Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) tarafından düzenlenen IV. Yatırım Zirvesi’nde Türk savunma sanayisinin güncel başarıları masaya yatırıldı. Zirvede konuşan Kale Grubu Başkan Vekili Osman Okyay, yerli turbojet motoru KTJ serisinin hem iç pazarda hem ihracatta somut karşılıklar bulduğunu belirtti.
Kale Jet Engines’in geliştirdiği KTJ-1750, KTJ-3200 ve KTJ-3700 modellerinin milli seyir füzelerine güç verdiği; KTJ-3200 için Brezilya menşeli SIATT ile gerçekleştirilen ihracat kontratının Türkiye’nin “ilk jet motoru ihracatı” açısından bir kilometre taşı olduğu duyuruldu. Bu gelişme, yerli motor üretiminde teoriyle pratiğin buluştuğunu gösteriyor.
Osman Okyay, zirvede motor serisinin yalnızca mevcut seyir füzelerine değil, “kamikaze” sınıfı jet İHA’lar ve dolanan mühimmat gibi yeni platformlara da aktarılabileceğini söyledi; ayrıca turbojetlerin ardından turbofan, turboprop ve turboşaft gibi diğer motor tiplerinde de üretim hedeflerinin olduğunu açıkladı. Okyay, 10–12 ülkeyle ihracat görüşmeleri yürüttüklerini belirterek uluslararası talebin ciddi olduğunu vurguladı.
Sektör düzeyinde tablo da destekleyici: Türkiye savunma sanayisi 2024’ü yaklaşık 7,1–7,2 milyar dolar ihracatla kapatmış ve dünya savunma ihracatçılarında 11. sıraya yükselmiş durumda; bu hızla yukarı taşınabilecek bir konum olarak değerlendiriliyor. Bu sıralama, hem devlet programlarının hem de özel sektörün (ör. Baykar, Aselsan, Kale) eşgüdümlü çalışmasının somut ekonomik yansıması.
Buna rağmen iş tamamlanmış değil — burada şüpheci ama yapıcı bir bakış şart. Motor teknolojisi, özellikle daha büyük çaplı turbofan ve 5. nesil savaş uçağı güç üniteleri (ör. KAAN için hedeflenen motor) söz konusu olduğunda çok yüksek mühendislik, tedarik zinciri güvenliği ve uzun vadeli test altyapısı gerektiriyor. Okyay’ın da işaret ettiği üzere KAAN için yürütülen yerli motor çalışmaları, başarılırsa Türkiye mekanik üretim kabiliyetini yeni bir seviyeye taşıyacak; ancak rota sancısız değil ve zaman ile yoğun yatırım istiyor.
Ekonomik perspektiften bakıldığında, KTJ gibi projelerin iki etkisi var: bir, doğrudan ihracat geliri ve döviz kazancı; iki, savunma tedarikinde dışa bağımlılığın azalmasıyla stratejik özerklik. İhracat sözleşmelerinin artması durumunda döviz bazında çift haneli büyüme hedefleri mantıklı görünse de, bu hedeflerin gerçekleşmesi için üretim kapasitesi, kalite güvence, sertifikasyon süreçleri ve uluslararası uyumluluk adımlarının hızlı ve sağlam biçimde atılması gerekiyor.
Sonuç: KTJ serisi —küçük ama yüksek etkili bir atılım— Türkiye’yi motor tedarikçisi havuzuna sokuyor ve savunma sanayisini küresel teklif havuzuna daha güçlü dahil ediyor. Yine de hükümet, sanayi ve akademinin eşgüdümlü, şeffaf ve uzun soluklu bir planla bu ivmeyi kalıcı kılması gerekiyor. Bugünün gururu yarının sürdürülebilir zaferine dönüşmezse, sahadaki gerçek rekabet avantajı kazanılamaz.
Yorumlar
Kalan Karakter: