Dünya sağlık sistemi, küresel güçlerin kontrolünde olduğu için aşı karşıtı ya da aşı eleştirisi yapan akademisyenlere ne internette ne de geleneksel medyada yer veriliyor. Bu isimler kendi bloglarını kurarak seslerini duyurmaya çalışıyorlar; ancak bu mecralar da etkisizleştiriliyor. Her alan, sistemin güdümünde tutuluyor.
Ülkemizde otizm konusunu ilk kez ciddi anlamda gündeme getiren Dr. Cem Kınacı oldu. Kendi çocuğu otizm teşhisi alınca araştırmalara başladı, yurt dışına kadar gitti. İlk başta bebeklik aşılarını işaret etti. Sonra "hepsi için değil, ben aşı karşıtı değilim" gibi ifadeler kullandı. Zaten bu açıklamalar ülkede geniş yankı bulmadı.
Ardından Dr. Oytun Erbaş çıktı. Laboratuvar çalışmalarıyla konuyu gündeme getirdi. O dönem aşılar bu kadar popüler değildi, açıkça "aşılar otizme sebep olabilir" dedi. Ancak zamanla o da magazinleştirildi ve söylem değişikliğine gitti.
Bugün Google’da veya diğer internet sitelerinde bu konularla ilgili net bilgi bulamazsınız. Çünkü perde arkasında görünmeyen bir el, bu bilgilerin yayılmasını engelliyor.
Prof. Dr. Alişan Yıldıran, Türkiye'de bebeklik aşıları konusunda en öne çıkan isimlerden biriydi. Herkes tanımasa da bu alanda çalışanlar onu iyi bilirdi. Ne zaman ki ülke genelinde tanınmaya başladı, laboratuvarına baskın yapıldı. Gerçekleri bilen bazı doktorlar ise linç edilmemek ya da konforları bozulmasın diye sessiz kalıyorlar.
İngiltere’de bir akademisyen, "bebeklik aşıları otizme yol açabilir" dedi ve bu konuda araştırma yapılmasını istedi. Ancak kısa süre sonra ortadan kayboldu.
Otizm üzerine yapılan zirveler bile kamuya açık şekilde servis edilemiyor; çoğu zaman bu içerikler kaldırılıyor ya da erişimi zorlaştırılıyor.
Doç. Dr. Cüneyt Konuralp ise fazla tanınmıyor. Onu da medyada görmek çok zor.
Dr. Uğur Yılmaz, bir canlı yayında "Siz kartersiniz, topuk kanı üzerinden SMA ilaçları satmak için bebek arıyorsunuz" dedi. Bu sözleriyle ekran ekran gezmesi gerekirken, hiçbir yayın onu davet etmedi. SMA ilaçları konusunu gündeme getiren tek doktor da yine kendisi.
Peki bizler, bu cesur doktorlara ne kadar sahip çıkıyoruz?
Zaten elimizde sadece 3-5 akademisyen var. Onların videolarını, yazılarını ezbere bilmemiz gerekiyor ki topuk kanı ve aşılar hakkında güçlü bir bilgiye sahip olalım. Uğur Hoca, Perşembe akşamları canlı yayın yapıyor; ama en fazla 10 kişi izliyor. Videoları 300-500 görüntülenmede kalıyor.
Bu videoları biz yaymazsak, kim yayacak?
Avukat Cüneyt Bülent Şeker ve diğer akademisyenlerin yaşı ilerliyor. Yarın bir gün bu konularda konuşacak ne avukat ne akademisyen bulabileceğiz. Eğer kitapları varsa alın, videolarını ve makalelerini indirin. Arşiv oluşturun. Bunları gelecek nesillere aktarmamız gerekiyor, yoksa hepsi birer birer silinip gidecek.
özetle : "Sistem, istediği zaman istediği kişileri popüler eder, yine istediği zaman onları gözden düşürür". Ama amacı gerçekten nesli korumak olanların çok daha fazla çalışması gerekir; çünkü sosyal medyada paylaşım arttıkça ulaşabileceğimiz kişi sayısı artar .
Yorumlar
Kalan Karakter: