Yeni doğan bebeklerden alınan topuk kanı testleri uzun yıllardır uygulanıyor. Görünürde, bu testin amacı bebeklerin genetik hastalıklarını erken teşhis etmek. Peki, gerçekten tek amaç bu mu? Yoksa bu testler üzerinden başka bir süreç mi yürütülüyor?
Topuk Kanı Testine Neden Bu Kadar Israr Ediliyor?
Türkiye Tabipler Birliği (TTB), 2016 yılında bir kitapçık yayımladı: Hekimler İçin LGBT Sağlığı. O günden bugüne, sağlık alanında LGBT propagandası hız kesmeden devam etti. LGBT’nin doğuştan gelen bir yönelim olduğu algısı yaygınlaştırıldı, biyolojik ve bilimsel verilere aykırı olarak “yeni bir kromozom” varmış gibi gösterildi. Peki, tüm bunların topuk kanı testi ile bağlantısı olabilir mi?
TTB’nin küreselci bir çizgide olduğunu kendi yöneticileri bile açıkça dile getiriyor. Toplum sağlığını bu kadar önemsediğini iddia eden bir yapı, LGBT için sağlık kitapçıkları yayımlarken, topuk kanı aldırmayan aileleri neden mahkemeye veriyor? Hatta mahkeme kararını beğenmeyip dosyaları Yargıtay’a taşıyor. Tıpkı Kars’taki olayda olduğu gibi.
Topuk kanı testinin idrar veya el üstünden de alınabileceğini söyleyen akademisyenler var. Ama ailelere alternatif sunmak yerine, mahkemeye vermek, doktorlar aracılığıyla linç ettirmek ve hatta çocuklara kayyım atanmasına kadar işi götürmek… Peki, bu ısrar neden? Neden özellikle topuk delinmek isteniyor?
Testlerin Güvenilirliği Tartışmalı
Gebelik sürecinde yapılan 2’li veya 3’lü tarama testleri, birçok aileyi ciddi bir ikilemde bırakıyor. Kaç anne-babaya “Bebeğiniz Down sendromlu” denildi? Kaç kişi bu yüzden hamileliği sonlandırdı? Ama bazı aileler inancı gereği doğumu devam ettirdi ve tamamen sağlıklı bebekleri oldu.
Hamilelik sürecinde bile baskılar başlıyor: “2’li test yaptırmazsanız risk alırsınız, 3’lü test yaptırmazsanız şöyle olur” diye uyarılar yapılıyor. Bunları yaptırmayanlara ek taramalar öneriliyor ve özel hastanelerde yüksek ücretli testlere yönlendiriliyorlar.
Aynı şey ilaçlar için de geçerli. “Bu ilacı kullanmazsanız çocuğunuz şöyle olur, böyle olur” diyerek baskı kuruluyor. SMA ilaçları üzerinden ticaret döndüğünü söyleyen doktorlar bile var. Ama iş sadece 6 hastalığın tarandığı topuk kanı testine gelince, bu test adeta dokunulmaz bir tabu haline geliyor.
LGBT, Evlat Edinme ve Evlilik Yasası
Türk Tabipler Birliği (TBB), LGBT çalışma grubu kurdu. LGBT’yi savunan kuruluşlar ve yapılar, evlat edinme yasalarıyla da yakından ilgileniyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 14 Şubat’ta attığı “Seviyorsan git evlen bence” tweetine karşılık, LGBT grupları şu mesajı verdi:
"Bir kanun değişikliğine bakar, iki birbirini seven insan evlenebilir."
Ama asıl amaçları evlenmek değil, evlat edinme hakkı kazanmak. Bu süreçler birbirini tamamlayan bir zincir gibi ilerliyor.
Bütün Bunlar Tesadüf mü?
Topuk kanı aldırmayan aileler tehdit ediliyor. “Bebeklerinizi elinizden alırız, yetiştirme yurduna veririz” deniliyor. Peki, sonra ne olacak? Evlat edinme yasası değişirse, bu çocuklar LGBT bireylere mi verilecek?
Bu noktada Adana’daki gelişmeler dikkat çekici. Türkiye’de hiçbir şehirde topuk kanı aldırmadı diye bebeklere kayyım atanmazken, Adana neden istisna? Adana, pilot bölge mi seçildi? İncirlik Üssü’nün olduğu bir şehirde bu kadar sıra dışı olayın yaşanması düşündürücü değil mi?
Bir Türk profesör, topuk kanı testiyle gen haritasının çıkarılabileceğini söylüyor. Eğer bir çocuğun genetik yapısı, zengin bir aileyle eşleşirse ne olur? Dünyanın farklı yerlerinde, Jeffrey Epstein skandalında olduğu gibi çocuk ticareti olayları ortaya çıktı. Peki, burada neler oluyor?
Sonuç: Aileler ve Çocuklar Üzerindeki Baskılar Son Bulmalı
Binde bir görülen hastalıklar için herkesin topuk kanı vermesi şart koşuluyor, aşı zorunluluğu tartışmaya açılıyor. Peki, zorunlu aşı ve topuk kanı testleri yasal hale gelirse ne olacak? Çocuklar büyüdüğünde, LGBT derneklerinin psikolojik baskısıyla cinsiyet değiştirmek isterse ve aileleri buna karşı çıkarsa, "Çocuğun sağlığı için müdahale şart" denilecek mi?
ABD ve Avrupa’da benzer haberler her gün basına yansıyor. Adım adım, planlı bir süreç yürütülüyor. Buradan Sayın Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum:
Ailelere yapılan baskılar, mahkemeye verilme tehditleri ve çocuklar üzerindeki oyunlar araştırılmalı. Zorunlu testler, aşılar ve sosyal medya yönlendirmeleriyle çocukları ideolojik bir dönüşüme sokmaya çalışanlara karşı ailelerin hakları korunmalı.
Topuk kanı testi ile başlayan süreç, çocuklarımızın geleceğini nasıl şekillendirecek? Bu soruların yanıtı bulunmalı.
Yorumlar
Kalan Karakter: