1980 öncesi Kırkağaç’ta çalışırken Kırkağaç’a 10 km. mesafede Sünnetçiler köyünde oturan merhum Ahmet ER ağabeyimizi sık sık ziyaret eder, gerek siyasi, gerekse sofi sohbetlerinden müstefit olurduk. Kendileri derviş ruhlu bir Anadolu alperen’i idi. Yüreği yanık bir Müslüman’dı. Allah mekânını cennet eylesin. Her sohbetinin sonunda gençler!
“Nefsiniz size padişah/ Siz de onun kulu olmayın
Sonra kurtulamazsınız kölelikten/ Gerçek padişah olsanız bile.” derdi.
Nefsine güvenen ve nefsini aklın emrine veren insan içinde en büyük kralı ve en büyük alim müftüyü barındırır. O kral korkusuzca haram ve helale dikkat etmeksizin her şeyi yapmayı emreder, her şeyi yapmaya da ruhsat verir. İsterseniz bu iddiamı Nasrettin Hocamızın bir fıkrasıyla açmaya çalışayım.
Rahmetli hocamızın her olayında bize bir mesajı vardır.
Hocamız bir gün kimin olduğunu bilmediği bahçeye dalıvermiş. Bahçede taptaze sebzeler, misk kokulu renk renk meyveler velhasıl yok, yokmuş. Hocamız fırsat bu fırsat deyip yanında bulunan çuvalını doldurmaya başlamış. Bir de bakmış ki ne görsün? Mal sahibi çatık kaşları ile hocaya doğru koşmuyor mu? Ne yapsın Nasrettin Hocamız, boynunu büküp beklemiş. Mal sahibi gürleyerek: “ Ne yapıyorsun sen burada?” Hoca gayet sakin haliyle: : “ Beni rüzgâr attı buraya!”demiş. “Ya öyle mi? Peki, rüzgârla bu bahçeye savrulduysan, bu meyveleri ve sebzeleri niye topluyorsun?” Hocamız hazır cevap ya hemen karşılık vermiş.. “Evet inkar etmiyorum topluyordum. Rüzgar çok şiddetli olduğundan, beni oradan oraya attı. Ben de bu güzelim ağaçlara tutunayım, rüzgârdan korunayım dedim.” Mal sahibi gür sesiyle: Peki anladık diyelim, bütün bunları çuvala kim doldurdu?” diye sorunca Hocamız:” İşte şimdi ben de onları düşünüyordum.” demiş.
Bir defa yanlışı düşünüp, yanlışa adım atmayalım. Nefis bize bütün yolları açarak kolaylık sağlar ve vicdanımızı da susturacak bahaneleri, kedine göre anlamsız gerekçeleri, sağduyuları kısacak mazeretleri bulur. Örnek mi? hangi birini sayayım?
Yaşadığı fuhuş hayatını kitaplaştırarak kocasının genç yaşta ölümüne sebep olan şöhret yapmış bir bayan, bir konuşmasında : “ Ben gece evlenmeye karar vermişsem, sabah saat dokuza kadar belediye p….gini beklemek mecburiyetinde miyim?” düşüncesine destek için de yine allı pullu unvanlı bir yazarımız: “ Bu ülkede insanlar, hayvanlar kadar özgür değil”diyerek yazılarıyla destek verdiler. Sözün bittiği yer. Allah Tin suresinde: “ Ben insanı güzel kıvamda, yaratıkların en şereflisi olarak yarattım.” buyuruyor. Ama Allah’ın değer verdiği ve insan olarak yarattığı insan da : “ Hayır ben hayvan gibi özgür yaşamak istiyorum” diye efelik taslıyor.
Dünya ehli için haramın cazibe gücü, helalin cazibe gücünden daha fazladır.
Okuma yazma bilmeyen âlim değil ama irfan sahibi rahmetli dedem İbrahim Çavuş’un her namazının arkasından “ Allah’ım beni bana bırakma, nefsimin kuracağı şeytani tuzaklardan, baldan tatlı olan öfkeden beni ve çoluk çocuğumu koru. Amin…” derdi.
Çocukluğumdan beri kulaklarımda çınlayan dedemin duasına katılarak gelin hep beraber Âmin… Âmin… Amin …. Diyelim.
Not: 24 Ekim Perşembe günü Salihli Serbest Denetimli Şubesi ile Salihli T tipi kapalı Cezaevinin davetlisiydim.

Yorumlar
Kalan Karakter: