Rahmân (Allah)'ın Has Kulları ve Özellikleri 4 (Son):
Yayınlanma :
12.05.2022 14:34
Güncelleme
: 12.05.2022 14:34
Rahman (Allah)’ın has kulu olma şerefi, özelliği, izzeti hiç kimsenin tekelinde
olmadığı gibi iltimasla kişilere, gruplara, zümrelere, soylara, yapılara, mezheplere,
meşreplere, ırklara, cinsiyetlere, sosyal sınıflara tahsis edilmiş bir özellik de değildir. Herkes
Rahman (Allah)’ın has kulu olabilir. Allahu Teâlâ’nın emir ve yasaklarına uyarak rızasını
kazanan, belirttiği örnek, öncü, seçkin, özel kullar bu şerefli yüce makama imanları, ahlakları,
salih amelleri ve nitelikleriyle müstahak olmuşlar. Yaptıkları iyi, güzel, hayırlı işlere karşılık
olarak üstün ve has kul olma payesine yükseltilmiş oldukları gibi, kavuşacakları mükâfatla da
üstün olacaklar. Rabbimizin razı olduğu ve cennetin yüksek dereceleriyle razı edeceği bu
güzel insanları, hepimize örnek olsun ve rehberlik etsin diye Kelamullah’tan alarak maddeler
halinde dördüncü yazımıza şöyle devam edebiliriz.
(Rahmân (Allah)’ın kulları), yalana şahitlik etmez; boş şeylerle karşılaştıklarında onurlu bir
şekilde geçip giderler. Furkan 72
Yalan ve yalancı şahitlik, İslâm’ın büyük günahlardan saydığı ve kesinlikle
yasakladığı fenalıklardandır. Nitekim Allah Rasulu (asv) yanındakilere, “Büyük günahların
da en büyüğü olan günahların ne olduğunu size söyleyeyim mi?” diye sormuş; “Buyurun yâ
Rasûlallah” demeleri üzerine bunları, “Allah’a ortak koşmak, ana babaya âsi olmak ve yalancı
şahitlik yapmak” şeklinde sıralamış; özellikle sonuncusunu birkaç defa tekrar ederek bu
hususta yanındakileri uyarmıştır (Buhârî, “Şehâdât”, 10; Müslim, “Îmân”, 143).
O Rahmân (Allah)’ın has kulları, yakın dost ve akrabalarının cezalandırılması söz
konusu olsa bile, asla hem yalana şahit olmazlar hem de yalancı şahitlik yapmazlar; Onlar,
iftiranın yapıldığı ve yalan sözlerin konuşulduğu yerde durmazlar, öyle işlere katılmazlar. Boş
ve yararsız işlerle uğraşan kimselerle karşılaştıklarında, onları yararlı işlere yönlendirmeye
çalışırlar; bunu yapamadıkları takdirde, Müslümana yakışan edepli ve onurlu bir tavırla
oradan uzaklaşırlar.
O Rahmân (Allah)’ın has kulları, yalancıların ve günahkârların meclislerinde
durmazlar, bu tür kötülüklerin, tertiplerin içinde yer almazlar
14. Rahmân (Allah)’ın has kulları yalan söylemez, yalana,iftiraya şahit olmaz ve yalancı
şahitlik yapmaz,
15. Rahmân (Allah)’ın has kulları hayırsız, boş şeylerle uğraşmaz, sınırlı ve emanet ömür
sermayelerini israf etmezler,
16. Rahmân (Allah)’ın has kulları kötü yer,kişi ve olayların içinde olmazlar,terk ederler
Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara sağır ve kör kesilmezler.
Furkan 73
Rahmân (Allah)’ın has kulları, lanetlenmiş şeytan ve şeytani her şeyden rahmet ve
merhamet kaynağı Allahu Teala’ya sığınıp güvenerek bâtıl önyargıları, anlamsız gurur ve
kibirleri terk ederek Kur’an’ı Kerim’i doğru okuma, anlama, değerlendirme, yaşama ve
hayata hâkim kılma gayretinde olur. Allahu Teâlâ’nın ayetlerini okurken veya bir başkasından
dinlerken onu gayretle anlamaya, kavramaya çalışır, üzerinde düşünüp öğüt ve ibretler alırlar.
Kör veya sağırmış gibi, ayetlerin anlamı üzerinde hiç durmadan, içselleştirme ve yaşama
niyeti ile gayreti olmadan öylesine okuyup geçmezler.
17.Rahmân (Allah)’ın has kulları, Rabbinin emir ,yasak ve tavsiyelerini duymazlıktan ve
görmezlikten gelmezler, onlara ilgisiz kalmazlar.
18. Rahmân (Allah)’ın has kulları, ilahi mesajları doğru okuma, anlama
,değerlendirme,yaşama ve hayata hakim kılma gayretinde olur.
Ve onlar derler ki: “Rabbimiz! Bize göz aydınlığı olacak eşler ve nesiller ver ve bizi
muttakilere önder eyle!” Furkan 74
O Rahmân (Allah)’ın has kulları, Yüce Allah’tan kendilerine hayırlı,uyumlu, temiz,
salih/a eş ve çocuklar nasip etmesi için dua ettiklerinden bahsedilmektedir. Çünkü salih/a eş,
insanın her şeyini etkileyen hem dünyada mutlu olması hem de ahiretteki ebedi saadeti
kazanması için en önemli vesiledir. Hayırlı ve huzurlu bir ailede yetişecek çocuklar, gönül
neşesi olmanın yanında aile, toplum için hatta insanlık için büyük bir kazançtır.
İnsan neslinin devamı, nesebin muhafazası, toplumu meydana getiren ve toplumun
temel taşı olan aile müessesesinin kurulması meşru evlilikle mümkün olur. İslam dini aile
yuvasını sağlam temellere oturtmak, faziletli nesiller yetişmesine zemin hazırlamak için
meşru ölçüler içinde evlenmeyi hem emretmiş, hem de bir takım müeyyidelerle onu cazip
hale getirmiştir. Allah Teala ayette şöyle buyurmuştur:
Allah, sizin gibi insan olan (ferahlanıp rahatlayacağınız karşı cinsten ) eşler yarattı ve
size eşlerinizden de çocuklar ve torunlar var edip (çoğalttı) ve sizi en temiz ve en güzel
şeylerden rızıklandırdı. Bütün bunlara rağmen, kaderlerini belirleme, duâlarına cevap verme,
hayatlarında kanun ve kurallar koyma gibi güç ve yetkilere sahip Allah’tan başka varlıklar
bulunduğuna dâir asılsız bir inanç besleyerek, hâlâ bâtıla inanıp, Allah’ın bunca nîmetlerine
karşı nankörlük mü edecekler? Nahl 72
İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sav) de gençleri evliliğe teşvik ederek şöyle
buyurmuştur:
“Ey Gençler! Sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlilik gözü harama bakmaktan
korur. Tenasül uzvunu zinadan alıkoyar. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun. Çünkü
orucun şehveti kıran bir gücü vardır."
“Evleniniz, nikâh benim sünnetimdir; Sünnetimi terk eden benden değildir. Sâliha kadını,
dünyanın en güzel nimeti sayan Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i
şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
"Dünya bir meta'dır. Dünya metaının en hayırlısı saliha kadındır."
“Mü’min, Allah korkusundan ve O’na itaatten sonra, sâliha bir kadından yararlandığı kadar
hiçbir şeyden yararlanmamıştır. Çünkü, ona emretse sözünü dinler, yüzüne baksa kendisini
sevindirir, üzerine yemin etse yeminini doğru çıkarır, başka tarafa gitse kendisinin gıyabında
namusunu ve malını korur.” Allah Rasulu Muhammed (asv):
Evlilik, kişinin kendisini ve eşini harama düşmekten korur, insan neslini son
bulmaktan, yok olmaktan kurtarır. Doğurma ve çoğalma yoluyla neslin devamını sağlar. Zira
toplum nizamının tamamlayıcı bir unsuru olan ailenin kurulması, nesebin muhafazası, neslin
bekası ve bireyler arasında yardımlaşma ruhunun geliştirilmesi evlilikle mümkün olur.
Bundan dolayı Kur’an-ı Kerim, insanları evlenmeye teşvik etmiştir.
19. Rahmân (Allah)’ın has kulları,muttakilere(saygı ve itaatte kararlı) öncü ve örnek olmayı
ister, duayla Hz. Allah’ın yardımını diler.
20.Eşlerinin,çocuk ve nesillerinin mutluluk kaynağı olmasını Hz.Allah’tan ister.
Allah’ın has kullarının hedefi, öncelikle ruh dünyasını Hz.Allah’ın iradesine uygun
inançlarla, doğru düşünceler ve güzel duygularla, ahlâkî erdemlerle donatmaktır. Bu şekilde iç
dünyasını zenginleştiren insan, eylemlerini de Hz. Allah’a saygı ve O’nun huzurunda
bulunduğu bilinci ve sorumluluğu içinde gerçekleştirme çabası içinde olur. Asıl dindarlık
ihsan şuuru, sorumluluk bilinci, sağduyu ve hüsnü niyetle Allahu Teâlâ’yı razı etmek için her
an saygı ve itaatte karlı olma halidir.Bunun dışındaki dindarlık gösterileri ise nifaktır, riyâdır
veya boş slogandır. İşte bu belirtilen anlamdaki gerçek dindarlığın Kur’an’daki adı takvâdır.
Buna göre âyet, her müminin önüne takvâda, yani gerçek anlamdaki tevhidi ve samimi
dindarlıkta en ileride, önde ve örnek olma şeklinde yüksek bir hedef koymaktadır.
İşte bu Allah’ın has kulları, sabretmelerine karşılık (cennette) yüksek bir makamla
ödüllendirilecekler, orada esenlik ve selam ile karşılanacaklardır. Furkan 75
21.Allah için, hak yolda sabrın karşılığını cennet ve yüce makamlar olacak,
22.Cennetin gözde konaklarında saygınlık, esenlik, hürmet ve selamla karşılanacak,
Orada ebedî kalacaklar, orası ne güzel bir konak ve ne güzel bir makamdır. Furkan 76
23. İman, takva, güzel ahlak ve salih ameller gibi güzellikler, sahibini ahirette sonsuz
güzelliklere kavuşturacak.
24.Dünyada insanlar, varlıklar arasında selamın(barış, esenlik, merhamet) karşılığı, ahirette
Allah’ın selamı(rahmet, bereket) ile karşılanıp ödüllendirme olacak.
Müminlere de ki: “Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki? Şayet başkalarını
kulluk etmezseniz Rabbim size ne diye azap etsin ki!
Ama siz, ey inkârcılar! Siz tebliğ edilen Kurân'ı ve Rasulullah'ı yalanlarken, itaate
yanaşmazken size de değer vermez. Bu sebeple dünyada ceza, âhirette azap yakanızı
bırakmayacaktır. Furkan 77
25. Rahmân (Allah)’ın has kulları itikadı gereği insanın değeri Allaha dua,ibadet ve
kulluktadır;Duası,ibadeti,kulluğu olmayanın değeri de olmaz.
26.İnsan zulme,şirke,küfre bulaşmazsa cezalandırılmaz,
27. Hz.Allah’ın emir, yasak ve ilkelerini yalanlayanların, dünyada cezası ahirette de azabı
olur.
Selam, dua ve muhabbetlerimle…
12 Mayıs 2022 05.41 Manisa
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: