(Maltepe Cezaevinde verdiğim Seminerimin Son bölümü )
Sevgili kardeşlerim çoğunuzun; geldiğinde gözü kızartan, gittiğinde de yüzü kızartan bir anlık öfke sonucu buraya geldiğinizi tahmin ediyorum. Çünkü öfke bir delilik halidir, delinin ne yapacağı belli olmadığı gibi, öfkeli insanın da ne yapacağı belli olmaz. Ülkemizde idam yok. Günü geldiğinde hepiniz buradan çıkacaksınız. Çıktığınızda tekrar öfkelenip de Hastaneye ve Hapishaneye düşmek istemiyorsanız, üzerinde yaşadığımız toprakları, yetiştirdiği Alperenlerle vatan yapan ünlü Mutasavvıf Ahmet Yesevi’den anlatacağım bir anekdotu asla unutmayın. Öfkelendiğinizde anlatacağım bu anekdotu hatırlayın.
Ünlü Türk Mutasavvıfı Ahmet Yesevî anlatıyor. Cenab-ı Hak, Hz. Âdem’i cennetteki hatası yüzünden yeryüzüne indirir. Hz. Âdem yeryüzüne indiğinde sağına bakar, üç tane beyaz siluet görür. Birinci beyaz siluete sorar: “ Sen kimsin?”Birinci beyaz silüt : “ Akılım” “ Nerede bulunursun?” Birinci beyaz silüet: “ başta” Hz. Adem ikinci beyaz silüete sorar: “ Sen kimsin?” İkinci beyaz silüet cevap verir:” Ben hayayım ( Utanmayım).” Hz. Adem: “ Sen nerede bulunursun?” İkinci beyaz Silüet : “ Yüzde bulunurum.” Hz. Adem üçüncü beyaz silüete sorar: “ Sen Kimsin?” Üçüncü beyaz silüet : “ Ben de imanım.” “ Nerede bulunursun?” “ Kalpte bulunurum”
Hz. Âdem, bir de soluna bakar ki solunda da üç siyah siluet görür.
Birinci siyah siluete sorar: “ Sen kimsin?” Birinci siyah siluet” Öfkeyim”
Hz. Âdem, tekrar sorar: “Nerede bulunursun?” Birinci siyah siluet: “Başta”
Hz. Âdem: “ Ama orada akıl var!” Birinci siyah siluet: “ Ben geldim mi, o kaçar.”
Hz. Âdem, ikinci siyah siluete sorar: “Sen kimsin?” İkinci siyah siluet: “Hayâsızlığım. (Utanmazlığım.) Hz. Âdem, ona da sorar: “ Nerede bulunursun?”
İkinci siyah siluet: “Yüzde bulunurum.” Hz. Âdem: “ Orada hayâ (utanma) var.”
İkinci siyah siluet: “Ben geldim mi, o kaçar.”
Hz. Âdem, bu sefer de üçüncü siyah siluete sorar: “Sen kimsin?” Üçüncü siyah siluet: “ Küfürüm.( inkarım)”Hz. Âdem: “Sen nerede bulunursun?” Üçüncü siyah siluet:” Kalpte bulunurum.” Hz. Âdem: “ Ama orada iman var.” Üçüncü siyah siluet:” Ben geldim mi, o kaçar.”
.
Tekrar ediyorum. Öfke- akıl, Haya- Hayasızlık, iman ve küfür bir arada bulunmazlar. Biri gelirse diğeri kaçar. Bunlardan öfke ise, kısa süreli bir delilik halidir. Sonucu ise uzun süren bir pişmanlıktır. “ İnşallah buradan çıktığımızda bir daha öfkemize mağlup olup da tekrar buralara düşmeyiz.
Sözlerimi bir hikaye ile bitiriyorum. Ünlü bir ressam insanların en çok muhtaç olduğu “ Huzurun resmini” yapmak ister. İnsanlar ona baksın ki huzur bulsunlar. Ama ne var ki resmin konusunu kafasında bir türlü belirleyemez. Evinden çıkar konuyu belirlemek için yola düşer. Yolda karşılaştığı bembeyaz sakallı bir piri faniye rastlar. Selam vererek yaşlı amcaya yaklaşır. “ Amcacığım ben ünlü bir ressamım. İnsanların en çok muhtaç olduğu huzurun resmini yapmak istiyorum. İnsanlar ona bıksınlar ki huzur buluşunlar. Neyin resmini yapayım?” Piri fani yaşlı amca: “ Oğlum git bir mabede dua eden bir insanın resmini yap.” Ressamın o tezgahta bezi olmadığı için kafasına yatmaz, yoluna devam eder. Giderken yol kenarında bir ağacın altında saçı başı toz duman içinde elinde kırık bir tüfeği olan savaştan çıkmış bir askere rastlar. Ve selam verir: “ Arkadaş ben ünlü bir ressamım huzurun resmini yapmak istiyorum, ki insanlar ona baksınlar huzur bulsunlar. Neyin resmini yapayım?” Asker “ Dünyada en kötü şey savaştır. İnsana en çok huzur veren şey ise barıştır . Barışın resmini yap.” Ressam yine kafasında konuyu canlandıramaz. Yoluna devam eder. Uğradığı bir kentin sokaklarında dolaşırken bakar ki belinde kırmızı kuşak olan beyaz gelinlikler içinde bir gelinle, lacivert kıyafetler içinde bir damat kolkola nikah salonundan çıkıyorlar. Tam arabaya binmek üzerelerken Ressam geline yaklaşır ve der ki: “ Ben ünlü bir ressamım Huzurun resmini yapmak istiyorum. İnsanlar ona baksın huzur bulsunlar, neyin resmini yapayım?” Gelin “ Aşkın resmini yap, İnsanlara en çok huzur veren şey aşktır.” der. Aynı soruyu damat beye sorduğunda damat da: “ Sevginin resmini yap. İnsanlara en çok huzur veren şey sevgidir.” der.
Ressam, kafasında mabet- dua, barış- savaş, aşk – sevgi derken kafasında bir konu belirleyemeden aylar sonra evine dönüp kapının zile bastığında: “ Hoş geldin” diye büyük bir özlemle kocasının boynuna sarılan karısının gözünde aşkı, büyük bir coşku ile koşup gelen ve dizlerine sarılan çocuklarının gözünde sevgiyi görür. Eve girip divana oturduğunda, sunulan tavşanı kanı çayını yudumladığında ressamın kafasında konu canlanır. Resmini yapar . Resmin altına da “ YUVAMIZ” yazar.
Değerli kardeşlerim dünyada insanın en çok huzur bulduğu yer “ YUVASIDIR” En kısa zamanda yuvanızda çoluk çocuğunuzla buluşmanız duasıyla sevgilerimi ve saygılarımı sunarım.
Kalın sağlıcakla….www.kadirkeskin.net
Not: Resimler; muhtelif cezaevlerinin gençlik bölümü
Yorumlar
Kalan Karakter: