Rahip hiç telaşa kapılmadan Samuray’ın kendisine yaklaşmasını bekledi. Samuray’ın kılıcını kınından çıkarıp, rahibin kellesini yerinden uçurmak üzere elini havaya kaldırdığında, rahip sakin bir şekilde Samuray’a seslendi: “ İşte cehennem budur.”
Samuray şaşırdı. Kılıcı havada kaldı. Sonra da onu kılıfına sokarak bir kenara oturup sakinleşmeye başladı. Utancından kendi kendine söylendi: “ Az kalsın savunmasız bir insanı öldürecektim. Üstelik de bir din adamını.” Sakinleştikten sonra rahibe bakarak alçak sesle konuştu: “ Özür dilerim efendim.” Din adamı rahip gülümseyerek karşılık verdi: “ İşte cennet de budur.”
Cennet, cehennem bütün mukaddes kitaplarda yer alan iki kelimedir. Oraya gidip gelen olmadığı için nasıl bir yer olduğunu anlatan birine rastlamadık. Ama diğer dinlerde olduğu gibi kitabımız Kur’an-ı Kerim’de anlatıldığına göre; mizan kurulacak, suçsuz olanlar bu dünyada olduğu gibi orada da alnı dik, yüzü ak olarak Rabbimiz tarafından ödül olarak verilen gözü kamaştıran, aklın almadığı nimetlerle donatılan müreffeh bir hayat ile ödüllendirilecek. Bu dünyada suçlular yakalandığında nasıl utancından kimseye görünmemek yüzünü kapatarak hâkim huzuruna çıkıyor, betonarme duvarlar arkasına polisler vasıtasıyla götürülüyorsa, orada da muhtelif sıkıntıların yaşanacağı cehennem diye tabir edilen yere zebaniler tarafından götürülecek.
Dinimizden öğrendiğimize göre; yaşadığımız dünya öbür tarafın bir kopyasıdır. Burada ne varsa, burada ne oluyorsa aynısıyla orada da tecelli edecek. Suçlular utancından bu dünyada dostlarından nasıl fellik fellik kaçıyorsa, orada da aynısıyla Abese:((34-42): “ Kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve evlatlarından kaçacak. O gün onlardan herkesin kendisine yetecek derdi vardır. O gün yüzler vardır ki pırıl, pırıl gülmekte ve sevinmektedir. O gün nice yüzler vardır ki üzerinde toz vardır. Onları karanlık kaplayıverir. İşte onlar kâfirlerin, facirlerin ta kendileridir.”
Seminer için gittiğim illerde cezaevlerine de yolum düşüyor. Oralara da “Değerlerimize Rağmen Neden Buradayız?” konulu konferanslar veriyorum. Mahkûm kardeşlerimizi vicdani bir muhasebeye yönelttikten sonra konuşmamı ünlü derviş Ahmet Yesevi’nin bir menkıbesini anlatıyorum ( Sitemde). Sonra da mahkûm kardeşlerime: “ Geldiğinde gözü karartan, gittiğinde yüzü kızartan nedir? “ diye soruyorum. Bilenleri de kitaplarımla ödüllendiriyorum.
Yukarıda da arz ettim. Ahretteki cennet- cehennemi ilahi kitaplarda anlatılanlarla biliyoruz. Ahrette gittiğimizde mizan sonucu mutlaka ikisinden biri ile karşılaşacağız. Rabbim hepimize iman selameti versin ki cennetle ödüllendirilelim. Ama öbür tarafa gitmeden dünyada da cennet – cehennem yaşanmaya devam ediyor. Bu dünyada hem cenneti yaşayan, hem de Adana’dan, Ankara - Sincan dahil İzmir’e kadar bir çok cehennem gören ve bu cehennemlerde ( cezaevlerinde) yaşayan insanlar görüyorum.
Gittiğim cezaevlerinden birinde bir mahkum kardeşim: “ Hocam iyi güzel konuşuyorsun da Türkiye’de yaşamak kolay mı? Bela insanın üzerine yağmur gibi geliyor” dediğinde, yaşını sordum. “Otuz iki “ olduğunu söyledi. Ben de kendisine: “ bak beyefendi kardeşim, benim yaşım senin yaşının iki katından daha fazla. Ben de bu ülkede yaşıyorum . Bu güne kadar bela yağmuru benim üzerine yağmadı. Hiç bir polis elimden tutup da beni karakola götürmedi” diyerek yukarıdaki samuray hikâyesini kendisine anlattığımda boynunu büktü kaldı. Konferans sonu müdür beyden bu kardeşimizin basit bir trafik suçu ( Yol vermeme) nedeniyle işlediği cinayet dolayısıyla cezaevinde olduğunu söyledi..
Eğer samuray gibi özür dilemesini bilmezsek hepimiz oralara düşebiliriz. Hem Samuray’a ne gerek var. Dünya ve ahret cennetini yaşamamızı isteyen Rabbimiz: İmran suresi ayet 134: “ Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, ÖFKELERİNİ YUTANLAR, İNSANLARI AFFEDENLERDiR. Allah iyilik edenleri sever.” Peygamberimiz: “ En büyük pehlivan öfkesini yenendir.” Atalarımız da bu iki buyruğu : “ Erkekliğin onda dokuzu çalıyı dolanmaktır.” diye özetlemiş.
Sonuç: cicim, gülüm diye severek evlendiğimiz yuvaların yıkılmasını istemiyorsak, trafikte, sinyal yakma, yol vermeme, park yeri kapma, mahallede yan bakma vs. suçlarından dolayı daha dünyada cehennem hayatı yaşamak istemiyorsak;
- Öfkemizi yutalım 2- Öfkemizi yenelim 3- Çalıyı dolanalım 4- Özür dileyelim. “ Geldiğinde gözü karartan, gittiğinde yüzü kızartan öfkeden sakınalım ki daha dünyada iken cehennemle tanışmayalım.www.kadirkeskin.net
Yorumlar
Kalan Karakter: