TÜİK’in 2023 Yılında 567 bin on bir evliliklere karşılık, boşananların sayısı 173.342, 2024 yılında da evlenenlerin 568 bin 343 iken boşananların sayısı da 187 bin 343 ‘ü bulmaktadır. Aşağı yukarı boşananların sayısı oran itibariyle yarıya yaklaşmaktadır. Bu rakamlara göre batılıların özendiği aile yapımızın direği (baba ) çatırdamakta, güneşin feri ( anne) solmaktadır.
Evde baba olmazsa evin çatısı çökermiş, evin güneşi olmazsa da o evde büyüyen çocuklar gölgede kalmış meyveler gibi olgunlaşamazlarmış.
Çalışırken Manisa’da en çok yolumun düştüğü kurumlardan biri yetiştirme yurdu idi. Hem evimin yolu üzerinde olması, hem de yurdun müdürü Saffet bey arkadaşım olması nedeniyle çok sık uğradığım bir kamu kuruluşu idi. Burada kalan çocukların iaşe ve ibatesinin devlet tarafından karşılanmasının yanında, Manisa’da kesilen kurbanlar, adaklar, akika kurbanları genelde yetiştirme yurduna gönderilir. Benim denen refah seviyesi yüksek aile çocukları, yurtta kalan çocuklar kadar et yediğini sanmıyorum. Hatta soğuk hava deposundaki etler tüketilemezdi. Fazlalıklı etler pansiyonlu okullara bağış olarak verilirdi. Bizim lisenin de pansiyonu olduğu için Saffet Bey zamanında lisemiz pansiyonuna da yetiştirme yurdundan zaman zaman et bağışı yapılırdı.
Bu girişten sonra siz okurlarıma şunu arz etmek istiyorum. Her öğünde et yiyen bu çocukların yüzü nasıldı biliyor musunuz? sanki güneş görmemiş gölgede kalan olgunlaşmamış meyveler gibiydi.
Düşmanım dahi olsa, hayatta olan hiç bir anne- babanın çocuğunu, anne- babalarından ayrı büyümesini nasip etmesin. Son yıllarda enti püften sebeplerle boşanmaların oranını yukarıda arzettim. Daha önce evli gençlerle, bugünden itibaren evlenen gençlerle günümüzde boşanmayı düşünen ebeveynler bir değil, bin defa düşünüp ondan sonra boşanmaya karar vermelidirler. Şunu unutmamalılar ki en iyi evlilik birinci evliliktir. İstisnası hariç ikinci evlilikte mutlu olanlara çok az rastlanır. Boşanmalarda eşlerden ziyade en büyük psikolojik travmayı çocuklar yaşamaktadır.
Çocuklar ve ergenlik çağındaki gençler duygusal bir şok geçirip büyük acı yaşıyorlar. Öyle bir acı ve şok ki nasıl ki yağmurların yağıp, güneşin toprağı yalamasıyla topraktan çıkıp boynunu uzatan kır çiçeğinin üzerine düşen kaya parçası ne ise, boşanmalarda çocukların ve gençlerin yaşadığı psikolojik travma da bu kaya parçasından farklı değil. Bu yazdıklarım ezbere değil, yarım asırdır gençlerin arasında yaşayan biri olarak yazıyorum. Onlarca yaşadığım olaylardan iki örnek:
1-Bir gün odamda otururken öğretmen arkadaşlardan biri sinirden tir tir titreyerek yanında kız öğrenciyi odama getirdi ve dedi ki: “ Müdürüm bu kız öğrenci ders dinlemiyor. İkazlarıma da ukalaca karşılık verdi. Size getirmek zorunda kaldım.”dedi.
Öğretmeni sınıfına gönderdikten sonra kız öğrenciyi oturttum ve sordum : “ Kızım! sen hanım bir kıza benziyorsun, neden bu kadar üzdün öğretmenini ?” dediğimde, kız öğrenci ağlamaya başladı ve: “ Hocam benim öğretmenime saygısızlık gibi bir niyetim yoktu. Ben sınıfta olduğumun farkında bile değildim. Her akşam eve alkollü gelip anneme şiddet uygulayan övey babamı düşünüyordum. Bu akşam da aynı şeyi yaparsa, ben nasıl davranayım, diye düşünürken öğretmenim beni azarladı. O anda övey babam için düşündüğüm tepkiyi, isteğim dışında öğretmenime gösterdim. Çok üzgünüm.” diyerek ağlamaya devam etti ve “ Hocam her akşam kendimi zor tutuyorum bir gün elimden bir kaza çıkacak diye korkuyorum. Bu yaşta cezaevine girmek istemiyorum.” diyerek iki gözü iki çeşme akan göz yaşları dün gibi hala gözümün önünde. Nitekim bu kız öğrencimizin övey babası hakkındaki düşüncesini , aklımda kaldığına göre geçmiş yıllarda Bursa’da bir kız öğrenci övey babasını sırtından bıçaklayarak ölümüne sebep olmuştu.
2- Yine bir başka gün Manisa’nın refah seviyesi yüksek aile çocuklarından biri odama gelerek “ Hocam ben paralı yatılı olarak pansiyonda kalmak istiyorum.” talebinde bulundu. Ben de kendisine “ Oğlum seni pansiyona alamam. Çünkü sen pansiyonda kalamazsın. 3 liraya üç övün ( O günün şartlarında) yemek çıkarıyoruz, yemekleri yiyemezsin, bir odada 16 kişi kalıyor evindeki rahatı burada bulamazsın.” “ Hayır hocam ben pansiyonda kalmak istiyorum.” “ Oğlum pansiyon için yatırdığın para bana değil devlete yatıyor. Rahat edemez bir hafta sonra çıkmaya çalışılsan paranı iade edemem.” dedim. Çünkü bazı varlıklı aile çocukları pansiyonda kalmaya özeniyor, kaydını yapıyoruz bir hafta, on gün sonra da pansiyondan çıkarak yatırdığı parayı talep ediyorlardı. Bu tür sıkıntılar da yaşıyordum. Bu defa öğrenci burnundan solurcasına : “ Hocam ben para mara istemiyorum. Lütfen beni pansiyona alınız. Yoksa okulu bırakacağım” deyince, “oğlum senin derdin nedir? Sen refah seviyesi yüksek bir aile çocuğusun evde seni rahatsız eden nedir?” dediğimde, “ Hocam benim babam övey. Evdeki davranışlarını hazmedemiyorum, kendimi derse veremiyorum. Bu sene son senem. Lütfen bana yardımcı olun!” dediğinde, baktım öğrencinin durumu ciddi. Paralı pansiyona öğrenciyi aldık. Sene sonunda iyi bir üniversitenin iyi bir bölümünü kazandı. Şimdi bir kamu kuruluşunda iyi bir mevkide görev yapıyor. Bir karşılaşmamızda : “ Hocam beni pansiyona almasaydınız ya kendimi alkole verecektim, ya da….. “ diye bıraktı.
Evet boşanmaya niyetlenen anne-babalar! Çalıştığım yıllarda karşılaştığım onlarca olaydan iki tanesini size arz ettim. Lütfen incir kabuğunu doldurmayacak hadiselerden sonra boşanmaya karar verirken yaşayacağınız bu gerçekleri göz ardı etmeyin. Yuvanızın direğini yıkmayın, güneşini de söndürmeyin. Unutmayın ki. Çocukların hiç sevmediği koku; övey baba ile övey anne kokusudur. Sonradan pişman olacağınız ihtirasınızdan dolayı çocuklarınıza sevmediği kokuyu koklatmak zorunda kalmayın www.kadirkeskin.net
DÜZELTME: Bundan önce yayımlanan” Eğitim, Eğitimcilerin İşidir.” başlıklı yazımda Manisa Milli Eğitim Müdürü Sayın Mehmet UĞUREL beyin soy ismi sehven UĞURURELLİ olarak yazılmıştır
Yorumlar
Kalan Karakter: