Barometre ve bürokrasi birbiriyle ilişkisi olmayan iki kelimedir. Ama işlev yönünden bana göre aralarında bir benzerlik vardır. Nasıl mı?
Bildiğiniz gibi barometre atmosfer basıncındaki değişikliği anında ölçmeye yarayan bir alettir. Bürokrasi ise genelleme yapmadan özellikle belirtmek isterim ki bazı bürokratlar iktidar değişikliklerinde tavır ve yön değiştirmede barometreden daha hassastırlar. Hatta iktidar değişikliğine kalmadan değişikliğin kokusunu alır almaz renk değişikliğinde bukalemunu bile arkada bırakırlar. Bu konuda yaşadığım bir olayı anlatırsam, abartı yapmadığımı ve bu konuda bana hak vereceğinizi umuyorum.
Manisa Lisesi’nde çalıştığım yıllarda okulun basketbol sahası oldukça deforma olmuştu. Okulumuz mezunu olan dönemin Belediye Başkanı Sayın Zafer Ünal beyi ziyaret ederek basketbol sahasının asfaltlanması konusunda istirhamda bulunmuştum. Sağolsun başkanımız dileğimi kabul ederek en kısa zamanda oyun sahasını asfaltlattı. Bunun karşılığında ben de okula davet edip, öğrencinin karşısında bir plaket vererek teşekkür etmek istedim. Bir sabah başkanın sekreterinden aldığım bir telefonla başkanın makamından ayrıldığını ve okula gelmek üzere olduğunu söyledi. Ben de öğrencilerden bir gurup oluşturarak başkanı kapıda karşılamak üzere hazırlık yaparken amirim Milli Eğitim Müdürü aradı ve : “ Belediye başkanını okula davet ederek plaket vereceğini haber aldım. Derhal bu programı iptal et. Etmezsen seni açığa alacağım.” demesin mi? Ben de cevaben “ Ne gerekiyorsa yapabilirsin sayın müdürüm, programı iptal edemem.” dedim. Sebep ise Milli Eğitim Müdürü iktidar partisinden, Belediye başkanımız ise muhalefet partisindendi. Ben konu hakkında başkana bu konuda bir bilgi vermedim. Fakat başkanın konu hakkında sonradan bilgilendiğini öğrendim.
Biliyorsunuz Manisa’da Hatuniye Cami merkezi bir camidir. İlin tanınmış kişilerin cenazesi genellikle Hatuniye Camiinden kaldırılır. Gel zaman, git zaman iktidar partisinin iktidarı sallanmaya başlayıp, başkanın partisinin iktidara gelmesi ihtimali karşısında, cenaze namazı için Hatuniye Camiinde başkan abdest almak için caminin şadırvanına oturduğunda , bana “programı iptal et.” talimatı veren Milli Eğitim Müdürümüz, sayın Zafer Ünal beyin ayaklarına takunya getirdiğini, bizzat Sayın Zafer Ünal beyin kendisinden dinlemiştim.
Bu anlattığım manzarayı belediyelerde iktidar değişikliğinde aynısını da basından izliyorum. Seçimlerden önceki belediyeleri temsil eden erkin gölgesi olan bazı tiplerin yeni erke yaklaşmada olanca hünerlerini sergilediklerini görüyorum. Umarım yeni başkanların bu tür yaklaşımlara karşı daha dikkatli olurlar.
Manisa’nın mahalli idaresinin sorumluluğunu omuzlayan Yunusemre Belediye Başkanı Sayın Semih Balaban ile BŞB sayın Ferdi Zeyrek okulumuz mezunlarıdır. Okulumuz öğrencilerinin başarıları lisemiz için, bizler için bir onur vesilesidir. Kısmet olursa yakın bir zamanda öğretmenlerinden oluşan bir gurupla kendilerini ziyaret edip başarı dileklerimizi sunacağız. Ancak ziyaretten önce düşünce ve tavsiyelerimi basın yoluyla kendilerine iletmek istedim.
Kurumların itibarı başkanların değil, o kurumda hizmet eden bürokratların itibarı ile doğru orantılıdır.
İktidar erkini temsil eden insanlar nefislerini kabartacak patlıcan dalkavuklarından ziyade, doğruyu söyleyen ve ölümü hatırlatacak insanlar bulundurmalıdır. ( Hz. Ömer misali) Zira hiçbir Kadı, makamını omuzlayarak bu güne kadar kabre girdiği vaki değildir.
Hem başarıyı, hem de başarısızlığı alkışlayıp tasdik eden insanlar çok tehlikelidirler.
Oturduğu koltukta gerekli hizmeti vermeden gözün bir üst koltukta olma hayalleri kurmak.
Fatih İstanbul’u feth ederken, çevresinde istişarede bulunduğu Müslüman kanaat önderlerinin yanında, Hristiyan kanaat önderlerinin de bulunduğu tarihi bir vakadır. ( Urban )
6- Üç türlü bilgi edinme yolu vardır. 1- Akıl yoluyla ki bu yol erdemli bir yoldur. 2- Araştırma yoluyla ki bu zor bir yoldur. Edison ampulü bulmak için bini aşkın deney yapmıştır. Öğrencileri : “ Bu olmayacak bırakalım ”dediklerinde, Edison:” Hayır biz başkalarına göre bu konuda biz,bin defa bilgiliyiz” diyerek devam eden deneyler sonucu ampulü bulmuştur. Araştırma yoluyla elde edilen bilgi zor bir bilgi dalıdır. Öğrenilmesi de zordur. 3- Tecrübe yoluyla elde edilen bilgidir. Tecrübi bilgiler de zor elde edilen bilgilerdir. Ama öğrenilmesi çok kolaydır.
6- Yeni ve genç başkanlarımızın performansını basından takip ediyorum ve başarılı buluyorum. Özellikle Semih Balaban’ın hemen seçimin ardından merkez dahil köylere yaptığı vefa ve teşekkür gezisinin yanında sürekli kendini halkın içinde, halktan biri olarak görüyorum. Başarılarının devamı için kendilerine naçizane bir tavsiyede bulunmak istiyorum. kapris yapmadan kendi danışanlarının yanında, Fatih gibi alanında tecrübe sahibi bilgili, birikimli insanların da bulunmasına yer verilmeli.
Bu konuda katkıda bulunmak üzere Atilla Efendioğlu gibi Manisa’da bulunduğu her hizmet dalında Manisa’ya başarılı hizmetlerde bulunan Manisa’nın pürüzsüz ismi Sayın Mehmet Güzgülü ile aynı ismi ve soy ismini taşıyan PALALAR’ın tecrübelerini önemli buluyorum. Manisalılar kooperatifçi Mustafa Pala ile Eğitimci Mustafa Pala’yı her ne kadar karıştırsalar da her ikisi de kendilerinden ziyade Manisa için çırpınan Manisa’nın değerli iki hizmet erbabıdır. Kooperatifçi Mustafa Pala sosyal ve kültürel çalışmalarının yanında yaptığı inşaatlarla damadım dahil, bir çok insanı ev sahibi yaptı. OBASYA ile Manisa turizmine katkıları ise asla yadsınamaz. Eğitimci Mustafa Pala ise Halk eğitimi, Çıraklık- Meslek eğitimi ile esnaf ve sanatkârlar konularında önemli hizmetlerde bulunmakla birlikte Şehzadeler belediyesinin kuruluşunda kuruluş hizmetlerinde bulundu. Manisa ‘ya ve Şehzadeler belediyesine ait yaptığı projelerle hibeler kazandırdı. Kent konseyinin kurulmasına öncelik etti. Eğitim alanında hizmetlerini saymaya ise köşem müsait değil. Millet bahçelerinin ismi ortada yok iken ilk “Millet Bahçeleri “tabirini eğitimci Sayın Mustafa’dan duymuştum.
Manisa için iki değer olarak gördüğüm tecrübe küpü Palaların genç başkanlar tarafından dikkate alınacağını umuyorum.
Semih Balaban ile 09.04. 2021 tarihindeki yazımı aşağıya aynen alıyorum. Kişiliği hakkındaki kanaatim yazımın içeriğinde mevcuttur. Tekrarını yaparak zamanınızı almak istemiyorum. Ancak “ Çalışan kazanır, Allah dökülen damla alın terini zayii etmez” Geçtiğimiz genel seçimlerde 4. Milletvekili tamamen Semih Balaban’ın hakkı etti. Üzüldü, üzüldüm. Allah Açtığım telefonla üzüntümü beyan ederek “ Üzülme çok arzu ettiğimiz bir şeyde şer, arzu etmediğimiz bir şeyde hayır vardır. Siz bilmezsiniz. bilir” ayetini kendilerine hatırlattım. Aziz Atamızın Manisa Valilik katında “ İCRA YAPAN EL, KARAR VEREN ELDEN ÜSTÜNDÜR.” Diyor. Manisa sevdalısı öğrencimiz Semih Balaban’a Manisa’ya hizmet kapısı arkasına kadar açılmıştır. Başarılı hizmetlerde bulunacağından asla şüphem yok.
Başarı dileklerimle selam ve sevgilerimi sunuyorum.
“MANİSA’ DEĞER KATANLAR” adlı kitabımdan. (9.4.2021
Manisa’da Bilinen ve Bilinmeyen Değerleri Yazı Serim Eğitimci -Siyasetçi Sayın Semih Balaban ( 16
) Rahmetli Bülent Koşmaz’la başladığım Manisa’nın değerleri yazı serimin 16. Semih Balaban’la devam ediyorum. Semih Balaban’ı anlatmadan önce siz okurlarımı Manisa’nın 41 yıl (12 Eylül) öncesine götürerek beraberce bir zaman yolculuğu yapmak istiyorum. Manisa Ticaret Lisesi Müdürü hemşerim rahmetli Süleyman Yanmaz evinde kurşunlanarak öldürüldü. Manisa Lisesi Müd. Baş Yard. Kurşunlanarak sakat bırakıldı. Bir başka aynı günde MHP il başkanı yakın dostum eczacı merhum Cemil Çöllü ile CHP il başkanı rahmetli eczacı Mete bey kardeşim, yine akşamüzeri de gariban bir berberin cinayetiyle bir günde üç menfur cinayet. Manisa’da ve ülkemizde ardı arkası kesilmeyen kardeş cinayetlerinin işlendiği yıllar… Tetiği çekenlerin neden, niçin çektikleri bilinmeyen yıllar. Ama birileri biliyordu. O da Amerikan elçisi ile Amerikan elçisinin deyimiyle ülkemizdeki Amerika’nın “ Bizim çocukları” Zaten Amerikan elçileri Vietnam’dan günümüze kadar ayak bastığı yerleri göz önüne getirin. Amerikan uçağı ve elinde siyah çanta ile dünyanın neresine inmişse orada kan, göz yaşı, yakılan ve yıkılan ocaklar, yetim ve öksüz kalan çocuklarla iffeti lekelenen…. Ve girmek istediği ülkeleri de içinden A- B diye bölerek birbiriyle inadına dövüştürdüğü günler. İşte bu yıllarda hepside vatansever olan, bıyığı terleyen beş bin gencimizin toprak altına gittiği, okullara idareci bulunamadığı yıllar. Ben de zamanın konjoktörü gereği Kırkağaç Lisesi Müdürlüğünden alınarak, Osmancalı Ortaokuluna atanmıştım. Evim Manisa’da. Aldığım maaş yol ( 40km) parasına yetmiyor. Ekmeği dahi bakkaldan borçla alıyorum. Bir gün derste iken okul Müdürü beni dersten çağırarak “ Hocam sizi çok acele Vali bey çağırıyor!” diyerek beni apar topar Manisa’ya gönderdi. Acaba hakkımda yeni bir soruşturma mı var? Korkusuyla Vali Fahrettin Turan’ın odasına girdiğimde, vali bey beni güler yüzle, nezaketle ayakta “ Hoş geldin hocam” diyerek karşıladı ve bana misafirliğin gereği hemen çay söyledi. Ve dedi ki “ Hocam seni Manisa Lisesi’ne idareci olarak atıyorum. Hiç korkma devlet arkanda.” dedi Soruşturma korkusu yerini bende, daha büyük bir korkuya yol açtı. Çünkü o yıllar bir sizden, bir de bizden Karadenizli Temel’in kuralının işlediği yıllar. Uzatmayayım büyük bir korku ile vali beyin teklifini kabul ederek Manisa Lisesi’nde göreve başladım. Okul, Manisa’nın tek lisesi idi.Her gün okulda kan akıyordu. Okul dağıldığında İbrahim Gökçen Bulvarı ile Avni Gemicioğlu cad. her iki gurup arasında paylaşılmıştı Bir gurubun başında Süleyman Şen, diğer gurubun başında Semih Balaban. Dolaplar disiplin dosyası ile dolu. Hepsi de adli vakalı dosyalar. Disiplin kurulu başkanı olarak benden çok acil Semih Balaban ve gurubunun okuldan atmam isteniyordu.. Ben buna karşı çıkarak hiç bir öğrencinin okuma hakkına mani olmayacak şekilde ve hiç ayrım yapmadan A ile B gurubu öğrencilerinin disiplin dosyalarında öğrencilerin her suçuna karşılık bir gün olmak üzere beş günü aşmayan kısa süreli uzaklaştırma cezası vererek tüm dosyaları kapatmıştım. Semih Balaban orta halli banka memuru bir baba ile öğretmen annenin oğludur. Kardeşleri Naz ve Nezih ‘de her üçü lisemizin öğrencileridir. Annelerinin izinde ailecik eğitimci bir ailedir. Semih Balaban, Balaban kardeşlerin büyüğü olup, müteşebbis bir ruha sahiptir.
Cesurdur, dürüsttür, merhametlidir, pürüzsüz bir diksiyona sahip, ikna kabiliyeti yüksek, nezih, nezaketli bir şahsiyettir. Bildiği doğruları her türlü platformda söylemekten asla çekinmez. Bunları nereden biliyorsunuz? Derseniz; Manisa ve ilçelerinde kurduğu binlerce değil, on binlerce öğrenciyi üniversiteye hazırlayan Hedef Eğitim Kurumlarının kurucusu ve koordinatörü olarak çalışmalarını bir eğitimci olarak biliyordu. Zaman geldi, bizzat ben de Manisa Merkezdeki Hedef Ortaokulu ile Hedef Lisesinde çalıştığım için öğrenciliğinin yanında iş hayatında da daha yakından tanıma imkanım oldu.
Dürüsttür, daha önce İzmir özel kolejlerinde de çalıştığım için özel okulları yakından tanıyan biri olarak oralarda personelin özlük hakları konusundaki sıkıntıları, Hedef Eğitim kurumlarında yaşanmadığını gördüm.
Merhametlidir. Dershanelerin kapanma sürecinde mağdur olan öğrencilere ilimizdeki diğer dershaneler duyarsız kalırken Semih Balaban dershanelerinin kapasitesini zorlayarak açıkta kalan öğrencilerin mağduriyetini gidermişti. Şuna da bizzat şahit olmuşumdur ki yönetmelik gereği kontenjanlarının % 10 nu dar gelirli aile çocuklarına ayrılmalarına rağmen çoğu dershane bu kontenjanı eş dost ahbap çocuklarıyla doldururken, Hedef Eğitim kurumları bu kontenjanı yönetmeliklere uygun olarak özel bir hassasiyet gösterdiğini de biliyorum Ayrıca sokak hayvanlarına karşı da çok duyarlıdır. Sabahın alaca karanlığında sessiz sedasız kimse görmeden çoğu kez sokak hayvanlarını besler, onlara adeta yetim ve öksüz kalmış bir çocuk nazarıyla bakar. İş hayatında çözüm odaklıdır. İletişime ve ekip çalışmasına önem verir. Herkesi dinler, herkesin görüşünü önemser. Farklı görüşe değer verir. Personelinin konumunu dikkate almadan küçükten büyüğüne hepsine ayrı davranışı sergiler. Kurumunda herkesi bir değer olarak görür ve aradaki fark ise onun için görev farkıdır. Semih Balaban’nın rahmetli annesiyle mesai arkadaşı olan ve Semih beyi çocukluğundan beri tanıyan meslektaşım Sayın Bedriye Aksakal Hanımefendiye Semih Balaban ile ilgi görüşleri için münacat ettiğimde: “Semih, çok sevdiğim arkadaşım Seyhan'ın oğlu. Çocukluğundan bu zamana dek yoksulun, yetimin yanında oldu. Babası kitap kurduydu. Siyasi düşüncelerini rahatlıkla söylerdi. Semih de babası gibi. Birde Semih'in eğitimci ve tarihçi oluşu ile halkla içiçe oldu. Gençliğinde siyasi ortamda yetişti. Atak, cesur o da sözünü esirgemeyen bir kişiliğe sahip. Il başkanı olmasa dahi o toplum için partisinde çalışır. Yaşamında başarılar diliyorum. : B.Aksakal Sayın Bedriye Aksakal hanımefendinin görüşlerine aynen katılıyorum. Bilgisi, birikimi ve cesaretiyle Manisa’da geleceği olan bir siyasetçi. Eğitimci olarak gösterdiği başarıyı, siyasetçi olarak siyasette de gösterdiğine inanıyorum. Her ne kadar aktif siyasetin içinde olmasam da dışarıdan gözlediğim kadarıyla Türk siyasetinde maalesef yanlış bir gelenek var. Nasıl çınarlar gölgesinde ot bitirmiyorsa, Türk siyaset hayatında da gerek parti liderleri, gerekse mahalli siyasetçiler kendilerini gölgeleyecek parlak yıldızların doğmasına fırsat tanımamaktadırlar. Ama Semih Balaban, Manisa siyasetinde parlayan bir yıldız olarak kendi partisindeki sönük yıldızların ışığını zamanla gölgede bırakacağına inanıyorum. Bu vesile ile dünkü öğrencimiz, bugünkü eğitimci ve siyasetçi Sayın Semih Balaban beye başarı dileklerimi sunuyorum.www.kadirkeskin.net
Yorumlar
Kalan Karakter: