Pers Kralına esir düşer. Kroisos, yakılmak üzere ateşe doğru götürülürken : “ Ah, Solon ! Ah ,Solon !” diye bağırmaya başlamış. Bu sözü duyan Pers Kralı, ne demek istediğini sorduğunda Solon’un kendisine verdiği öğüdün doğru çıktığını söylemiş. Solon, ona bir gün sohbetinde demiş ki: “ Talih, ne kadar güler yüz gösterirse göstersin, ömürlerinin son gününe geçmeden insanlar kendilerini mutlu kılmamalı. Çünkü Tanrılarımız hazla, kederi, birleştirip karıştırmak istemişler. Başaramayınca da bari bunları kuyruklarından birbirine bağlayalım, demişler ve sevinçle kederi kuyruklarından birbirine bağlamışlar.
Bugün gülüyorsan yarın ağlamaya da hazır olacaksın. Çünkü insan hayatı kararsız ve değişkendir. Ani bir rüzgâr yüzünden bir durumdan başka bir duruma geçiverir. Hazmedersen sevinmek de ağlamak da bir zevktir.” diye arkadaşına filozofça bir nasihat etmiş.”
Onun için de şair:
İnsan son gününü beklemeli, her zaman;
Mutlu dememeli, ona ölmeden,
Cenaze kaldırılmadan…
Tarih çok enteresan olaylarla doludur. İskender’den sonra onun yerine geçen Makedonya krallarından bazılarının Roma’da; dülgerlik, marangozluk, badanacılık yaptıkları, Sicilya’da mafya babalarının çocuk bakıcısı olarak çalıştıkları tarihte sabittir. Bunca orduları yönetmiş, Dünya’nın yarısını fethetmiş, Roma Kralı Pompeius ... Mısır Kralının uşaklarına, yalvarma zavallılığına düşürülmüştür. Koca Pompeius altı ay daha az yaşamış olsaydı bu hâle düşmeyecekti. İtalya’yı uzun süre titreten Milano Dukası Sforza, zindanda çıldırarak ölmüştür.
Hz. İbrahim’in yaşıtı haşa Allah’a meydan okuyan Nemrud’un ölümüne beynine giren bir sivrisineğin sebep olduğu anlatılır. Rivayet olunur ki beynine giren sinek beyninde öyle bir kaşıntı oluşturur ki o günün ünlü hazıkları ( doktorları) çare bulamazlar. Beynindeki kaşıntının ve sızının giderilmesi için başını tokmatlatmış, başına vuruldukça rahatlayan Nemrut daha sert vurulmasını emretmiştir. Yine de kafi gelmeyince dört duvara başını toslaya toslaya son nefesini vermiştir..
Koca ateşin yakmadığı Hz. İbrahim ve bir sineğin ( mikrobun) ölümüne sebep olduğu Nemrut. Bugün bize sinek olarak anlatılan Nemrut’un ölümünün aynısı 20. Yüzyılda bütün dinlere savaş açan “ Din halkın afyonudur” görüşüyle ortaya çıkan ve dini yer yüzünden kovmak isteyen Lenin de Nemrut gibi Allah’a savaş açanlardan biriydi. Onun ölümü de beyninde oluşan yüzlerce sifilis adlı mikrobun verdiği ıstırap sonucu tıpkı Nemrut gibi çığlıklar içinde can verir. Buyurn Lenin’in ölümünü, Lenin’in doktorları Dr. Viktor Petroviç ile Dr. Ods ‘tan dinleyelim.
“Milyonlarca masumun ölümüne sebep olan, bütün ülkelerin korkulu rüyası komünizmin kurucusu Lenin çıldırarak can verdi. Hastalığı 1922 de beyin kanamasından sonra hızla ilerleyen felçle başladı.54 yaşında ölümüne yol açan hastalığın devrin en yaygın zührevi hastalığı Sifilis kanseri olduğu yapılan otopside anlaşıldı. Otopside bulunan Dr. Ods,Lenin’in beyninde oldukça irili ufaklı bir çok anormal tümür bulunduğunu ancak yıllar sonra açıklayabildi. Ama Lenin’in asıl hastalığı yine otopsiyi yapan gruptaki Rus Dr. Viktor Petroviç Ossi pov.
Lenin’in beyninde oluşan sifilis kanseri dolayısıyla felçle başlayan hastalığı, krizlerle revam eti. Kirizler, deliliğe varan anormal davranışlar ve hafıza kaybı gibi belirtilerle yüzü tamamen değişmişti. Moskova’ya 60 km. mesafedeki Datça’da hasta yatarken uzak evlerden bile duyulan bağırış ve çığlıkları durdurulamamıştı. Ölümüne kadar yanında bulunan eşi, kız kardeşi Vlademir İlyyiç’den ve doktorlarından insanlık namına yalvarırcasına siyanür talep etmiştir. Istırabı dayanılmaz hale gelince Stalin’in de müsaadesiyle zehirli iğne enjekte edilerek 21 Ocak 1924 tarihinde 54 yaşında iken ölmüştür. Ölürken bedeni adeta bir kemik yığını hale gelmişti.”
Asırlar öncesi bir ateistin ölümü ile asırlar sonra azılı bir ateistin ölümü, o beyni verip te, vereni idrak edemeyen beyinlere gözle görülmeyen mini minnacık mikroplar fazla bile gelmiştir.
Allah’ın yumruğunun sedası yoktur / Vurdu mu da devası yoktur.
İnşallah günümüz zalimleri, insanların yuvalarını başına yıkan, bebek katili başta Ntanyahu olmak üzere, dünyada ayak bastıkları her bölgeyi kan gölü haline getiren Amerikan Conileri Joe Biden’lerin de sonunu görmek nasip olur.
Not: “ O gün, bazı yüzler ağarır, bazı yüzler de kararır.” Al-i İmran 106
54 Yaşındaki Lenin’in siması ile 92 yaşındaki bir Allah dostunun siması. Hiç dünyada ağaran yüz öbür dünyada kararır mı? Ve dünyada kararan yüz de hiç ahirette ağarır mı?
www.kadirkeskin.net
Yorumlar
Kalan Karakter: