ASTRONOT İLE BEYİN CERRAHININ İLGİNÇ DİYALOĞU
(Bakmak ile görmek arasında ince fark)
Bakmak şahitliği, görmek derinliği ifade eder. Bakmak sadece gözle olur. Görmek akıl-kalp ve gözün devreye girmesiyle gerçekleşir. Bakmak bir göz hareketi, görmek bir şuur faaliyetidir. Bakışta geçicilik, görüşte seçicilik vardır
Bakmak en fazla tanımakla, görmek anlayıp kavramakla sonuçlanır. Bakınca yalnız seyrederiz, görünce bir hükme varırız. Bakmanın üst seviyesi tanımak, görmenin ki ise yaşamaktır. Bakan kişi anlatır, gören kişi sorgular ve yorumlar.
Bakınca kenardan tutarız, görünce iki elle sarılırız.
Bakınca severiz, görünce hayran oluruz.
Örnek mi?
Aya ilk ayak basan Rus Astronot Yuri Gagarin uzaydan döndükten sonra inançlı Hristiyan beyin cerrahı Dr. Vasili arkadaşına kibirlice: “ Aya, ayakbastım ne ayda, ne de çevresinde Tanrı’ya ve meleklerine rastlamadım.” der. Beyin cerrahı Dr. Vasili de: “Ben de pek çok mucit, bilim adamı zeki insanların beynini ameliyat ettim, ama hiçbirinin beyninde ne bir bilgiye, ne de bir icat ve düşünceye rastlamadım.” Tabii bu durum düşüncelerin olmadığını göstermez. Görülseydi delice ve zararlı fikirler ve düşünceler kesilip çıkarılır, topluma zarar veren insanlar ameliyat edilerek tedavi edilebilirdi.
Yüz milyarlarca galaksiden birinde bulunan ve ancak bir toz taneciği kadar yeri olan bir gezegende yaşayan Gagarin’in kendi yerini izah edemezken “Görmedim” demekle ayan beyan eserleriyle görünen yok olmaz. Nitekim eski Hollandalı Filozof Spinoza da: “Var olan her şeyde Tanrı’yı, var olan her şeyi de, Tanrı’da görüyoruz.” demiştir.
Bir zamanlar bir heykeltıraş varmış. Koskoca bir granit bloğun üstüne eğilmiş her gün çekicini bu granit üzerinde tıkırdatıyormuş. Günün birinde küçük bir oğlan çocuğu gelmiş yanına, “ Ne yapıyorsun öyle amca?” diye sonmuş. Adam: “ Bekle hele” demiş, heykeltıraş. Çocuk birkaç gün sonra yine gelmiş bir de bakmış ki heykeltıraş granitten çok güzel bir at yontmuş. Bakakalmış çocuk ata. Sonra heykeltıraşa dönüp sormuş: “ Taşın içinde at olduğunu nereden biliyordun?”
Evet, nereden biliyordu? Şunu bilelim ki doğadaki her şeyde bir birikim ve sanat vardır. Evren, zerreden kürreye tamamen Rabbimizin eseridir. Kıyaslama olmasın tıpkı sanatçının eserine imzasını atması gibi. Yarattığı insanı başıboş bırakmayan, Rabbimiz her yarattığı insanın fıtratına “ Allah düşüncesi” imzasını atmıştır.
Mart ayından Nisan ayına girerken meyve ağaçlarının meyveleri, ağaçların dibindeki nergislerin, papatyaların, sarı çiçeklerini açması, bahar mevsiminde yağmurların yağması, güneşin de toprağı yalaması ile envaı çeşit bitkilerin serpilmeye başlaması tuhaf değil mi? Cansız topraktan tonlarca yeşil bitkinin fışkırması, renka renk çiçekleri, ağaçların meyveleri nasıl oluyor acaba? Bu güzellikleri gören gözler, bu şeylerin arkasındaki derinliği göremiyorsa, eserler değil, gözler kusurludur.
Hülasa; bakan değil, gören göz, var olan her şeyde Tanrı’yı Var olan her şeyi de Tanrı’da görür. Şunu unutmayalım ki, Evrende var olan her şeyin bir başlangıcı vardır ama mutlaka sonu da vardır. Bizim de bir başlangıcımız ve sonumuzun olduğu gibi. Ama sonumuz da kesin kes yokluk ve kara toprağın altında kaybolmak değil. Nasıl baharın yağmurların yağması, güneşin de toprağı yalaması ile kışın kemik haline gelen ağaçların yeşil yapraklarının fışkırması, binlerce değil milyonlarca sayısız bitki, çiçek, çiğdem ve kır laleleri boyunlarını uzatıp toprak üstüne çıktıkları gibi, İnşikak suresi 1/5: “Gök yarıldığında, yer genişletilerek yayıldığında, içindekileri dışarı atıp boşaldığında, Rabbinin emirine kulak verip gerçekleştirildiğinde mahşerde toplanacaksınız.” Abese 34/42: “ O gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuğundan kaçar. Çünkü o gün her kişinin kendisine yetecek bir işi olacaktır. O gün bazı yüzler vardır aydınlıktır. Onlar güler. Verilen müjdeye sevinir. O gün bazı yüzlerde de hüzün vardır. Onları adeta karanlık kaplamıştır.
Rabbim hepimize her iki dünyada yüz aydınlığı vermesi duasıyla….www.kadirkeskin.net
Beni Allah’ım Görür:
Allah’ın yarattığı her şeyi göremeyiz / Varlığını Hisseder fakat el süremeyiz.
Isıtır aydınlatır, motorları işletir/ Elektik denen gücü kim görebilir.
Duyulmaz kelebeğin kanadından çıkan ses/Havayı görmesek de alırız nefes nefes.
Hiçbir göze görünmez hiçbir meyvenin tadı/Güllerin kokusunu gözle gören olmadı.
Not: Menemen Proje İmam- Hatip Lisesi Müdürü Sayın Kenan Kılıç
Beyefendi “ Okul müdürlüğünden” adlı kitabımı başarılı öğrencilerine takdim ederken.
Not: Ekmeğini yediği, suyunu içtiği her ülkeye ihanet eden 26 gündür tonlarca bomba atarak hastane ve okullar da olmak üzere çoluk, çocuk yaşlı, kadın demeksizin Gazze’yi toplu mezarlık haline getiren Siyonist Yahudileri şiddetle lanetliyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: