Bu yazım biraz uzun olacak. Balya maden tarihi ile ilgili detaylı bilgiler vereceğim. Sabrı olanın vaktini ayırıp okumasını temenni ediyorum. Bu yazım son günlerde birilerinin Soma'ya son yıllardaki gibi illa Balya benzetmesi yapmasından dolayı yazıyorum.
Osmanlı Devleti’nde kuruluş döneminden itibaren Rumeli’de fethedilen bölgelerde bulunan madenleri işletmek amacıyla maden kanunnâmeleri hazırlanmıştır. Böylece, madenlerin Osmanlı şartlarına göre işletilmesi sağlanarak, daha sonraki maden kanunnâmelerine zemin hazırlamıştır. 1861 yılında ilk Maden Yasası çıkarılmıştır. Fakat daha sonraki dönemlerde maden kanunları yabancılar lehine değiştirilmiştir. Bunun sonucunda yabancılar Osmanlı vatandaşları ile aynı haklara sahip olmuşlardır. Osmanlı madenleri geleneksel kurallarla uzun yıllar işletilmiştir. Yabancılara verilen imtiyazlarda, 1887 yılında Maliye Bakanlığı’nın başlattığı kampanya etkili olmuştur. Yabancı şirket veya şahısların imtiyazını aldığı işletmelerden biri de Balya ve çevresinde çıkarılan madenlerdir.
1878 yılından itibaren Fransızlar ve Almanlar Balya ve çevresinde çıkarılan madenleri işletmişlerdir. 1892 yılında kurulan Balya-Karaaydın Anonim Şirketi Kocagümüş, Karaaydın ve Balya yöresindeki madenleri yirmi yıla yakın bir süre işleterek Avrupa’ya önemli miktarda kurşun ihraç etmiştir. 1931 yılında kurulan Balya-Karaaydın Madenlerini Kiralama ve İşletme Şirketi 1940 yılına kadar madeni işletmiş ancak maden cevherlerinin fakirleşmesi sebebiyle maden 08.02.1940 tarihinde resmen kapatılmıştır.
Balya-Karaaydın Şirketi kurulmadan önce, Balya’daki Kocagümüş ve Karaaydın mevkilerindeki simli kurşun madenlerinin işletme imtiyazı 3 Ağustos 1877’de Fransız tebaasından Ropol’deydi. Ropol 18 Mart 1879’da haklarını Almanya tebaasından Mösyö Rayzer’e, Rayzer da 18 Haziran 1879’da İngiliz tebaasından Alfred ve üç ortağına devretti. Söz konusu bu İngiliz yatırımcılar da 6 Kasım 1882’de Lorium Uzin şirketine ve bu şirket de 6 Eylül 1892’de Balya-Karaaydın Şirketi’ne devretmiştir. Balya’da kömür madeni Mancılık mevkiinden çıkarılıyordu. Madenin işletme imtiyazı 29 Haziran 1885’te Mösyö Rayzer’e verilmiştir. Mösyö Rayzer ise işletme imtiyazını 12 Temmuz 1888’de Dersaadet Bankası’na devretmiştir. Balya-Karaaydın Şirketi de madenin işletme imtiyazını 6 Eylül 1892’de Dersaadet Bankası’ndan almıştır.
Balya-Karaaydın Şirketi’nin Balya’da işletme hakkına sahip olduğu bir diğer madeni ise Patlak mevkiindeki manganez madenidir. Şirket madenin işletme imtiyazını 23 Temmuz 1898 tarihinde almıştır. Bu üç madende beş büyük ocak bulunuyordu. Bunlar Koca, Arı, Sarısu, Orta ve Karaca ocakları idi. Bunların içinde en büyük olanı Arı Ocağı, belgelerde geçen ifade ile Arı Mağara idi. Arı Mağara ile Orta Mağara yer altında birleşiyordu. Balya-Karaaydın Şirketi’nin merkezi İstanbul-Galata’da merkez rıhtımında bulunan bir handı. Şirket 1906 yılında müdür, muhasebeci, mühendis, doktor, eczacı, kimyager, kâtip gibi görevlilerden oluşan 32 kişilik idari personele sahipti. 1911 yılında ise bu madende personel ve işçi olmak üzere toplam 1240 kişi çalışmaktaydı. Üretim kapasitesi yılda 6-7 bin ton civarındaydı. Çıkarılan cevher Akçay iskelesi yoluyla Avrupa’ya ihraç ediliyordu. Cevherin yer altından çıkarılıp ihraç edilmesine kadar geçen süreç içerisinde işçiler arasında iş bölümü vardır. İşçiler, bu süreçte üzerlerine düşen görevi büyük bir dikkatle yerine getirmek zorundaydı. Aksi takdirde yapacakları en ufak hata sonucunda sakat kalabilirlerdi. Hatta bazı hatalar işçiyi ölüme götürebilirdi. Ne yazık ki kaza raporlarında bu istenmeyen durum sıklıkla görülmektedir. Kazaların büyük bir kısmı işçilerin hareket halindeki vagonlara binmeye çalışmasından veya vagonların devrilmesinden meydana gelmiştir.
Fransızlar, madenin işletildiği dönemde bölgede yaklaşık 200 km’lik demiryolu ağı kurdu. Bu yolu Çanakkale Boğazı’na kadar uzatmışlardır. Gönen üzerinden Bandırma’ya taşınıp, oradan gemilere yüklenen madenler Akçay ve Edremit yolları kullanılarak limanlara ulaştırılmıştır. Şirket, 1. Dünya Savaşı yıllarında bir süre faaliyetini durdurmuş. 1920 yılında yeniden madeni işletmeye başlamıştır. 1923’ten sonra şirketin adı Balya Karaydın Maden Şirketi-Türk olarak değiştirildi. 1925 yılından sonra kurşun üretimi azaldı. 1927 yılında Arı Mağarası’ndaki bir asansörde yangın meydana geldi. 1930’da yaşanılan dünya ekonomik bunalımı nedeniyle kurşun fiyatları düştü. Bütün bu gelişmeler, Balya maden işletmesini olumsuz yönde etkiledi. Bunun sonucunda şirket, 1931 yılında çalışmalarını durdurdu. İşletmede 1931 yılına kadar beş bin işçi çalışmaktaydı. Daha sonraları bu sayı beş yüzlere kadar düştü.
Şirket, işçi çıkarma yoluna gitti. Şirkete destek olmak amacıyla bir kanun çıkarıldı. Madenlerde kullandığı malzemeleri gümrüksüz getirmesi sağlandı. Alınan bu tedbir şirketin durumunu düzeltmek için yeterli olmadı. Balya Karaydın Madenleri Anonim Şirketi’nin görevinin bitmesinden sonra 10 Eylül 1931 yılında Balya Karaydın
Madenlerini Kiralama ve İşletme Türk Anonim Şirketi kuruldu. İdare merkezi İstanbul ve işletme merkezi Balya olan şirket, 1933–1934 yıllarında üretimini üç katı arttırdı. Buna rağmen kurşun fiyatlarının dünya piyasasında düşmesi üzerine faaliyetine 1939 yılında son vermek zorunda kaldığı bilinmektedir. Şirketin faaliyetinin durdurulmasında o dönem Türkiye’deki politik güçlerin de etkisi olduğu söylenilmektedir.1960 yılında bir Türk madencilik şirketi, maden arama ve 1970 yılında 10 yıl süre ile işletme ruhsatı aldı. 1979 yılında Etibank Genel Müdürlüğü Balya Kurşun-Çinko Tesis Müdürlüğü adı ile sahada madencilik faaliyetlerine başladı.1990 yılında Etibank tarafından Çinkur A.Ş.’ye rödovanslı olarak işletilmek üzere verildi. Eczacıbaşı Esan Balya–Balıkesir bölgesinde 2009 yılında bugüne üretime geçen kurşun-çinko yeraltı işletmesiyle, metalik maden sektöründe de faaliyet göstermeye başlamıştır.
(Kaynaklar: MUTAF, A.(2003). Salnâmelere Göre Karesi (1847-1922). Balıkesir: Zağnos Kültür ve Eğitim Vakfı Yayınları. SU, Kamil(1939).
Balıkesir Madenleri, İstanbul: Balıkesir Halkevi Yayınları.
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi)
Soma, Balya olur mu olmaz mı ? Bu arkadaşlar gidip uşağı olduğu patronlarına anlatsınlar. Balya, nasıl Balya olmuş. Soma nasıl Balya olamazmış iyi okusunlar. Ağza sakız olup pelesenk haline getirilen "Soma Balya olmasın" lafigüzarlığı yıllardır Soma'da can sıktı. Soma ile Balya arasında beşeri, tarihi, madeni, teknoloji ve ekonomik olarak dünün ve bugünün arasındaki bağ nasıl kurulabiliyor burası ayrı bir soru işareti fakat o günün şartlarıyla ortaya çıkan Balya, bugünün şartlarıyla Soma ile kıyaslanamaz geleceği bile sorgulanamaz. Ki, bugünün şartlarında bile aynı madenlerin üretimi açıktır.
Soma'da Kömür üretiliyor. Çinko, Kurşun ve Gümüş değil. Balya’da tarihine baktığımızda madencilik sektöründe Çinko, Gümüş ve Kurşun madenciliğinin önde olduğunu kömür madenciliğinin ise açık ocaklarla beraber 21.yy başladığını görüyoruz. 18.yy'daki Maden geçmişiyle Soma ile kıyaslanamaz bile. Sanki Balya’da daha önce kömür ocakları üretimi varken ekonomik olarak sekteye uğramış bir şehir olarak "Soma Balya olmasın" söylemi ile kıyaslanması tamamen saçmalıktır. Soma, Balya falan olmaz kardeşim. Soma-Savaştepe-Kınık bölgesi (2014 Enerji Bakanlığı faaliyet ve stratejik raporları) Soma kömür havzası olarak tanımlanmaktadır. Bu bölgenin en az 200 yıllık linyit kömür rezervi olduğunu sokaktan geçen çocuğa sorun o da bilir. Soma yıllardır Kömür madenleriyle üretim yaparak enerji sektöründe fosil yakıtın enerjiye dönüşmesinde liderdir. Kınık henüz bu sürece yeni başlamış bölge. Diğer üçüncü kol Savaştepe'de kömür Maden sahaları üretime açılmak için ihale bile edilmemiştir. Birileri çıkıp, patronları konuşun dediği için lafigüzarlık ederek konuşuyor. Biz bunları söylemiş olsak; bunları söyleyenler tarafından vatan haini ilan ediliriz. Birde bu yazıların ekran görüntülerini alıp patronlarına üşenmeden gönderirler. Oysa Soma'yı yönetmeye çalışan kalantorların alayı hepsi gerçeği biliyor. Bu kadar basit mi Termik santralin kapanması, sonra kendi sahip oldukları Maden ocaklarını kapatmaları. Herkes düşmüş kaşına, patronlar düşmüş aşına. Soma'nın Balya olma ihtimali Ali Koç'un Galatasaray kulüp başkanı olma ihtimali kadar kocaman bir SIFIRDIR...! Az kaldı, çok az Soma'yı bu kalantor patronlardan da kurtaracağız.
Yorumlar
Kalan Karakter: