Var olan Şey Görülür Olmayan Görülmez ki (!)
Hiç unutmam, küçüklüğümde koyunlarımızı gece yaylaya çıkardığımızda dağlarda, kırlarda ışıl ışıl ışık veren ateş böcekleri görür, hatta onları toplardık. Ufacık bu böcekler âdeta kandil gibi etrafına ışık verir parlardı. Sadi-i Şirazi, Bostan ve Gülistan’ında anlatır: “ Bir gün birisi, ona: ‘‘Ey geceleri ışıldayan minik böcek, gündüzleri neredesin?’’ diye sorar. Yerden doğan o küçücük böcek öyle bir cevap verir ve soranın feleğini şaşırtır. “ Ben, gece gündüz meydandayım. Hiçbir yere saklandığım yok. Gündüz de toprak üzerindeyim, güneş ışınları karşısında siz beni göremiyorsunuz.”
Ne var ki zaman zaman yarasalar gibi Allah’ın nuru da bazı insanların gözlerini kamaştırıyor onu göremeyince de inkâra sürüklüyor. Elli beş yıl önce, öğretmenliğe başladığım yıllar, dünyada ve ülkemizde koyu pozitivizmin hâkim olduğu yıllardı. Görev yaptığım Salihli Lisesi’nde sınıfa girdiğimde branşım icabı dersimde “ Kul olarak Allah’a karşı görevlerimiz’’ konusunu işlemeye başladığımda öğrencilerden biri parmak kaldırarak: “ Hocam, Allah yok ki görevimiz olsun.” demez mi? Bir an durakladım. Soru soran öğrencimi azarlamadan ve sakin bir şekilde gülerek: “Yok olduğunu nerden biliyorsun? Yok olanın bir adı sanı olmaz. İnsanlık var olalıdan beri, var ki, varlığından söz ediyoruz”. dediğimde, öğrencilerim düşünceleriyle açılmaya başladı. “Hocam, biz de inanıyoruz ama sizden önce sınıftan çıkan felsefe öğretmenimiz (…) sınıfa girdi. ‘Allah yok’ dedi ve yokluğunu ispat etti.” dediler. Ben de nasıl ispat etti diye, sorduğumda öğrenciler: “Hocam, felsefe öğretmenimiz (…) bize sınıfın kapısı var mı? Var dedik. Penceresi var mı? Var dedik. Sınıfta ben var mıyım? Koro halinde varsınız, hocam.’’ dedik. Sonra öğretmenimiz görüyorsunuz ki ‘‘var’’ diyorsunuz. Pekâlâ “Allah var mı?’’ diye sordu. Bizler de var, dedik. O hâlde gösterin, dedi. Biz de birtakım cevaplar verdik ama bizim cevaplarımızı dikkate almadı ve ilave etti. “Var olan şey görülür, olmayan şey ise görülmez. Allah da görülmediğine göre yok. Ben de gözümle görmediğime duyularımla algılamadığıma da inanmam” dedi. Bana “ Siz ne diyorsunuz, hocam?” dediler.
Ben de öğrencilere: ‘‘Öğretmeniniz, bundan sonraki dersinize girdiğinde aynı soru metoduyla öğretmeninize karşılık verin, o zaman Allah’ın varlığını ispat edebilirsiniz.” dediğimde, öğrencilerin hepsi birden büyük bir sevinçle nasıl hocam? dediler. Öğretmeniniz sınıfa girdiğinde; elinizi, kolunuzu, yüzünüzü, saçınızı görüp görmediğini sorun. Elbette alacağınız cevap ‘‘ Görüyorum.’’ olacaktır. Sonra da: “ Hocam, aklımızı, ruhumuzu görüyor musun?’’ diye sorun. Mutlaka alacağınız cevap görmüyorum, olacaktır. Ondan sonra sorularınıza devam edin. Öğretmeniniz aldığı nefesi, çiçeklerin kokusunu görüyor mu? Kelebeklerin kanadının sesini duyuyor mu? Sorun, bakalım (!) Öğretmeniniz her şeyi görüyor mu, duyuyor mu?
Çocuklar, biz bu dünyada, gökyüzünde güneşi gördüğümüz gibi Allah’ı göremeyiz. Bizim gözümüzün gücü onun nurunu kapsama gücüne sahip değildir. Cenab-ı Hak’kın zatını göremeyiz ama eserleriyle bize bahşettiği nimetlerle onu her yerde görebiliriz. Zaten Cenab-ı Hak da: ‘‘Beni zatımla değil, size verdiğim nimetlerimle düşünün.’’ buyuruyor.
‘‘Gerçekten Allah’ın bizlere verdiği nimetleri düşünürsek onları saymaya kalkarsak sayamayız. Üstelik de bu dünyada görmemiz, bizim yaratılış gayemize de aykırıdır, tıpkı sizin burada okumanız gibi. Niçin ders çalışıyorsunuz? Çalışmayın! Bütün öğretmenler size sınavlarda soracağı soruları ve cevapları versin öyle mi? Öğretmenlerin sorduğu sorulara cevap verip terlemeden sınıfınızı geçin, olur mu ?. O zaman ne olurdu? Kimin çalışıp çalışmadığı kimin daha çok bildiği veya bilmediği ayırt edilemezdi. Allah da bizi imtihan için yaratmıştır. Yaratılışımızın gayesi, Rab olarak onu bilip en iyi kulluk görevimizi ifade etmektir. Allah’tan başkalarına kulluk yapmamaktır.
Yoksa Cenab-ı Hak; mümin, müşrik, münafık ayrımını nasıl yapacaktı?’’ diyerek konuyu noktaladım.
Konuyu bir şiirle bitirelim.
Allah’ın yarattığı her şeyi göremeyiz/Varlığını hisseder, fakat el süremeyiz.
Isıtır aydınlatır, motorları işletir/Elektrik denen gücü kim görebilir ?
Duyulmaz kelebeğin kanadından çıkan ses/Havayı görmesek de alırız, nefes nefes,
Hiçbir kelebeğe görünmez, hiçbir meyvenin tadı/Bugüne kadar güllerin kokusunu gören olmadı.
wwww.kadirkeskin.net
Yorumlar
Kalan Karakter: