Pandemi döneminde yaşadıklarımızı bir hatırlayalım mı?
Gerçekten de şaka gibi şeyler yaşadık. Bilimsel denilerek sunulan her şey sorgusuz sualsiz kabul edildi. O dönemde bizimle tartışanlar, "Sen doktordan, bilim kurulundan daha mı iyi biliyorsun?" diyenler… Şimdi sessizce ne yapacaklarını düşünüyorlar.
Kimisi sıtma ilacını yuttu, kimisi aşı kuyruğunda bekledi. O gün beyaz önlüklü her söz kutsal kabul edildi. Bugün ise aynı kişiler bitkisel kürler, çam ağacı iğnesi, doğal bağışıklık destekleri arayışında.
(Bizler bu yöntemleri savunmuyoruz, ancak sorgulayan insanların neden bu hale geldiğini görüyoruz.)
Bugün gündeme düşen bir haber:
ABD Sağlık Bakanlığı, mRNA teknolojisiyle üretilen COVID aşılarının, solunum yolu virüslerine karşı faydadan çok risk barındırdığını açıkladı.
Şimdi ister istemez şöyle diyesim geliyor:
Demedim mi Haydar? Demedim mi bu sıvılar bozar adamı…
Demek ki bizleri anlamaları için 5 yıl geçmesi gerekiyormuş.
Bugün "bebeklik sıvıları" ve "topuk kanı" konusunda endişe duyanlar, tıpkı pandemi döneminde olduğu gibi yine linç ediliyor. Ama belki de 5 yıl sonra yine “Acaba?” diyecekler.
O dönem 1 TL’ye merdiven altında üretilen maskelerin koruyacağına inananlar, bize saldırıyordu. Şimdi aynı refleksi, topuk kanı ve bebeklik aşıları için gösteriyorlar. Ama ya bir gün, örneğin ABD Sağlık Bakanı çıkıp “Bazı bebeklik sıvıları otizme sebep olabilir” derse ne olacak?
Şunlar tekrar yaşanacak mı?
“Halk sağlığını tehlikeye atıyor” diye şikâyet mi edilecek?
“Komplo teorisyeni, bilim dışı, tarikatçı!” damgası mı vurulacak?
“Sen aşı olmadıysan, doktora gelme!” denilecek mi?
Biz bugünü değil, 5 yıl sonrası için anlarsınız
Çünkü hafıza taze değilse, linç etmesi kolay;
Ama özür dilemesi, imkânsıza yakın.
Yorumlar
Kalan Karakter: