Gezegenimiz ikliminde birşeylerin ters gittiğini görüyor ama doğru açıklamayı yapamıyoruz. Atmosferdeki değişikliği küresel ısınma olarak tanımlayanlar, yaz aylarındaki sel olaylarına tam olarak cevap veremiyor. İklim değişikliğini hepten red edenler, mevsim dışı anormalliklerin açıklamasını yapamıyor ve cevap verilemeyen konularda chemtrails ya da haarp gibi atmosfer müdahalesi yaptığı ileri sürülen yeni teknolojilere sorumluluğu atıyor. Chemtrails yeni dünya düzenine geçişte iklim değişikliğini hızlandırmak amacıyla uygulanıyor olabilir ancak nasıl ki stres birikimi olan faylarda tetikleme yapılarak deprem üretilebilir ve hiç enerji birikimi olmayanlarda ise deprem üretilemez ise gezegenin jeolojik zaman dilimine göre kısa vadede iklim değişikliğine neden olan birikmiş bir anomalinin mevcudiyetinde chemtrails, tetikleme maksadı ile uygulanabilir. O halde buradaki gizli maksat nedir? Ondan önce küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin doğru tanımı yapılmalıdır.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği nedir?
Atmosferin ısındığını bize dayatanlar, geçmiş hava durumu haritalarında 30 derecelik sıcaklıklarda normal sıcaklığı ifade eden renklerde gösterirken şimdi 20 derece sıcaklıklarda haritayı kırmızıya boyayarak atmosferin kavrulduğu izlenimini bırakmak istiyor. Yağışların anormal derecede arttığı zamanlarda barajlardaki doluluktan bahsetmezken her yıl düzenli olarak azalma dönemine girdiğinde iklim krizi ve kuraklık haber konusu oluyor. Bizim küresel ısınmanın atmosferde gerçekleştiğine inanmamızı istiyorlar. İşte terim yanlışları ve bundan faydalanan küresel politikalar, tam burada başlıyor. Çünkü küresel ısınma atmosferde değil, deniz ve okyanuslarda gerçekleşiyor. Denizlerdeki çok küçük ısı farklılıkları, tabanda uyur halde yaygın bulunan metan hidratların çözünerek yüzeye çıkmasına ve metanın atmosfere karışmasına sebep oluyor. Ancak onlar daha çok ineklerin saldığı metan gazı ile ilgililer. Çünkü bu şekilde yapay et projelerini hayata geçirip hayvancılığı bitirebilirler. Deniz ve okyanusların ısınması buharlaşma hızını arttırarak mevsim dışı yağış ve sel baskınlarına neden oluyor. Yazın ortasında yaşadığımız yağış kaynaklı sel baskınlarının sebebi budur. Sabah kısa kollu kıyafet ile çıktığımız evimize akşam dönerken palto ve şemsiye arayışına giriyoruz. Bir hafta deniz kenarında tatil yaparken diğer hafta evde ısınmak için uğraşıyoruz. Mevsimlerin üç ayda değil, kısa vadede birbirine girecek kadar değişmesi olayıdır iklim değişikliği. Mevsim dışı yaşanan anormalliklerdir. Ancak iklim değişikliğinin sebebi atmosferin değil, gezegen sularının ısınmasıdır. Küresel ısınma denizlerde gerçekleşirken artan buharlaşmadan kaynaklı iklim değişikliği de atmosferde gerçekleşiyor.
Peki doğru tanımlamalar neyi değiştirir?
İnsanları atmosferin ısındığına inandırmak, denizlerin ısındığını açıklamaktan küresel politikalara daha fayda sağlar. Bu şekilde atmosfere salınan karbondioksit için istedikleri karbon ayak izi uygulamasına geçilerek insanları köleleştiren yeni dünya düzeninin de temeli atılabilir. Karbondioksit salınımında ABD, Çin, Hindistan gibi ülkelerin devasa miktarlarda karbon salan santrallerini ve fabrikalarını görmezden gelenler, sizin kendi tarlanızda, arabanızda, binanızda, ısınmanızda saldığınız sera gazını ağızlarına doladılar. Türkiye karbon salınımında çok gerilerde iken köylü Ahmet Ağanın tarlasında traktöründen çıkan gazı bugün küresel amaçlarına alet ettiler. Amaçları iklim olsa idi, ilk iş olarak o ülkelerin santrallerini kapatırlardı. Ama istedikleri gezegeni ıslah değil. Ahmet Ağanın traktörüne, arabasına, tarlasına, evine ve hatta özgürlüğüne göz diktiler. Öyle ki Ahmet Ağanın varlığından bile rahatsızlar. Önce kendisini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar, kalanların ise malını, mülkünü ve özgürlüğünü...
Denizlerin ısınması neden dile getirilmiyor?
Sorunun çözümünü denizlerde aramaya kalkanlar ve hatta sorunu çözenler çıkabilir. Bugün güçlü de olsa dünyanın tek bir ülkesi, yapay güneş diye adlandırılan güneşten on kat daha sıcak reaktör üretmeyi başardı ise, tüm ülkelerin iklim değişikliğinin çözümü için bir araya gelip denizlerde belki 1 derece altındaki değişikliği sağlamaları imkansız olabilir mi? Buharlaşma hızının normal seviyelere dönmesi için jeomühendislik araştırmaları yapmaları sonuç getirmez mi? İklim değişikliği üzerine jeomühendislik çalışmaları hakkında bitirme tezi hazırlamış bir Jeolog olarak denizlerin ısısı ve artan buharlaşma hızı için önlem çalışmaları yapmanın, Bill Gates'in bahsettiği iklim değişikliği nedeniyle insan nüfusunun azaltılmasından ve ineklerin telef edilmesinden daha uçuk veya gerçekleşmesi imkansız bir hayal olmadığını sakınmadan ifade edebilirim. Bunu bir gün ama küresel hedeflerine ulaştıktan sonra yapmaları ise muhtemel.
Denizlerin ısınmasında atmosfere salınan karbondioksitin hiç mi suçu yok?
Bilimsel çalışmalara politika bulaşmıştır. Tarafsız araştırmalarla ortaya konulması gereken konu, denizlerin atmosferdeki sıcaklık artışından dolayı mı ısındığı yoksa atmosfer ikliminin denizlerin ısınmasından dolayı mı değiştiğidir. Atmosferdeki karbondioksitin %90'ı deniz ve okyanuslar tarafından emilir. Karbondioksitin denizlerin ısınmasında tetikleyici rol oynaması ihtimali göz ardı edilmemelidir. Karbon salınımına yönelik adım atılacaksa neden önde gelen ülkelerin santrallerine değil de insanların özgürlüklerine müdahale edilmek istenmektedir? Hele ki özgürlüklere dokunmadan çareler mevcut iken. Bunun cevabı bilimsel değil politiktir. Karbondioksit ayrıştırma teknolojileri bugün hali hazırda farklı sektörlerde kullanılıyor. Bu ayrıştırma teknolojilerin geliştirilip kullanılan taşıtların eksozlarında uygulanması mevcut teknolojiden uzak değil. Bilim bunun için uğraşırken, küresel politika ise seyahat kısıtlaması ve mülkiyet hakkının kaldırılması için uğraşıyor. Ayrıştırılarak depolanan karbondioksit de ihtiyaç duyulan sektörlerde kullanılabilir, fazlası da jeosekestrasyon (karbondioksit tutum ve depolaması) yöntemi ile uygun jeolojik katmanlara sondajlarla enjekte edilebilir. Karbondioksit tutum ve depolaması birçok ülkede uygulanmakta, hatta önceden beri daha fazla petrol elde etmek amacıyla karbondioksit yer altında petrol içeren katmanlara basılmaktadır. Bu bakımdan suçlunun karbondioksitten ziyade sözde ıslah ediciler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Antiküreselci kesim inkar ederek doğru mu yapıyor?
Belirtmeliyim ki bilimi alet ederek küreselci planlara hizmet etmektense iklim değişikliğini inkar eden antiküreselci kesimle hareket etmek revadır. Ancak gözle görülür hale gelen iklim değişikliğine karşı çıkmak, akademi ve bilim dünyasını küreselcilerin paralı akademisyenlerinin eline bırakmak olur. Bunun sonuçları pandemide yaşanandan farklı olmayacaktır. Bilim dünyası siyonist hedeflerin farkında olup inkar eden kesime kulak vermektense satın alınan akademisyenleri desteklemeyi tercih edecek, ancak sonunda sözde iklimi tedavi edici uygulamaların işe yaramadığı ortaya çıktığında siyonist amaçlar çoktan ulaşılmış olacaktır. Küresel politikalara karşı çıkmak adına iklim değişikliğinin olmadığını söylemek, bilim dünyasının antiküreselci kesime yine bilim düşmanı veya çağ dışı gözle bakmalarına ve kulak asmamalarına neden olur. Pandemi döneminde bunu tecrübe ettik. Hastalığın olmadığını söyleyenler bilim düşmanı ilan edildiler. İşin aslını ise medyaya çıkarılmayan hekimlerimizden biliyoruz ki yanlış tanı ve yanlış tedavi yöntemleri ile tedavi edilebilecek bir hastalık dünyada krize dönüştü. Aynı şekilde iklim değişikliğinin olmadığını söylemeleri ile karşı çıkan insanlar bilim düşmanı ilan edilecek. Bu esnada küreselci çete pandemide olduğu gibi planlarının iklim krizi basamağında da amaçlarına ulaşacaktır. Aynı manipülasyon ile yanlış tanı ve yanlış tedavi iklim değişikliğinde de kullanılıyor ve kullanılacak. Manipülasyon iklim krizi haberleri ile yapılmaktadır. Yanlış tanı bahsettiğim kavram kargaşası ve değişikliğin asıl nedeni üzerinde yapılmıştır. Yanlış tedavi de karbon ayak izi, chemtrails, ineklerin telef edilmesi gibi uygulamalardır. Bu yöntemler ancak kendi art niyetli politikalarına hizmet ederken iklimi tedavi etmez...