Tanrı Sadece Liderlerin Mayasına mı Altın Kattı?
Eski Yunanlarda Platon’a göre devlet de tıpkı insan vücudu gibi üçe bölünüyordu. Vücudun “ başı”, “ göğsü” ve “ karnı” olduğu gibi devletin de yöneticileri, koruyucuları (askerleri) ve besleyicileri ( ticaretle uğraşanlar, zanaatkârlar ve çiftçiler) vardır. Platon’a göre sağlıklı ve uyumlu bir insan nasıl dengeli ve ılımlı ise, adil bir devlette de herkesin bütün içindeki yerini bilmesiyle ortaya çıkar. İyi bir devlet yaratmanın yolu, bu devletin mantıkla yönetilmesinden geçer. Ona göre başın vücudu yönetmesi gibi toplumu yönetenler de bilge insanlar yani filozoflar olmalıdır. Çünkü toplumun başına geçecek liderlerin yaratılışı diğer insanlara göre farklıdır.
Platon’a göre; Tanrı toplumu idare edecek liderleri yaratırken mayasına altın katmıştır. Bu yüzden onlar toplumun en değerlileridirler. Sonra Tanrı, onların yardımcılarının yaratılışına gümüş, çiftçilere ve öbür el işçilerine de demir tunç karıştırmıştır.
Platon’un devlet anlayışına burada bir nokta koyarak günümüze gelelim.
1944 doğumluyum. Yaşımın gereği Atatürk hariç merhum İnönü’den itibaren günümüz devlet idarecilerine kadar rahmetli Menderes, Özal, Erbakan, Türkeş, Bölükbaşı, Demirel dâhil hepsini bir yurttaş olarak miting alanlarında hem kendilerini gördüm, hem de dinledim. Yine şu anda devlet idaresinde bulunanlarla, devlet idaresine talip olmak için parti kuran liderleri de sizler gibi medyadan tanıyorum. Hepsi de donanımlı ve yürekli insanlar. Hiçbir ayrım yapmadan hepsine saygı duyuyorum ve toplumun idaresine talip oldukları için kutluyorum. Çünkü insanların idaresine talip olmak kolay değil bilgi ister, yürek ister, cesaret ister. Çünkü bu işin sonunda beyaz gömlekle sehpaya gitmek de vardır, kurşunlanmak da vardır. Tarih boyunca bunların nicesine şahidiz. Platon’un dediğine göre sadece bu cesur insanların yaratılışlarında mı maya olarak altın var? Hayır! İnancımıza göre sadece liderlerin değil, bütün insanların mayasında altın vardır. Çünkü cüz( parça), bütünün parçasıdır. Topraktan yaratılan insanın mayasında toprakta demirden, altın ve gümüşe kadar ne türlü mineral varsa, insan bedeninde ama gram, ama mili gram miktarında aynısı insan vücudunda da bulunmaktadır. Topraktan gelen insan toprakla besleniyor, karnını toprakla doyuruyor. Dönüş: Gün gelir Veysel’i de bağrına basar, Benim sadık yârim kara topraktır.” diyen Aşık Veysel’in değişi ile yine toprak bizi bağrına basıyor. Lafımı uzatmadan liderlerimize dönelim.
Siyasetle ilgilenmiyorum diyen insan yalan söylüyordur. Oy vermek bile siyasetle ilgilenmenin bir belgesidir.
Bugün devlet idaresinde olanlarla, devlet idaresine talip olan bütün parti liderlerimizin bilgi ve birikimlerine donanımlarına saygı duymakla birlikte hepsinde, dünkü liderlerimize göre eksik olan bir yanları var. O da birbirilerine karşı hoşgörülü olmamaları, kavgacı bir üslupla birbirlerine hitap etmeleridir. Bu üslup maalesef halka da yansımaktadır.
Rahmetli Demirel miting alanlarında “ Özal’ı Çankaya’dan indireceğim.” diye bas bas bağırdı. Ancak Özal’ı indirecek sayıda milletvekili çıkaramayınca hükümeti kurma emrini Özal’dan alıp Çankaya’dan çıktığında gazeteciler : “ Hani Özal’ı indirecektin oysa hükümeti kurmak için sen onun ayağına gittin.?” dediklerinde, Demirel: “ Barışmasını bilmeyenler kavga etmesin” cevabıyla bütün gazetecileri susturdu. Ve bir daha da kimse Demirel’e “ Özal’ı ne zaman indireceksin?” diye bir soru sormadı.
Yine rahmetli Demirel ile devam ederek günümüz liderlerine haddimiz olmayarak uygun görürlerse bir mesaj yollayalım.
1969 Seçimlerinde Konya’da öğrenci idim. Demirel’in de Konya’da Valilik binası önünde büyük bir mitingi vardı. Önce Sadettin Bilgiç konuştu. Ve dedi ki: “ Hemşerimin Mason olmadığına kefilim. Hemşerime “Mason “ diyenin ağzını yırtarım. Hemşerim İslam köyden Müslüman Süleyman Demirel’dir. Böyle biline.” diyerek takdim ettikten sonra mikrofonu Demirel’e bıraktı. Meydanda büyük bir alkış tufanından sonra Demirel konuşmaya başladı. Yaptığı yolları, barajları ve fabrikaları anlatırken, coşkulu mitingin arasından bir vatandaşımız “ Bubanın parası ile mi yaptın?” diye bağırınca polisler ve korumalar vatandaşa doğru harekete geçti.
Başbakan Demirel görevlilere.“ Durun!” diye bağırdı. Ve bağıran vatandaşımızı da kürsüye davet etti. Vatandaşımızın yakasında muhalif partinin rozeti vardı. Ve Mitinge katılanların da duyabileceği şekilde adama “ Ülen bu saydıklarımı yapmaya benim köylü bubamın parası yeter mi? Senin bubanın parasını, benim bubamın parasının üstüne koysak yetmez, hatta buradaki vatandaşlarımızın bubalarının da paralarını üst üste koysak yaptığımız fabrikanın bir bacasına yetmez. O halde neyile yaptım? Milletimin parası ile yaptım yani sizin vergilerinizle yaptım. Ama benden öncekiler yapamadılar. Ben yapıverdim. Anladın mı? Miting alanındakilerle beraber adam da “ Doğru söylüyorsun” diyerek elleri patlarsına Demirel’i alkışladı.“
Siyaset işte budur. Protestocuyu azarlamak, boynunu sıkarak sin kalfa miting alanından uzaklaştırmak yerine kendini alkışlatmak. İşte bugünkü liderlerimizde eksik olan budur. Maalesef ambarlarında siyasetin havasını yumuşatacak fıkra, nükte ve hoşgörü kültürleri eksik.
Seçim arifesine girdiğimiz bugünlerde siyasette sertleşen havayı yumuşatmak için umarım liderlerimiz,sade vatandaş olarak bu tespitlerimi dikkate alırlar da siyasette sertleşen havayı yumuşatırlar.
www.kadirkeskin.net
Yorumlar
Kalan Karakter: