Hz. Davut’un Çağdaşı Bilge İnsan Lokman Hekim’den İnciler
Lokman Hekim tıp alanında hekimliğin atası olarak bilinir. Kur’an-ı Kerim’de de aynı isimli surede iki kez adı geçen ve rivayetlere göre bir yandan hastaları tedavi ederken, bir yandan da hikmetli sözleri ile nefisleri terbiye ediyordu. Peygamber değil ama Allah’ın veli kullarındandır.
Kur’anda Lokman Hekim’den övgüyle bahsedilir. Davut Aleyhisselam zamanında yaşamıştır. Siyah renkliydi. Güzel sözleri, geniş bilgisi vardı. Sohbet sırasında adamın biri şöyle demişti: “ Sen bir koyun çobanıyken insanlar senin sözlerine neden önem veriyorlar?”
- Ben gözümü harama kapadım, dilimi tuttum, az yemekle yetindim, sözümü yerine getirdim, beni ilgilendirmeyen şeylere karışmadım, sustum.
- Teninin renginden dolayı kendini küçümseyen adama: “ Boyayı mı , yoksa boyacıyı mı beğenmedin?” diyerek karşılık vermiştir.
Davut Aleyhisselam Hz. Lokman’dan bir koyun kesip en iyi tarafından iki parçasını getirmesini istemiş. O da kestiği koyunun dilini ve kalbini kesip getirmiş. Sonra da bir koyun daha kesip en kötü iki parçasını getirmesini istemiş. O da kestiği koyunun yine dilini ve kalbini getirmiş. Davut Aleyhisselam bu işe bir anlam veremeyip sebebini sorunca, şöyle cevaplamış:
- İyi oldukları zaman dilden ve kalpten daha iyisi yoktur. Kötü oldukları zaman da onlardan kötüsü yoktur.
- İnsanların hangisi daha âlimdir? Diye, sormuşlar:
- İnsanların bilgisinden yararlanıp, kendi bildiğini artırandır, diye cevaplamış.
- Hastalarımıza ne yedirelim?, diye sorduklarında;
- Dünyanın en acısı Acı sözdür”, dünyanın en iyi tatlısı da “Tatlı sözdür” Acı söz yedirmeyin de, ne yedirseniz olur.
Hikmetli sözlerine devamla:
- Dört yerde dört şeyi korumak, iki şeyi unutmamak, iki şeyi de unutmak gerekir. Korunacak şeyler de: Namazda gönül, halk içinde dil, yemekte boğaz, el evinde göz. Unutulmayacak şeyler, Allah’ın büyüklüğü ve ölümdür. Unutulması gerekenler de: “ Birine yaptığın iyilik ve sana yapılan kötülüktür.
Hz. Lokman Aleyhisselam’ın binlerce yıl önce ağzından dökülen incilerin geçerliği dün ne ise, bugün de aynısıyla geçerlidir. Yapılan iyiliği başa kalkmak ne kadar itici ve iğrendirici bir iş ise affetmek ve unutmak da insanı ruhen rahatlattığı gibi başına gelecek belalardan da korur.
Yapılan iyilikler konusunda Rabbimiz:” Ey iman edenler! Başa kakarak ve incitmek suretiyle yaptığınız iyilikleri boşa çıkarmayın.” Bakara 264 Yüce Peygamberimizin öğretilerinde de; yaptığı bağış ve benzeri iyilikleri yüze vuran, başa kakan, insanlara ahrette Rabbimizin iltifat etmeyeceğini vurgulamaktadır.
Affetmek ve unutmaya gelince; olabildiğince birbirileriyle uyumsuz ve birbirlerine küs olan sınıfa dersi olan öğretmen, kavgacı ve birbirlerine kin besleyen öğrencilerine bir ders vermek ister. Öğrencilerine çantalarına 15 gün çıkarmamak şartıyla her gün çantalarına birer meyve koymalarını istiyor. Öğretmenin emri gereğince öğrenciler evde bulunan meyvelerden birer tane çantalarına koymaya devam ederler. Çantalara konan meyveler bir haftadan sonra çürümeye ve kokmaya başlar. Öğretmene durumu ilettiklerinde öğretmen katiyetle meyvelerin çantadan çıkarılmasına müsaade etmez. Çantadan fışkıran çürük meyvelerin kokusu ile sızlanan öğrencilerin şikâyetlerine aldırmadan öğretmen sınıfta derslerine devam eder. On gün sonra dayanılmaz hale gelen çürük meyvelerin okulun bahçesinde bulunan çöp konteynıra boşaltmalarına müsaade eder. Büyük sevinç içinde dışarı çıkan öğrenciler, çantalarını çöp konteynırına boşaltarak sınıfa dönen öğrencilere öğretmen sorar: “ Nasıl rahatladınız mı?” Öğrenciler de hep beraber “ Rahatladık hocam!” diyerek çığlık atarak cevap verirler. Bu sevinç çığlığı üzerine öğretmen hemen taşı gediğine koyar:
- İşte birbirinize olan kin ve küskünlükler de çantalarınızda taşıdığınız çürük meyveler gibidir. Önce sizi rahatsız eder. Bu rahatsızlıktan kurtulmak istiyorsanız çantalarınızı çöpe boşalttığınız gibi siz de, size yapılan kötülükleri affedin ve yaptığınız iyilikleri de unutun beyninizden silin atın, siz kazanırsınız!” diye, öğrencilerine hayatta unutamayacakları bir ders verir.
Affetmezsek ve unutmazsak ne olur? Bunun cevabını da akşam haber bültenlerinde bulabilirsiniz.
1- Yıllar önce akrabasının düğününde taktığı yarım altın, kendi çocuğunun düğününde çeyrek altını unutmayan iki akraba arasında çıkan kavga biri ölüm, iki ağır yaralı ile sonuçlandı.
2-Trafikte yol vermeyen sürücünün önünü keserek arabasını hurda haş, sürücüyü de hastanelik etti. Biri hastaneye, diğeri de cezaevine giderek akşam evde kendilerini bekleyen çocuklarına kavuşamadılar.
Bu tür sıkıntılarla karşılaşmak istemiyorsak Lokman Hâkimin dediği gibi iki şeyi hemen unutalım:
1- Yaptığımız iyiliği 2- Bize yapılan kötülüğü.
Bizim Yunus’un deyimiyle de gelimli – gidimli bir dünyada, İki şeyi de hiç mi hiç unutmayalım.
Not:Ölümü 2- Allah’ı unutmamız duasıyla.www.kadirkeskin.net
Not: Arzu eden okurlarım “ Yeni çıkan “ Manisa’ya Değer Katanlar “ adlı kitabımı Manisa’da Taş mescit altında spor malzemeleri satan Celil Altınbilek ile iletişim adresimden temin edebilirler
Yorumlar
Kalan Karakter: