Hoş Gelsin Sonbahar
Günlerdir süren deli sıcaklardan sonra nihayet yağmur yağdı dün akşam salihler şehrinde. Yaz akşamı güzelliğinde birden gelen serinlik, sertçe esen rüzgar sonbaharın kokusunu getirdi. Yıllardır hep olduğu gibi, yeni bir dönem sevinci, tekamül sonucu farkındalıklarıyla ve vazgeçtiklerimizin hüznüyle...
Sertçe esen, hafifçe üşütmesinden çok hüzünlendiren hazan rüzgarıyla, bütün yaz doyamamış gibi bir deli aşkla son şarkılarını söyleyen ağustos böcekleri, gecenin gizemi, kucağında pisiciğiyle balkonunda bir başına derin düşüncelere dalmış biçare aşığı ağlatmak için yarışta sanki...
Ağustosun ikinci yarısı hep bir dönüm noktası, yepyeni başlangıçlara vesile oldu ömrümce. Uzunca bir çile, deli yorgunluklara gebe başlangıçlar. O çilelerin, yorgunlukların, çok sonraki mutlu gelişmelere, güzel günlere erişebilme koşulları olduğunu çok sonra anlıyor insan. Ölümden başka her şeyin bir çaresi, illa bir umut kırıntısı olduğunu da...
O umut kırıntısına tutunup nelere dayanıyor, aşk ile dağları delmenin ne olduğunu da öğreniyorsun. Yeter ki yaşadığın her şeyin Rab'binin muradı doğrultusunda, illa rıza dairesinde olduğundan şüphen olmasın.
O yanında ise isterse başka hiç kimse olmasın!..
2010 Ağustosu en zor ve en güzel dönemin başlangıcı olmuştu. Artık geçmişten kurtulma kararında olduğum halde bazı özel zamanları hatırlamadan edemiyorum hala. İstanbul'daki işimden istifa ederek azıcık eşyamı küçük bir kamyonete yükleyip otuz beş yıl sonra doğduğum topraklara gittiğim gibi tek başıma geri dönme, sıfırdan yeniden hayat kurma telaşı, cesareti ve yorgunluğu zamanları gibi. Akıl almaz koşullarda üstelik...
On yıl önce yabancı bir evde yalnız ilk gecemi geçirmiştim. Yıllar sonra bu halde, bu duygularda olacağım aklımın ucundan bile geçmemişti o günlerde. Her şey duygusal bir Türk filmi güzelliğindeydi olağan dışı koşullarına ve tüm belirsizliğine rağmen. Kırk sekiz yaşıma ve dramatik filmleri aratmayacak derecede sayısız talihsizlik dolu zor hayatıma rağmen hala romantik, hayalperest küçük kızdım. Her şeyi, herkesi seven, söylenen herşeye hemen inanan.
Neler yaşadım, nasıl da dayandım çok şükür Rab'bimin yardımıyla. Tek başıma kaldım, bütün hayallerim, inançlarım yıkıldı ama biri hariç çok şükür. Rab'bime, yaşattığı herşeyin illa hayrımıza olduğuna inancım...
Alt üst olan hayatım, paramparça kalbim ve yıkılan hayallerimin altından bambaşka bir beni, Adevviye Şeyda'yı lutfetti çok şükür Rab'bim. O paramparça kalp, geceler boyu gök yüzüne bakarak döktüğü gözyaşlarıyla yıkanıp temizlendi, yenilendi; incecik, hassas, billur bir küreye dönüştü adeta. Yaşadığı her şeyi berrak bir suda izler gibi apaçık, riyasız gösteren, bakanın kendini gördüğü parlak bir ayna. Seven, gül olan kendi güzelliğini gördü, nefret eden, dikene odaklanan kendi dikenini...
Hayatının sonbaharında öyle bir hale gelirsin ki, seni artık maruz kaldığın hiç bir şey şaşırtamaz, üzemez olur.
Gözünde, yüreğinde büyüttüğün herkes olması gereken, hak ettiği yere iner ve sen her seferinde büyük bir yükten daha kurtulmuş, biraz daha özgürleşmiş olursun. Ta ki hayatın, yüreğin, hep olmasından korktuğun ürkütücü ıssızlığına ulaşana dek...
Korktuğun hiç bir şeyin bir anlamı ve Rab'binden başka kimseye karşı yükümlülüğünün olmadığı farkındalığıyla; herkese, her şeye rağmen; acı çekerek, büyük bedeller ödeyerek öğrenmiş de olsan, kendine yetebilmeyi başarmış olmanın dinginliği içinde, çiçeklere sarılıp, kalan ömrünü huzurla tamamlamaktan başka bir şeycik istemezsin.
Sözün; "Gölge etmesinler yeter, başka ihsan istemem kimseden!.." olur.
Eskiden içini yakan herşey tevekkülle takdire koşulsuz rıza ve sonsuz şükre dönmüştür. Kimseyi beklememen, ihtiyaçlarından, arzularından arınıp kimseden sevgi, ilgi dilenmemen gerektiğini öğrenmişsindir nihayet ve hayat böyle çok daha güzeldir.
Yunus'umuzun "Siz dahi sizde bulun benim bende bulduğumu." dizelerinin gereğidir bu muhakkak. Başka nasıl mümkün olabilirdi ki bizde olup bulmamız gerekeni bulmak!.. İlla bir başına kalıp kendinle meşgul olmak, içine bakmayı öğrenmek gerekiyordu. Öğreniyoruz böyle böyle, kırıla kırıla, ağlaya sızlaya da olsa çok şükür. Buluruz da inşallah.
Çok şükür artık farkındayım ki yaşadığım her şey bu huzurlu, kendine yetebilen halime gelebilmeme vesile lütufları, dersleriymiş. Kendi gücümün, değerimin farkına varabilmem, kendime yetebilmem, kendisinden başka kimseye güvenmemem, kimseden bir şey beklememeyi öğrenmem içinmiş.
Artık biliyorum ki yüce Rab'bim kendisinden başka kimselere bel bağlamamı, dayanmamı istemiyor. Sadece kendisine sığınarak, kendime, lütfu hislerime güvenerek tek başıma dosdoğru yolunda yürümeye devam etmemi istiyor...
EyvAllah!.. Amenna Rab'bim. Tam bir teslimiyet, koşulsuz rıza ve sonsuz şükürlerle hem de. Üzerimdeki muradından başka bir muradım yok artık çok şükür. Yeter ki sen terketme, gözden çıkarma, rızana erişebilmem için şans vermeye devam et.
Halin ile hallenmiş olarak, hizmetine, yakınlığına gebe bir dönem olsun bu sefer. Amin Ya Rab'bi!.
Hoş gelsin sonbahar, hoş gelsin iflah olmaz aşık kulların gözdesi, doyumsuz hüzün dolu güzelim hazan mevsimi...
"Sonbahar geliyor serçe
Yuvanı ne yapacaksın?
Ayva çiçek açmadan önce.
Meyvelerin içi geçecek
Rüzgâr başka çeşit esecek
Yağmurlarla ıslanacaksın.
Halbuki ne kadar sıcaksın! "
Cahit Külebi
İlla Aşk / Adevviye Şeyda
Hoş Gelsin Sonbahar
Yayınlanma :
15.08.2021 16:58
Güncelleme
: 15.08.2021 16:58
YAZARIN DİĞER YAZILARI