YALAN ve YILAN
“Yılan” ismini kelime olarak “ Yalan” kelimesinden farklı kılan “ I” harfidir. Yılan ismini “ Yalan “ kelimesinden farklı kılan her ne kadar “ı” harfi ise bu iki kelimenin anlam acısından aralarında bir yakınlık vardır. Bir yalan hikâyesini hâkim öğrencimden dinlediğim bir “ Yalan” hikâyesiyle anlatmaya çalışayım.
Bir kamu kurumunda “ Bayan Biti” olarak tabir edilen orta düzey bir kamu görevlisinin mesai arkadaşları ile ilişkilerinde muhabbeti ve şakası hep bel altına yöneliktir. Çocuğu olmayan mesai arkadaşlarına “ ceketimi üzerine atsam bir düzine çocuğun olur” gibi sulu şakalar yapan birisi olarak tanındığı için odasına imza için girmek zorunda kalan bayan, mesai arkadaşları çoğu kez huzuruna yalnız girmez, bir bahane ile bir başka arkadaşlarını da alarak girerlermiş.
Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüsünde mutlaka bir kuşun gagasına yem olduğu gibi, kendi kurumunda “ Bayan biti” olarak tabir edilen orta düzey kamu görevlisi, bir başka kurumda çalışan evli bir bayanla ilişki kurar. Kendisi de üç çocuk sahibi olan bu görevli, iki çocuk sahibi olan bayanla cafe ve cafelerde buluşmalar gözden kaçmaz. Cenab-ı Hak İsra suresinde “ Zina yapmayınız” buyurmuyor. “ Zinaya yaklaşmayın” buyuruyor. Bu gayri meşru yola yönelen insanların basireti bağlanır, gözü perdelenir. Sanırlar ki kendilerini kimse görmüyor, kimse duymuyor. Ama bunların İlişkisi kimsenin gözünden kaçmaz. Kısa zamanda bulunduğu ilde dallanır budaklanır. Olaydan ilişki kurduğu bayanın kocası tarafından da duyulunca olay mahkemeye intikal eder. Bayanın telefon numarası beyinin üzerine kayıtlı olduğu için çıkarttığı telefon görüşmeleri boşanma gerekçesiyle mahkemeye delil olarak sunulur. Hâkim bey telefon tapelerini incelediğinde bayanın telefon görüşmeleri kocasından, çocuklarından, çok yakınlarından ziyade konuşmaları ve internet görüşmeleri kamu görevlisi iledir. Üstelik de bayanın beyi gece mesaisine kaldığında bütün gece telefon görüşmeleri “ bayan biti” iledir.
Hâkim bey sorar:” Bayanın görüşme yaptığı telefon numarası sana mı aittir?” dediğinde, “ Evet” diye numaranın kendisine ait olduğunu kabul eder. Hâkim bey : “ Peki bütün gece evli bir bayanla ne görüştünüz?” dediğinde, bizim aklı evvel kamu görevlisi : “ Efendim numara benim ama görüşmeyi yapan ben değilim hanımım görüşmüş. deyince, Hâkim : “Bu numaradan sanığın eşinin görüşme yapıp yapmadığına yaptı ise gecenin bu saatinde ne hakkında görüşme yaptığına dair ifadesinin alınması konusunda sanığın eşinin mahkeme çağrılması” kararlaştırılınca, sanık büyük bir telaşla itiraz etmeye kalkışsa da kabul edilmez. Ertesi duruşmada kadın, durumu öğrenince şoke olur ve sonuç iki aile de parçalanır. Arkada mı? Nasıl baharın yağmurları yağıp, güneşin toprağı yalaması ile çiğdemlerin, beyaz kır lalelerinin boynunu uzatıp, toprağın üzerine çıkmasıyla üzerine düşen bir kaya parçasının altında ezilmesi gibi, parçalanan aile çocukları da tıpkı üzerine kaya düşen kır çiçekleri gibi ezilip büzülerek büyük bir psikolojik travmaya mazur kalmaktadırlar. Meslek hayatımda böyle çokça öğrencilerimin üzüntülerine şahit oldum.
Şimdi yazımın başlığına döneyim. Hiçbir insan yalanla, bir başka insanı ilelebet kandıramaz. Yalan, yılan gibi çok kıvraktır. Yılan, bulduğu deliğe aniden kayıp girdiği gibi, yalan da sıkıştıkça aniden mutlaka bir başka yalanı doğurur. Üstelik yalan söyleyen konuşmasından, tavır ve davranışlarından hemen belli olur. Profesyonel yalancılarda yalan, bir “ yılan” gibi kıvrılır, muhatabının zafiyetini hissettiği noktalardan ve çatlaklarından kıvrılıp onu aldatmaya veya ikna etmeye çalışsa da gün gelir o çatlaklar genişler ve o deliklerden sırıtarak ortaya çıkar. Nitekim “ Bayan Bitinin” hakim huzurunda çıkan yalanı gibi.www.kadirkeskin.net
Yorumlar
Kalan Karakter: