YÜKÜ LEKEYE DÖNÜŞTÜRMEYİN
İnsan hayatının en ucuz olduğu zamanı yaşıyoruz. Sokakta kimlerle beraber yürüdüğümüz belli değil. Sadece sokak mı? Bence kamu daireleri de güvenli değil ki Ankara’da yaşanan menfur olay bize bunu gösterdi. Bunun adı güç zehirlenmesidir. Bana dokunamazsın ben ne istersem onu yaparımın geldiği son noktadır. Fiili gerçekleştiren 3 kişi de eğitim ve kültür seviyesi yüksek insanlar ikisi bakanlık çalışanı birisi TAİ’de mühendis yani kartvizitlerinde ki titri yüksek şahıslar.
Birisi evde annesini katlediyor yetmiyor başını kesip balkondan aşağıya atıyor. … … … Bu örnekleri çoğaltmak mümkün artık her gün değil neredeyse her saat ayrı bir vahşet ve adi bir olayla haberle karşı karşıya kalıyoruz. Gazetelerin üçüncü sayfaları eskiden bu tür olaylar için kullanılırdı. Artık olaylar o kadar sıradanlaştı ki ne sayfanın bir önemi kaldı ne de tek sayfaya sığacak haber. Her yer her sayfa çarşaf çarşaf iğrençlik dolu.
Ankara’da yaşanan olay her yerde istediklerini yaptırabileceklerine ve yapmayanlara da istediklerini yapabileceklerine inanmış kartvizitleri yüksek ölçekli hastalıklı bir güruhun katliamıdır.
Buradan 81 İl Baro Başkanlarına sesleniyorum. Bu fiili gerçekleştirenlerin en ağır cezayı almaları için konunun takipçi olmalarını istiyorum. Vicdanı cebinden daha büyük olan Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde Avukatlık mesleğini icra etmeye çalışan başta kendi avukatım dostum Ömer Faruk Erol ve kıymetli ağabeyim Veysel İlhan olmak üzere hepsinin bu davanın takipçisi ve müdahili olması gerekmektedir. Bir hiç uğruna insanların birbirini böyle çok kolay bir şekilde vahşice öldürmesinin cezasının çok çok ağır olması gerekmektedir.
Sebebi ne olursa olsun çocukların ellerini sonsuza kadar babalarından ayırmaya kimsenin hakkı yoktur. Hele hele bu olay hiç sayılabilecek bir sebeple şımarıklıkla olursa bunun cezasının da suçun misliyle olması gerekmektedir.
Adalet vicdanları rahatlatıcı bir karar vermediği sürece topaldır.
Adalet o yetimlerin sabilerin gönüllerine su serpemediği sürece topaldır.
Adalet Bakanı bu sürece müdahil olmadığı taktir de koltuğunda asaleten oturamaz.
İsminde Adalet kelimesi olan Adalet ve Kalkınma Partisi mensuplarının hepsi bu davanın takipçisi olmazsa en az suçu işleyen kadar sorumludur.
Gelin bu menfur olayı milat kabul edelim ve Adaletin bozulan terazisinin ayarlarını beraber yapalım. Kimseye imtiyaz tanımadan kartvizitlerinin kalabalık olmasına aldırmadan verilebilecek en ağır cezayı verelim.
Cahiliye dönemini yeniden yaşamaya gerek olmadığı gibi Amerika’nın yeniden keşfedilmesine de gerek yok.
Başarı ve ödül ne kadar hak ise. Suç ve ceza da aynı ölçüde haktır.
Uygulamak icra makamının işidir.
Şimdi icra makamında adında Adalet bulunan bir Parti 20 yıldır iktidardadır.
Boynunda ki bu yükü lekeye dönüştürmeden kaldırmalıdır.
Başka Onur Şener’ler ölmesin. Başka çocuklar babasız kalmasın.
Selam, Dua ve Muhabbetle…
Yorumlar
Kalan Karakter: