Beş yıl kadar önceydi. Çarşıda olduğum bir gün uzaktan evime döneceğim minibüsün durağa geldiğini gördüm. Durakta fazla beklemezdi ve bulunduğum yerden yetişmem imkansızdı.
Nasılsa sonraki minibüse kaldım düşüncesiyle ağırdan aldım fakat minübüs dakikalardır bekliyordu.
Yolcular inip bindiği, kapılar kapandığı halde duruyordu hala. Merakla izlerken, kapanmış kapı tekrar açıldı ve muavin sanki minibüse bineceğimi bilir gibi onca uzaklıktan bana el edip "Koş abla koş!.." diye seslenmeye başladı. Bu işte bir hikmet olduğunu sezdim.Koşup minibüsteki tek boş koltuğa oturdum.
Yanımdaki koltukta yaşlı bir teyze vardı. Muavin ücretleri istediğinde verecek minübüs parası yoktu. Sessizce gereğini yaptıktan sonra, bu kadar ısrarla beklenmemin sadece minübüs ücreti için olmayacağı sezgisiyle asıl gayeyi anlamak için teyzeyle konuşmaya başladım.
Yeni vefat eden engelli kızını ziyarete mezarlığa gitmeye çalışıyormuş meğer. Başka kimsen, gelirin var mı sorularıyla sessizce kısa bir söyleşi sonucu; bir kenar mahallede yaşadığını, temizliğe giderek evini geçindiren, çocuklarının ihtiyaçlarını gidermeye çalışan dul komşusunun, gün boyu temizlik karşılığı kazandığı 70 liranın 10 lirasını vermesiyle geçindiğini öğrendim.
O gün bankamatikten neden her zamankinden çok para çektiğimi de anladım ve sevinçle, sessizce gereğini yaptım. Gözleri dolu dolu parlayarak parayı alırken dudaklarından dökülen dua, ve sonraki cümleyle ürperdim. Gözlerim dolup taştı, gönlüm alev alev yanmaya başladı.
Teyzeciğin, güzelim ege şivesiyle, masumane, samimi duası ve cümlesi şuydu:
"Ayağına daş bile deymesin gızım. Bu sabah namazcazımı gılıp dua etdiydim. Alla'm ekmeciğimi alcek param yok, nolur bu gün karşıma bir hayırsever çıkar dediydim."
Yüce Rab'bim yüz elli bin nüfuslu bu koca şehirde, emekli halimle bana nasip etmişti bu içten duaya icabetine vesile olmayı.
Demek hayırsever kullarından sayıyordu ha beni!.. Nasıl yanmazdı ki biçare aşık kulu Adevviye Şeyda'nın kırık gönlü şimdi!..
Minübüsten inip evime yürürken, iyi ki arabam yok ve toplu taşıma araçlarını kullanmak zorundayım dedim önce. Yoksa hiç haberim olmazdı bu ninecik ve sadece elimi uzatıp yüksek otobüs koltuğuna binmesine yardım ettiğimde, "Sen benim elimden tuttun, Allah da senin elinden tutsun!" duasını aldığım ve anne babama gitmek üzere otogarda beklerken gördüğüm, köyünden kalkıp gelmiş, yaşlı parasını alamamış ve zenginin keyfi çatasıya fakirin canı çıkcek serzenişiyle yüreğimi dağlayan teyzeler gibi pek çok insanımızdan.
Daha sonra o düzenli bir gelir olmayan, iş çıkarsa, üstelik başkasının evini temizleyerek kazandığı 70 liranın yedide birini yaşlı komşusuna düzenli olarak veren cennet kadınını düşündüm. Bizim insanımızın içinde böyle nice cevherler vardı, özümüzde yardımlaşma vardı çok şükür.
Önceki gün köylü pazarından ihtiyaçlarımı almış otobüs durağına yürürken, pazar girişindeki, normalde hiç bakmadığım küçük giyim mağazasında, hiç tarzım olmayan asılı uzun yelek dikkatimi çekti. Girip denemek istedim hiç alma niyetim ve ihtiyacım da olmadığı halde.
O esnada esnaf genç, ellili yaşlarda bir hanımın istediği genç erkek pantolonunu gösteriyor, kadın zaten ucuz bir mağaza olduğu halde pazarlıkla biraz indirim yaptırmaya çalışıyordu.
Yeleği denerken kulak misafiri olmuş diyaloğu dinliyordum. Esnaf gence, oğlum bu pantolonu anne babası ayrılmış, ortada kalmış, sanayide günlük düşük ücretle çalışan on üç yaşındaki akrabam için alıyorum, giyecek doğru dürüst bişeyi yok. Avlumdaki barakada kalıyor, çamaşırlarını ben yıkadığım için biliyorum diyordu hanım.
O anda o küçük delikanlı gözümde canlandı. Yüreğim delindi adeta. Kadına Allah sizden razı olsun duamla birlikte avucumdaki parayı uzattım. Hayır niyetim vardı. O küçük delikanlıya katkım olsun, lütfen alın dedim.
Kadın parayı görünce şaşırdı. Kendisinin de kıt kanaat geçindiği üstünden başından belliydi.
Sağolun ancak kabul edemem, çocuk çok gururlu, almaz bende kalır sizi bulup geri veremem dedi. Bu davranışla duygularım iyice taştı. Ne olur alın, niyetim yerine gelsin, başka bir ihtiyaç sahibine verin almazsa dedim. Kadın bir an düşündü, mahallede çok yoksul, kimsesiz bir teyze var, ona götüreyim dedi sevinçle.
Birbirimize hayır dualarla vedalaşıp ayrıldık.
Dönüş için otobüs beklerken bir yandan zikrimi yapıyor, Rabbimin ihtiyaç içindeki kulları için yine kullarını görevlendirişine hayretlerle sonsuz şükürler ediyor, üşümüş yanaklarımı sıcacık yakan gözyaşları döküyordum.
Devamını ve lütuflarının hakkını verebilmeyi, özellikle içinde bulunduğumuz bu zor zamanlarımızda hepimize heran hayırlara vesile olabilmeyi de nasip eylesin. Amin Ya Rab'bi!..
Adevviye Şeyda
28 Aralık 2020
Cennet Kadınları /Yardımlaşma Zamanı
Yayınlanma :
29.12.2020 10:40
Güncelleme
: 29.12.2020 10:40