Snelman meslektaşı öğretmenlere, din adamlarına ve doktorlara halkla iç içe
olan herkese: “ Halkımızın cehaleti, kabalığı, ayyaş ve ahlaksız hayat tarzı
hastalıkları ve fakirliği sizin utancınızdır, bu durumun suçlusu sizsiniz.”
şeklindeki düşünce ve serzenişleri karşısında, özelikle meslektaşlarının olumsuz
tavırları karşısında “ Tanrım, beni dostlarımdan koru, düşmanlarımla
kendim baş ederim.” duasıyla, Snelman kışın kızağa binerek, bahar
ve yaz aylarında kayıkla ve hatta yaya olarak Filyandiya’nın dört bir
köşesini dolaşarak “ Karanlık köşelerde canlı kandiller” yakarak,
okuma seferberliğiyle halkı aydınlatmaya başladı. Nitekim bu çabası
da boşa gitmedi. Balıkçı ağını tamir ederken küçük kız torununun
okuduğu kitabı dinleyen yaşlı balıkçı heykeli, sabahın erken saatinde
bayiden aldığı gazeteyi ama ninesine ve ninesinin arkadaşlarına okuyan
küçük kız haberleriyle bürokraside bulamadığı desteği Snelman halkta buldu.
Helsinki’deki Piskoposlar toplantısına “ Kilise görevi olmaması” nedeniyle
katılmasına müsaade edilmeyişine karşılık yazdığı mektupta:” Size nasihat
etmek gibi bir niyetim yok. Evet Ruhban sınıfına dâhil değilim. Ama
dindarım. Sizler insanların dinden soğuduğunu ifade ediyorsunuz. Ben size
dindar biri olarak bunun nedenlerini açıklayacağım. Sizden dileğim halkın
sözcüsü olarak beni dinlemenizi rica ediyorum. Hastasını dinlemeyen doktor
hastasını tedavi edemez. Ben sizi suçlamak niyetinde değilim. Zaten sizi
suçlayan birçok kişi var. Ben sizleri değil, önce kendimi, toplumu ve bütün
halkı suçluyorum. Sizler aramıza gökten düşmediniz. Sizleri aramıza
bataklıktan esen rüzgar da atmadı. İyi ve kötü nasıl olursa olsun ruhban sınıfı
olarak sizler de bizim aramızdan çıktınız, bizden birisiniz, kendinizi bizden
soyutlayamazsınız.”mektubu karşısında piskoposlar Snelman’ın toplantıya
katılmasına müsaade ettiler.
Snelman katıldığı piskoposlar toplantısında: “ Ben buraya sizi suçlamak
amacıyla değil, bir hastanın doktora geldiği gibi geldim. Size söylemek
istediğim şudur. Halkımız kaba, sert, açgözlü ve yalancıdır. Hiç kimseye ve
hiçbir şeye saygı duymamakta, kimseye güvenmemekte, her şeye ve herkese
kuşku ile yaklaşmaktadır. Size halkın ağır ve tehlikeli manevi bir hastalığa
yakalandığını söylüyorum. Kitlelerin dine karşı ilgisizliği, halk için çok tehlikeli
bir hastalığa dönüşebilir. Ciddiyetten uzak gençlik ve akıl fakiri liberaller
dinsizliğin özgür düşüncenin yansıması olduğunu söylemekle büyük bir hata
yapıyorlar. Dinsizlik hastalıklı ruh halinin belirtisidir. Dinsizlik, halkın sahip
olduğu bütün kutsal değerlerin ölmesidir. Bunun sonucu olarak insanlar,
hayvani duyguların esiri olur. Maneviyatsızlık, ahlaksızlık, kaba egoizm ve had
safhaya varan ruhsal ve duygusal bir çöküntü başlar. Böyle bir çöküntüye
düşen halk, millet olamaz. Kilise görevi olmayan bir dindar olarak kilisenin
hizmetkârlarına şunu söylemek istiyorum. Halkın içindeki Tanrı yok olmakta.
Bundan daha korkunç ne olabilir? Ruhban sınıfı olarak, halkımız ve Tanrı
önünde dürüst olmak istiyorsanız çevrenizde suçlu aramayın. İsa kendisi ve
havarileriyle halkın içine karışarak halkla, halkın anlayabileceği dille
konuştular. Herkes, herkesi suçlayarak çokça mazeret üreten bir toplum
haline geldik. Ama içimizde mazeret üretmeyecek tek kişi sizlersiniz. Bilimi
ve aydınları suçlayarak ikiyüzlülerin bugüne kadar yaptığını sizler de
tekrarlamayın. Kendinizi suçlayın. Kendinizi tedavi edin. Halka öğretmeniz
gerekenleri önce kendiniz öğrenin. Tanrı’nın doğru yolunu gösterin. Kalbinde
Tanrı inancı olmayan bir halkın kurtuluşu yoktur.”
Konuşmasını bitiren Snelman eğilerek yüksek dereceli piskoposları selamladı.
Konuşması, dinleyenler üzerinde farklı etki yaratmıştı. Çok kızan bazı
piskoposlar: “ Bu ne rezalet, nasıl bir cür’et. Söylenenler bize ve kiliseye
büyük hakarettir.” söylentilerine karşılık, toplantıda çocukluğunda Snelman’ın
da öğretmenliğini yapmış en yaşlı piskoposlardan Abhishek, Snelman’a sıkıca
sarıldı ve dedi ki: ‘Yaşlı öğretmenini sevindirdiğin için sana minnettarım. Artık
yüzümü Tanrı’ya dönerek, Kulunu bütün dertlerden koru. Zira gözlerim
halkımın kurtuluş yolunu görmeye başladı.” diyebilirim.” Tanrı yardımcın
olsun! Halkı ayağa kaldır, onu mükemmelliğe ulaştır” diyerek sevinçle
öğrencisi genç öğretmen Snelman’ın gözlerinden öptü.
Not: Ülkemizde, sade vatandaşımızdan bürokrat ve aydınlarımıza
kadar herkesi ilgilendiren bu yazı serim devam
edecek...www.kadirkeskin.net
Yorumlar
Kalan Karakter: