....Bakma boynu bükük olduğuma, ağladığıma; en bahtiyar kulunum lütuflarınla...
Düzenli yazmak ve paylaşmak, ilk gençlik yıllarımda hergün dertleştiğim, sır gibi saklı iken, bir nebze faydalı olabilme umuduyla artık herkese açtığım hatıra, şiir defterim gibi rahatlama sebebim. Akşam olduğunda tek keyif içeceğim olan gönlüm gibi buruk lezzetli çayımı yudumlarken o günkü yaşadıklarımı, duygularımı yazma ihtiyacı önlenemez hal alıyor. Az önce de olduğu gibi...
Haftalardır iş başvurusu tedirginliği içinde olmam sebepsiz değilmiş meğer. Zor bir öğleden sonra geçirdim cidden. Evimden çıkıp çarşıya doğru yürürken ilk sınavım da çıktı karşıma hemen. Artık karşılaşmanın sadece acı verdiği hayatımın en büyük hayal kırıklığı sebebi insanla karşılaştım ve bir anlık göz teması sonrası başımı eğip geçtim. İkindi ezanı okunuyordu. Kalbimi yokladım; ne kızgınlık, ne nefret, ne de isyan yoktu çok şükür. Sadece kırıktı ve için için ağlıyordu...
Bir iki dakika için de gözlerim de söz dinlemedi, kalbime eşlik etti sıcacık incileriyle. Başımı kaldırıp gökyüzüne baktım çok zorlandığım zamanlarda hep yaptığım gibi. Bakma boynu bükük olduğuma, ağladığıma, en bahtiyar kulunum lütuflarınla dedim. O kusursuz davetin son mısrasına eşlik ettim. Derinden bir kelime-i şehâdetle kalbimi teskin ettim.
Yaşadığım şehirde başvuru yapabileceğim üç tane özel hastane vardı fakat yine yüreğimin götürdüğü yere, beş yıl önce, hasta sağlığını hiçe sayan uygulamalarına karşı çıktım diye düzmece bir tuzakla işten çıkarıldığım hastaneye gittim.
O sıfırdan yeni düzen kurduğum zor yılımda, açılış yoğunluğuna rağmen üç teknikerlik iş yaptığım, hurda cihazları ve hazırlıksızlıkları nedeniyle problem yaşanmasına, açık vermelerine engel olduğum halde, yıldırma, istifaya zorlama taktikleriyle kırk günlük çile sonunda işten çıkarıldığım, ödemelerim nedeniyle ayda 100 lira bile olmayan para ile geçinmek zorunda bırakan hastaneye...
Giderken o düzenbaz ekibin gitmiş olması, benim haklı olduğumu anlayarak destekleyen yönetimdeki tek doktor beyin orada olması umudundaydım fakat daha asansörde sorduğum görevliden o idealist hekimin çoktan uzaklaştırıldığını öğrendim, üzüldüm...
En üst kattaki personel müdiresi hanıma başvurumu yaptığım anda yan taraftaki toplantı odasının kapısı açıldı. Düzenbaz ekip yine ne şeytani kararlar almış olmalılar ki büyük bir gururla, sanki dünyanın en başarılı ameliyatını yapmış duayen cerrah edasıyla çıktılar.
Onları görünce yüreğim iyice sıkıştı. Müdire hanım biliyormuş çıkarılma hikayemi meğer. Benden çok üzüldü sanki. Yüzüme baktı acı bir ifadeyle. Özür dilerim, onların gitmiş olabileceklerini düşünmüştüm, vazgeçtim başvurudan dedim. O da sessizce buradalar hala maalesef dedi.
Müsade isteyip ayrıldım. Evden çıktığımdan beridir içimden yaptığım zikrime ara vermeden yine kalbimi yokladım ve yine kızgınlık, kin, nefret yoktu çok şükür. Yine sadece kırıktı ve için için ağlıyordu...
Banka ödemelerimi halledip alışverişimi yaptım. Buruk ancak selim bir kalple evime döndüm. Bazı hesapların bu dünyada kapanmadığı, ilahi adaletin bir şekilde illa tecelli edeceğine sonsuz inançla...
Yolumu gözleyen pisiciklerimin çok sevdikleri mamalarını verdim. Akşam yemeğimi hazırlayıp, huzurla, şükürle yedim. Çayımı yudumlarken pisiciklerim de pencereden beni seyrediyorlardı. Hep olduğu gibi üzgün olduğumu hissetmiş, üzülme yalnız değilsin, bak biz varız seni çok seven ve sana ihtiyacı olan diyorlardı adeta. Sevgi ve minnet dolu bir bakışla, gördünüz mü, beş yıldır olduğu gibi iş bulamadık ancak yine mamanızı alabildik. Yine aç bırakmadı. En alasından doyurdu bizi Rab'bimiz dedim.
Onaylarcasına baktılar. Sanki bizim hiç tereddütümüz olmaz ki zaten der gibiydiler. Benim de hiç olmadı ve hala yok çok şükür. Bütün lütuflarına sonsuz şükür... Hakkını verebilmeyi, daim hizmetkarlarından olabilmeyi de nasip eylesin. Amin Ya Rab'bi!..
Herşeye rağmen, her koşulda, Rab'binin lütuflarının farkındalığıyla, daim şükürle, coşkuyla, illa aşkla yaşamaya devam edebilmeyi de...
İlla Aşk / Adevviye Şeyda
19 mart 2015/Salihli
Hayırlı sabahlar. Sevgiler.
GAZEL
Gülistana uğrayıp geçmiş mehpâre bugün,
Sâye etmiş ruyine zülf-ü avâre bugün.
Döküp siyah saçını setretmiş gerdanını,
Ayna bahtına küsmüş yasta biçâre bugün.
Saklayıp gözyaşını bülbül-ü nâlânından,
İçin için ağlayıp bağlamış kâre bugün.
Salmış tir-i müjgânın sine-yi âdu sanıp,
Aşıkının gönlüne bırakmış yâre bugün.
Naz ile sitem etmiş şol baht-ı nâdânına,
Düşmüş kahır çölünde derd-i efkâre bugün.
Çekip âşinalardan selâm sabah faslını,
Meyletmiş inadından dâd-ı ağyâre bugün.
Bus etmiş yürüdükçe çemenzârı dâmeni,
Pâyının bastığı yer tutuşmuş nâre bugün.
İbrahim'e hışm ile nim nazarın gönderip
Çekmiş civârına bir ateşten hâre bugün.
İbrahim Sağır
Yorumlar
Kalan Karakter: