Beyin Dumura Uğramış, Gözler de Perdelenmişse…
Yorumsuz:
1- New York'ta küçük bir çocuğu azgın bir köpeğin dişlerinden kurtaran ve hayvanı boğan iri yarı delikanlının yanına koşan gazete muhabiri sormuş:
- Kahraman Amerikalı, çocuğun hayatını kurtardı, diye yazabilir miyim?
- Ben Amerikalı değil Pakistanlıyım, demiş delikanlı.
Ertesi gün New York Times’da manşet:
"Kökten dinci Pakistanlı, Central Park'ta bir köpeği boğdu. FBI olayın El-Kaide bağlantısını araştırıyor....”
2- Henüz yeni evlenmiş bir gelin, evde hiç iş yapmaz bütün gün vaktini TV. Başında oturarak geçirirmiş.. E…hâliyle kaynana ve kayınpeder de gelinden umduklarını bulamayınca, bir gün aralarında anlaşmışlar;
"Yarın evi temizleme konusunda gelinin önünde tartışalım, belki utanır kalkıp temizler" demişler.
Ertesi gün başlar kaynana ve kayınpeder "yok sen süpüreceksin yok ben süpürecektim" diye tartışmaya.
Gelin de hiç istifini bozmaz ve pişkin pişkin şöyle der; “Aaaa!!! Koskoca insanlarsınız.Ne ayıp şey!.. Ne var bunda kavga edecek... Bir gün biriniz, bir gün de biriniz süpürün!...”
Ne yaparsan yap, yaptıkların karşındakinin görmek istediği kadardır...
3-Tıpkı peygamber olan Hz. Nuh’un bile oğluna anlatamadığı gibi. Hud 42 : “ Gemi, dağ gibi dalgalar arasında ( İçindekileri götürürken) Nuh bir kenarda olan oğluna ‘ Ey yavrucuğum! Bizimle birlikte ( gemiye) bin; kâfirlerle beraber olma.’ diye seslenmişti. Oğlu: “ beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım” demişti.( Nuh) “ Bugün Allah’ın azap emrinden, merhamet eden Allah’tan başka koruyacak kimse yoktur.” Demişti. Ardından aralarına dalga girmiş ve ( oğlu) boğulanlardan olmuştu.
4-Geçenlerde misyonumuz farklı olsa da aramızda saygı ve muhabbetimizin ayrı bir yeri olan ve uzun zamandan beri görüşmediğimiz emekli bir arkadaşımla karşılaştım. Hasretle sarılıp, sarmalaştıktan sonra hemen yakındaki bir kahveye oturarak hasret giderelim dedik. Gelen çayları yudumlarken malum emeklilerin sohbeti ne olur? Sağlık ve sıhhat soruşturmamızın ardından çocuklar gündeme geldi. Çok şükür her ikimizin de bu konuda bir derdimiz olmadığını öğrendik, beraberce mutlu olduk. Çünkü emekli arkadaşlarımız şayet kendilerini meşgul edecek bir meşgaleleri yoksa, birinci gündemleri;
kendilerini dinlemeye başlıyorlar ve kendi kendilerine durmadan hastalık icat ediyorlar.. İkinci gündemleri de çoluk çocukları oluyor.
Sağlık, çoluk, çocuk muhabbeti bittikten sonra konu birden hiç sevmediğim siyasi muhabbete dönüştü. Ve dedi ki: “ Kadir bey Putin sayesinde adam yine kazandı.” demesin mi? “ Hayırdır sayın hocam, seçimlerin Putin’le ne alakası var?” dediğimde “ ne olacak deniz altından döşenen borularla Putin gazı akıttı. Erdoğan da ‘ gaz bulduk’ diye yapılan şaşalı törenlerin yanında, İtalya’dan getirdiği montaj TOGG ‘larla da gözleri boyadı. Allem ,kullem yine seçimleri aldı.” dedi. Ben de “ Bunlara inanarak mı söylüyorsun? Sayın hocam, yoksa şaka mı yapıyorsun? Dediğimde, “ Siz inanmıyor musunuz, demesin mi? “
Baktım muhabbet başka yöne kayacak. Çaylarımızı bitirdikten sonra bir iş bahanesiyle arkadaşımdan ayrıldım.
Atom parçalandıktan sonra Albert Einstein’in söylediği şu sözü, çok manidardır. “ Sabit fikri ( Ön yargıları ) parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur.”
Demek ki göz perdeli, beyin de dumura uğramışsa “ Kellim kellim La yenfea” Ne anlatırsan anlat, ne kadar çene yorarsan yor, anlattıkların, karşısındakinin anladığı kadardır.
www.kadirkeskin.net
Yorumlar
Kalan Karakter: