Allah, yarattığı dört büyük meleğine farklı görevler vermiştir. Cebrail’e ilahi mesajları peygamberler vasıtasıyla insanlara iletme, Mikail’e tabiat olayları, İsrafil’e kıyametin kopuşu, ölüm meleği olan Azrail Aleyhisselam’a da emanetleri geri getirme görevi vermiştir. Azrail Aleyhisselam, “Rabbim!.. Bana çok ağır bir görev verdin. İnsanlar ‘Benim çocuğumu, annemi, babamı, eşimi aldın.’ diye lanetleri benim üzerime olur. Ne olur, beni bu görevden bağışla.” dediğinde; Rab: “Ben öyle bir sebep halkederim ki hiç kimse senden bilmez.” buyurur.
Sizler herhangi bir cenaze evinde: “Allah kahretsin Azrail’i. Benim annemi, babamı, genç yaşta çocuğumu ve eşimi, yakın dostumu aldı.” diye beddua edildiğini duydunuz mu? Ben duymadım; sizin de duyduğunuzu sanmıyorum. İşte geçtiğimiz hafta önce idrak ettiğimiz Kurban Bayramı’nın arefesinde, yıllarca profesyonelce yaptığı işin kazasıyla başarılı iş insanı İbrahim Külahlı ile elektrik akımına kapılan mimar mühendis, BŞB merhum Ferdi Zeyrek rahmet-i rahmana kavuştular. Allah taksiratlarını affeylesin, mekânları cennet olsun.
Yakın dostum ve arkadaşım, eğitimci Sayın Mustafa Pala bu sene idrak ettiğimiz Kurban Bayramı ile ilgili “Manisa’nın Hüzünlü Bayramı” diye bir paylaşım yaptı. Manisa halkının bu yıl idrak ettiği Kurban Bayramı ancak böyle ifade edilebilirdi. Evet, gerçekten Manisa halkı olarak hüzünlü bir bayram idrak ettik. Neden mi? Genelde, Allah korusun, kaza, sel, yangın gibi afetler sonucu bazı evlerde birden fazla cenaze olur. Ama normal zamanlarda her evde bir cenaze vardır. Ama idrak ettiğimiz bu Kurban Bayramı’nda Manisa’da her evde bir cenaze vardı.
Arefe günü, Manisa’nın Menekşe Et Galerisi’nin sahibi, Manisa Ticaret Borsası Meclis Üyesi, Manisa’nın sevilen iş insanlarından İbrahim Külahlı, Kurban Bayramı hazırlıkları sırasında büyükbaş hayvandan boynuz darbesiyle aldığı ağır yara sonucu 46 yaşında hastanede vefat etti. Ardından da 1992/95 yıllarında Manisa Lisesi’nden öğrencimiz, BŞB Başkanı Ferdi Zeyrek’in de elektrik akımına kapılması sonucu, 48 yaşında hepimizin yüreğine kor gibi düşen vefatıyla bayramımızı yasa boğdu. Demek ki sıralı ölümü beklememize gerek yok. Sırasız ölüm de, sıra beklemeksizin, bilmediğimiz bir yerde, ummadığımız bir sebeple bizi bekliyor.
Sırasız vefatıyla aramızdan ayrılan ve öğrencilik yıllarında yaşının üzerinde olgunluğu, sessiz, sakin, efendi kişiliğiyle tanıdığım merhum Ferdi Zeyrek, aynı düzgün meziyetlerini iş hayatında ve başkanlık döneminde de devam ettirdiği için Manisa halkının gönlünde hak ettiği yeri aldığını cenaze merasiminde de gördük.
Değerli dost, eğitimci M. Pala’nın, Manisa’nın rahmetli İbrahim Külahlı ile öğrencimiz BŞB Ferdi Zeyrek’le ilgili paylaşımına yürekten katılarak aynı kanaati siz okurlarımla da paylaşmak istedim. Buyurun:
“Farklı alanlarda ve hayallerini gerçekleştirecekleri başarıyı yakaladıkları ve her ikisi başarının çok ötesinde, geniş kitlelerin gönlünde taht kurdukları, ‘iyi insan, güvenilir insan’ payesini kazandıkları zamanda… Henüz çiçek açmış başarı hikâyelerini yarıda bırakarak! Babaya muhtaç yavrularını, gönüllerine taht kurdukları kitleleri hüzne boğarak, yüreklerine kor ateşler koyarak, Manisa’nın bağrında mümtaz yerini aldılar.
İkisi de iyi insanlardı ve her insan yaşadığı toplum için bir değer olmakla birlikte ‘iyi insanlar rahmettir.’ Eksilen yağmurlar gibi toplumumuzun rahmeti eksiliyor. Çünkü şairin dediği gibi, ‘O iyi insanlar iyi atlara binip gittiler’… Ama geç ama erken, ‘neylersin ki ölüm herkesin başında!’ Fakat iyilerin ölümü başka! Yunus’ça söylersek; ‘Bu dünyada bir nesneye yanar içim, göynür özüm / Yiğit iken ölenlere gök ekini biçer gibi’. Gök ekindiler, biçildiler…”
Evet, idrak ettiğimiz Kurban Bayramı’nda Manisa’da her evde bir cenaze vardı. Ateş sadece Zeyrek’in ailesinin evine düşmedi; tüm evlere düştü. Manisa sevdalısı bir başkandı. Ömründen uzun Manisa ile ilgili idealleri vardı. Kendisiyle yapılan bir röportajda gazetecinin “Ne kadar yaşamak istersiniz?” sorusuna: “80 yıl” cevabını vermişti. Ama kısa ömrü buna yetmedi.
İyi insanların hep ömründen uzun idealleri vardır. Eşi Sayın Nurcan Hanımefendi’nin de ifade ettiği gibi, merhum Zeyrek, Manisa sevdalısı ve yüreği Manisa’ya aşkıyla dopdolu bir insandı. Ama Rabbimizin hikmetinden sual olmaz. Her canlıya bir nefes sermayesi vermiştir. Her canlı, ana rahmine düştükten sonra bu sermaye, güneşte eriyen bir kar gibi nefes alıp verdikçe tükenmektedir.
Sıcak bir yaz günü, adamın biri pazarda hem buz satıyor hem de “Sermayesi tükenen adama ne olur yardım edin!” diye bağırarak çevresindeki insanlara heybedeki buzları satmaya çalışıyordu. Çünkü yazın sıcağında buzları sürekli eriyordu… Oradan geçmekte olan mübarek bir zat, bu sözü işitince bir an durakladı, sonra düşüp bayıldı. Kendine geldiğinde “Efendi, size ne oldu böyle?” diye soranlara, mübarek cevap verdi: “Şu buz satan adam bana öyle bir ders verdi ki; eriyen buz değil, her an alıp verdiğimiz nefesimiz de ömür sermayemizi eritmektedir.” dedi.
Araf 34: “Her ümmetin (insanın) bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an ertelenir ne de bir an geri alınır.”
Bu sene idrak ettiğimiz Kurban Bayramı’nda vefat eden İbrahim Külahlı kardeşimiz iş kazası ile değil; nezih ve kibar insan, öğrencimiz Ferdi Zeyrek’in vefatı da elektrik akımıyla değil, ömür sermayeleri tükendiği için vefat ettiler. Bizler de aldığımız ve verdiğimiz nefesle ömür sermayemizi tükettiğimizin farkında mıyız?
Hakk’ın sevdiğini halk da severmiş... Rabbim her ikisine de mağfiretiyle muamele eylesin, mekânları cennet olsun, ÂMİN… Bizlere de ahir ömrümüzde iman selameti versin. ÂMİN… Yoksa geri kalanı; mal-mülk, güzellik, şan, şöhret, taç, saltanat yalan dünyanın yalanından ibaret bir “laf-ı güzaf”mış. Aldatıcı yalan dünyanın bu servetlerini bugüne kadar hiçbir kudretli fani de yanında öbür tarafa götürememiştir.
Yetişkin bir insanın günde 25 bin defa nefes alıp verdiği bilinmektedir. Rabbimden tek dileğim, ahir ömrümüzde hepimizin son nefesimizi iman selameti ile tüketmemiz duasıyla, idrak ettiğimiz mübarek Kurban Bayramınızı tekrar tebrik ederim.
Yorumlar
Kalan Karakter: