EN FEDAKÂR SİYASETÇİ
İnsan yokluğu kolay paylaşır da varlığı paylaşamaz.
Bunun birçok örnekleri vardır. Herkes bilir ki birçok ortak kurulan şirket, firma, işletme kar etmeye başladıktan sonra ortaklar bir biri ile çatışmaya başlar, herkes kendisine yontmaya başlar. Ego yapmaya başlar, en basit kelimeler bile ortakların sinirlerinin hoplamasına neden olmaktadır. Sadece aile şirketlerinde istikrarlı ve güvenli bir işleyiş olmaktadır. Çünkü herkes birbirine güvenir. Yönetimi organizasyonu bir kişiye bırakır. Şirket gelişirse, pazarı büyüdükçe, karı arttıkça bilir ki kendisine de yansıyacaktır. Birlikte yola çıktıkları kişilerin her ne olursa olsun kendisine kazık atmayacağını bilir. Kazansa da kaybetse de beraber kazanırlar kaybederler.
Bu konuda Türk siyasi tarihine baktığınızda birçok koalisyon kurulmuştur ve her koalisyon çok kısa bir sürede dağılmıştır. Her koalisyon döneminde bakanlıkları paylaşan siyasi partiler arasında rekabet ortaya çıkmış, çıkar ve işleyiş çatışmaları oluşmuştur. Genellikle ömürleri 1 yıl 2 yıl olmuştur. Bu dönemlerde terör tavan yapmıştır, ekonomi dibe batmıştır. İstikrarsız bir ülkede dümeni bir o yana bir bu yana çeviren koalisyon ortaklar didişmekten ülkeyi bir kenara bırakmıştır.
Geçenlerde muhabir kılıklı bir genç kız sokak röportajı yapıyor. Vatandaş 6’lı masa için Türkiye’nin hayrına olmayacağını didişmelerle geçeceğini ülkenin geriye gideceğini söylüyor, yorumluyor. Tarafsız muhabir kılıklı kızımız neden ama bir birlerini denetlemezler mi diyor. Mantığa bakar mısınız? Koalisyon dönemlerini yaşamayan, görmeyen bir ülkede bunu yedirebilirsiniz.
Özal dan önceki dönemi bir kenara bırakacak olursak 1991 den 2002 ye kadar koalisyon dönemlerini kısaca hatırlayacak olursak, cin çalıyor şeytan oynayan bir ülkede yaşadı bu halk. Kimin ne yaptığı belli olmayan bir ülke.
Son koalisyon olan ANASOL-M Hükümeti sırasında o zaman ki Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli bu durumu çok iyi idrak etti ve 3.5 sene sonunda İktidar ortaklığını ve Başbakan Yardımcılığı makamını bıraktı. Ülke yeni bir seçim sürecine girdi. Ülke 1.5 sene daha ANASOL-M ile devam etseydi Türkiye’yi neler bekliyordu tahmin bile etmek istemiyorum.
Şimdi soruyorum bir lider daha nasıl fedakârlık yapabilir?
Sonraki süreçte AK Parti iktidarı başladı tek başına ülke yönetimini götüren hükümete yani AK Partiye karşı muhalefet görevini yerine getirdi. Ancak 2017 den sonra gördüğü, anladığı bazı şeylerden dolayı birden bire o zaman başbakan olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a destek vermeye başladı. Bu desteği verirken kendisi veya partisi için makam ve mevki derdine düşmedi. Ne bir bakanlık ne bir müdürlük talebi olmadı. Bu destekten sonra kendi partisinin içindeki bazı güçler bazı kişiler Devlet Bahçeli’nin davasına ihanet ettiğini, ülkeyi zora soktuğunu, ülkücülüğü ayaklar altına aldığını çıkarı için Erdoğan’ı desteklediğini dillendirmeye başladı ve MHP den ayrılarak başka bir parti kurdular.
Daha sonra bu birliğe Büyük Birlik Partisi(BBP) destek vermeye başladı.
Aslında ideolojik olarak bakıldığında; Bu 3 parti Milliyetçi, muhafazakâr partilerdir. Türk-İslam Ülküsü olan partilerdir. Devlet Bahçeli Ülkesinin geleceği için kendisi gibi olan kendisi gibi düşünen bir lidere bir partiye destek vermiştir
Bu zamana kadar geçen süre içerisinde Türkiye de ve Dünyada ki gelişmelere bakıldığında bu fedakârlığın çok yerinde ve doğru bir karar olduğunu görmekteyiz.
Türkiye Türkiye’den fazladır.
Bugün Türk devletleri Teşkilatı kurulduysa, Kızıl Elma gerçekleşmeye başladıysa Cumhur İttifakı sayesinde olmuştur. Bugün Azerbaycan kukla ve şımarık Ermenistan’ın elinden Karabağ’ı elinden geri aldıysa Türkiye deki istikrar sayesinde olmuştur. Zengezur koridoru açıldıysa ve Türk Dünyası İpek Yolu açılıyorsa bu Fedakârlığın sonucunda açılıyor. 57 ülkeyi kapsayan Türk-İslam Birliği kuruluyorsa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şartsız koşulsuz destek veren Devlet Bahçeli Ve Mustafa Desteci sayesinde oluşmaya başlamıştır.
Bu liderlerde sürekli bakanlık isteselerdi, müdürlük isteselerdi, makam mevki derdine düşselerdi 21. Yüzyıl Türk Yüzyılı olmayacaktı.
En fedakâr siyasi lider kim diye sorsanız; Ülkenin çıkarlarını kendisinin ve partisinin çıkarlarında üstün tutan 2002 de Başbakan Yardımcılığı makamını, koltuğunu hiç düşünmeden bırakan, 2016 dan sonra AK Parti Hükümetine hiç bir karşılık beklemeden destek veren Sayın Devlet Bahçeli’den başkası değildir.
Ülkücü camianın ve seçmenin Sayın Bahçeli’yi suçlamadan MHP’den ayrışmadan, ayrılmadan, suçlamadan önce tüm bunları tekrar düşünmesi gerekmektedir diye düşünüyorum.
MHP den ayrılan ve Devlet Bahçeli’nin partisini ve davasını sattığını, peşkeş çektiğini söyleyenler ne yaptı? Neredeler şimdi? Kimlerle hareket ediyorlar? İktidara gelmek için kimlerden medet umuyorlar? Türk-İslam Ülküsü nerede onlar nerede?
Selam ver dualarımla.
Yorumlar
Kalan Karakter: