Değerli okurlarım…
Ülke olarak hala sağlam ve güvenilir bir zeminde olmadığımızı biliyoruz. Hem küresel
güçler hem içimizdeki bazı yapılar o kirli ellerini çekmedi bir türlü üzerimizden. Ülke
gündemine baktığımız zaman yine ülkenin yapı taşlarıyla oynandığını görüyoruz.
Son günlerde konuşulan en yoğun konu biliyorsunuz 104 Emekli Amiral Bildirgesi
konuşuluyor. Hala ülkemizde kişi ve kuruluşların fikirlerini bir gece vakti gizli saklı
yapması, haklı olsalar bile onları haksız konumuna getiriyor. Öyle bir dönem
yaşıyoruz ki, kimin neyi hangi niyetle yaptığını anlamak çok zor. 104 Amiral bazı
sorunları ve sıkıntıları görmüş olabilir. Ama bunun yeri ve zamanı sosyal medyadan
bir gece vakti olmamalı.
Düşünün normal halktan bahsetmiyoruz. 104 Amiral nasıl olurda ülkenin menfaatleri
konusunda yetkili bir kimseyle görüşmez veya konuşmaz. Aklım almıyor. Ya bu işin
içinde art niyet var ya da vurdumduymazlık.
Konuyu halkımız az çok biliyor. Detaylı yazacak değilim. Konu aslında TV
ekranlarında Muharrem Sarıkaya’nın Bir gün bir Cumhurbaşkanı gelip Ben
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden çekildim veya BM İnsan Hakları
Sözleşmesi’ni feshettim derse, teknik olarak yapabilir mi? Ya da Montrö’yü
tanımıyorum, feshettim derse...
Mustafa Şentop’un içinde Montrö örneği de geçen bu soruya verdiği yanıt
şöyleydi: Yapabilir. Bunu sadece bizim Cumhurbaşkanımız veya eski sistemde
Bakanlar Kurulu değil, Almanya da yapabilir, ABD de yapabilir, Fransa da
yapabilir. Cevabını vermesiyle fitil ateşleniyor.
ÜLKE OLARAK ARTIK YOĞURDU ÜFLEYEREK YİYORUZ
“ Görünen köy kılavuz istemez” demiş atalarımız. 15 Temmuz darbe girişimi
öncesi terör örgütü FETO ile geniş bir dosya hazırlanmış ve siyasi kanada
iletilmişti. Bunun üzerine hiç gidilmedi. Hatta dönemin bazı bakanları, FETO
darbe yapacakmış sözleri söylenince “ Buna kargalar bile güler demişti” Gülen
cemaatinin ülkemizi gururla dışarıda temsil ettiği söylenmişti. Ta ki 15 Temmuz
gecesine kadar.
Şimdi insanın aklına şu soru gelmiyor değil. Acaba bu 104 Amiralin gerçekten
ülke için bir kaygısı mı var? Özellikle tarikat mensubu üst düzey komutanların
son günlerde medyada yer alması, insanın aklını çelmiyor değil. Zamanında
Gülen cemaatinden de askeriyeye sızmalar yaşanmıştı. Ve bunu sonucunu
hepimiz görmüştük. Hükümet artık bu tür yapılardan kurtulmalı. Adı ne olursa
olsun, hangi cemaat ya da hangi tarikat olursa olsun devlet içinde yapılanmasına
izin verilmemelidir. Hepimizin korkusu bir daha 15 Temmuza benzer bir
kalkışmanın yaşanmasıdır.
Yine de söylüyorum 104 Amiralin bir gece vakti adına bildirge deyip yayınladıkları
manifestoyu yanlış buluyorum. Her ne kadar iyi niyetle yazmış olduklarını,
amaçlarının darbeyi ima etmediğini söyleseler de bu kademeye gelmiş bir
askerin bunu sonucunu görmesi gerekirdi.
Geldiğimiz bu zamanda bu güzel ülke için artık ne olursa olsun görüşlerimizi
demokratik yollardan yapmalı, ve bize söylenen uyarıları da dikkate almalıyız.
Sosyal medya üzerinden devlete ayar çekilmeyeceğini hepimiz görüyoruz. 28
Şubatta TV ekranlarından yapılan girişimler nasıl Erbakan hükümetini yok etti
hepimiz biliyoruz.
Toplum olarak, devlet olarak, vatandaş olarak, asker olarak hepimiz görevimizi
layıkıyla yerine getirirsek, ne muhtıralar yaşanır ne de bildirgeler yaşanır bu
güzel ülkemizde.
Çağdaş, uygar, demokratik, hukuk devleti olmak hiç de zor değil. Yeter ki, devlet
kademesinde liyakatli ve güvenilir insanlar olsun. Umarım devletimiz bir daha 15
Temmuz benzeri bir olay yaşamasın.
Saygılar
Yorumlar
Kalan Karakter: